Fatma Ç. KABADAYI
KİTAPLARLA SÖYLEŞİ: OĞUZHAN SAYGILI
Eğitimci-yazarlığının yanı sıra Türkiye’nin kaliteli okur oranını her gün artırarak büyük bir okur/yazar kitlesiyle hedefine adım adım yaklaşan yazar Oğuzhan SAYGILI’yı duymayan yok sanırım.
Bu hafta sayın hocamın “Kitaplarla Söyleşi” isimli eserini okumak bana da nasip oldu. “Okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?" demiş ya Franz Kafka işte bu eser için demiş olmalı.
Kitap hakkında düşüncelerime geçmeden önce Oğuzhan SAYGILI hocamız hakkında birkaç bilgi vermek boynumun borcu: 1978 yılında Gaziantep’te dünyaya gelen eğitimci-yazarımız Atatürk Üniversitesi Erzincan Eğitim Fakültesi mezunu. Kitap tahlil ve incelemeleri birçok dergi ve gazetede yayınlanan yazarımız aynı zamanda Tarih Kritik Dergisi’nin yayıncısı.
Türkiye’nin onlarca şehrinde yürütülen “Okuduğumuz kitapları anlatıyoruz” faaliyetini yürütmekte, sosyal medya üzerinden ise Kitap Şuuru isimli program yapmaktadır. Bu arada halen sınıf öğretmeni olarak görevine devam eden hocamız evli ve iki çocuk babası.
Elimdeki eserini ilk aldığımda kitap kapağındaki sadelikten ve anlamdan büyülendim. Bir rakamı gelecek eserin ipucunu veriyor ve bunun iyi bir başlangıç olduğu fikrine teslim oluyorsunuz. Adıma imzalanmış bölüm daha kitaba başlamadan silkinip kendime gelmeme sebep oldu desem yalan olmaz. Çünkü alelade karalanmış bir imza değildi, şahsıma özel yazılmış o birkaç cümlede açıkçası bir insanı beş dakikada çözebilme becerisine sahip bir yazarla karşı karşıya gelmenin mutluluğunu yaşadım. Ve belki de bu ilk kez oldu.
Kitabın basım kalitesi, mizanpajı, sayfa düzeninin mükemmeliyeti İlgi Kültür Yayınları’ndan çıkmış olmasındandır ama yazarın her sayfayı defalarca kontrol ettiği gözlerden kaçmıyor. Daha ötesi okumaya başlamadan anlıyorsunuz ki bu kitap yılların emeği. Ara sıra sayfalarını aralayıp koklamamın nedeninin eserle değil kitaba olan düşkünlüğümden olduğunu vurgulamalıyım.
Yılların eseri dedim çünkü böylesine bir eser bir yıl, iki yılda yazılabilecek kadar basit değil. Zaten bunu sunuş bölümünde Prof. Dr. İskender Öksüz’ün “Okuyoruz ve okuduğumuzu anlatıyoruz’un babası Oğuzhan Saygılı, yıllardan beri kitap tanıtımları, kitap tenkitleri yazıyor,” cümlesinden anlıyorsunuz. “Bir kitap okuru daha ne ister?” diye biten ilk paragrafın sonunda “Sahiden de hazır önümüze gelmiş binlerce bilgi” diyerek sevinmeye başlıyorsunuz. Büyük araştırmaların, süzgeçten geçirilmiş bilgilerin, kitap özetlerinin, okura özel ve ayrıntılı açıklamaların olduğu bu eseri ilk elime alışımda 52. sayfasına kadar gözümü kırpmadan okuduğumu ifade etmeliyim. Yazarın okumaya ve kitaplara olan aşkı sayfalara öylesine yansımış ki kitap okumayan bir insan olsaydım ya da bu kitap ömrümün çok daha ileri zamanlarında elime geçseydi kendimi çok suçlu hisseder ve belki de yaşamımın sonuna dek bunun eksikliğini hissederdim.
