Lütfi AYHAN
HERKESİN VE HER ŞEYİN PERÇEMİ ALLAH'IN ELİNDEDİR
Dünyada gelişen siyasi ve sosyal olaylara farklı yorumlar katan, onları değişik yorumlayan görüş ve düşüncelerden bazıları şunlardır:
- Maddeciler (Marksistler): Tarihi ve önemli güncel hadiselerin ana faktörünü maddeye bağlayan bu görüşteki insanlar, Karl Marksın düşüncelerini değişmez, en doğru, tek bilimsel görüş olarak değerlendirirler. Marks onlar için adeta bir peygamber, Das Kapital değişmez en doğru görüşleri barındıran kitap, Marksizm de bir din mesabesindedir. Böylece Marksistler en çok karşı çıktıkları kurum olan dinlerin adeta kötü bir kopyasına bel bağlamışlardır.) Marks, batı kökenli bir düşünür olduğundan İslam’ı ve İslam tarihini bilmediğinden görüşlerini İslam aleminde uygulamaya koymak isteyenler (Komünist /sosyalist partiler, örgütler, gruplar hep yanılırlar.) Buna en iyi örnek PKK dır. Marksın görüşleri doğrultusunda (Marksizmin daha çok Stalinist kolunun görüşleri doğrultusunda çalışma yapan bu kanlı, bu bebek katili örgüt bölgede onlarca kez yanıldığı ve yenildiği halde halen adam öldürmeye bebek katletmeye devam ediyor. Bu Marksist/Stalinist örgütün en son vardığı nokta asırlardır düşman olduğu kapitalizmin baş temsilcisi ABD ile ortak olup masum halkı öldürmek, halkları yurtlarından kovmak olmuştur. )
- Kahramancılar(liderciler): Bu görüşte olan insanlar,” tarihi hadislerin oluşumunda, fetihlerde ve savaşlarda en önemli faktör kahramanlardır.” Derler. “ Bir kahraman çıkar ( Peygamberler gibi, büyük İskender gibi, Napolyon gibi, Fatih gibi, Yavuz gibi…) tarihe yön verir.” Derler.
- Irkçılar(milletçiler) : Bu görüşte olanlara göre Allah, milletleri eşit değil, farklı farklı yaratmıştır. Bazı milletler tarihe yön vermek, Dünyayı yönetmek için yaratılmıştır. Birçok millet/ırk bu yetenekten mahrumdurlar. Bu görüşteki insanlar, mensubu bulundukları milletin Dünyaya idare etme görevini tanrıdan aldığına inanırlar.
- Coğrafyacılar: Bu görüşte olan düşüncüye göre insanların, dolayısı ile milletlerin huyunu, karakterini (dolayısı ile kültürünü) içinde doğdukları coğrafya belirler. Coğrafya( hava, su, güneş, toprak, tabiat…) kişilerin, milletlerin karakterini belirlemede ana unsurdur. Bu nedenle de tarihe yön veren ana faktörün, milletlerin / kahramanların davranışlarını oluşturan ana sebebin coğrafya olduğunu kabul ederler.
- Tarihi ve diğer olyaları değerlendirme babında bunlar ve buna benzeyen birçok görüş vardır. Bu bakış açıları elbette tamamen yanlış değildirler. Hepsinde hakikat kırıntıları vardır. Lakin Biz müminlere göre tarihe yön veren ana faktör bunlardan hiç biri değildir. Bunlar zahiri aktörler, görünür sebeplerdir. Biz Müslümanlar, Dünyada ve ahirette, dün bugün ve sonsuza kadar meydana gelen ve gelecek olan, basit - karmaşık, büyük- küçük tüm hadiselerin Allah tarafından yönlendirildiğine, yaratıldığına, meydana getirildiğine inanırız. Zerreden kürreye, küçükten büyüğe, kolaydan zora, ezelden ebede kadar meydana gelmiş ve gelecek olan tüm olaylar, savaşlar, barışlar, zaferler, mağlubiyetler küçük büyük önemli önemsiz tekmil hadiseler … Hepsi Allah’ın yaratması ve iradesi ile olmuştur ve olmaya devam edecektir.
Bu inançta olan Müminler, bu sebepten dolayı (kendileri üzerine düşen vazifeyi yaptıktan sonra) meydana gelecek tüm olayların sonuçlarını gönül rahatlığı ile kabullenirler. Onlar için zaferle mağlubiyetin, ölümle yaşamanın pek farkı yoktur. Değil mi ki tüm hadiseler Allah’ın yaratması ile olmuştur, değil mi ki haliku zülcelal böyle isteyip böyle yaratmış “Alarresivelayn” deyip kabullenirler. Onlar bilirler ve inanırlar ki her şeyin sahibi ve faili Allah’tır. ABD’ymiş, Rusya’ymış, İran’mış, Avrupa’ymış, Çin