Hani insan sevdiği şeyleri dostlarıyla paylaşmak ister ya. Bu yazıyı da zaten kitapseverler okuyacağını için söylüyorum:
Bu kitap başucu eseri olacak seviyede. Çünkü…
Dört bölümden oluşan kitabın birinci bölümünde Oğuzhan Saygılı hocamız başarı hikayelerine yer vermiş. Bir kaçının adını bile hiç duymadığım, bazıları hakkında çok az ve yanlış şeyler bildiğim, dahası başarı sırlarını öğrendiğim, her birinin iki üç sayfada bitip değerlendirme bölümüyle son bulan başarı öykülerinden çok faydalandığımı inkâr edemem. Bunları sadece benim değil, akademisyenlerin, öğretmenlerin, öğrencilerin, başarmak isteyen herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. Hele seksen beşinci sayfanın sonunda beni iki gözü iki çeşme görseydiniz ne demek istediğimi anlardınız. Oğuzhan SAYGILI hocamız öylesine tadında ve öylesine güzel noktalara değinmiş ki sıkılmak şöyle dursun kitabı okurken gayrete geliyor ve birinci bölümün sonunda -eğer içinizde de varsa- birçok karar almış bir vaziyette ikinci bölüme geçiriyorsunuz.
İkinci Bölüm “Batının Gözüyle” başlığı altında yine birbirinden önemli alt başlıklarda birçok isim ve düşünce farklılıkları ile çeşitli değerlendirmelerle baş başa kalıyorsunuz. Öğüt almak, başarmak, çalışmak isteyenler için her sayfada muhakkak altını çizeceği ve not alacağı harika satırlar var. Öyle ki bazı sayfaları tamamen çizmeniz de gerekebiliyor. Özellikle yazar arkadaşlar için, tarih ve felsefeye ilgisi olanlar için, hakkımızda önyargılı olanları ya da farklı düşüncelere sahip olanları hatırlamak/öğrenmek/ders almak ve öğretmek için de bu bölümden çok yararlanacaksınız.
…ve bir yazısında öğreniyoruz ki Oğuzhan SAYGILI hocamızın asıl hedefi kitap eleştirmeni olmakmış, beğenip beğenmediklerini dile getirmek, her kesime faydalı olabilmekmiş. Kendisine sormak isterdim: Bir meyve olsaydık acaba olgunlaştığımızın farkına yere düştüğümüzde mi varacaktık? Ayakta alkışlamak, tanışıp elini sıkmak istediğim bölümleri de satırları da hayli fazlaydı.
Kitabı heyecan ve büyük bir istekle okumaya devam ediyorum, üçüncü ölüm “Osmanlı Çökerken” ve son bölüm “Dost acı söyler” Bu iki bölümün de bana çok şey katacağından hiç şüphem yok. Belki de bu yüzden ilk kez bir kitabı bitirmeden sizinle düşüncelerimi paylaşıyorum. Vaktin ne kadar hızlı akıp gittiğini başarı hikâyeleri bölümünde bir kez daha hatırlamıştım.
Kitabın arka kapak tanıtım yazıları üç kişi tarafından kaleme alınmış. İçeriğin mükemmeliyeti hakkında zaten herkes hemfikir. Emekli Büyükelçi H. Kemal Gür’ün “Oğuzhan Saygılı, analitik olarak çapraz okuma yapan ve sindirdiği eserleri sağlıklı bir şekilde değerlendirip yorumlayan iyi yetişmiş bir eğitimcidir. Kitaplarla söyleşi okuyucuya tarihten kültüre geniş yelpazede hakkı verilmiş kitap kritiği örnekleri sunmaktadır. Kitap okuyup da bilgi hazinesine katmayı yaşam tercihi haline getiren bu öğretmenimizin Türkiye’nin en zengin eğitimcileri arasında olduğunu varsaymak bence mübalağa değildir” demiş ya…
Bence de değil hatta bütün samimiyetimle söylüyorum: az bile söylemiş.
Şair Mehmet Gözükara hocamla birbirimize hep kitap önerilerinde bulunuruz. Takdir edersiniz ki yazarın çok, okurun daha az olduğu toplumumuzda çok güvenmediğimiz hiç bir kitabı da önermeyiz. Buradan ona ve diğer tüm dostlara sesleniyorum. İlk önce bu eser…
Bu kitabı okuyun, okutun.
Çünkü her satırı okunmaya değer, çok kıymetli bir eser…
Yazarını ayakta alkışlıyor, kitabın ikincisini de dört gözle beklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.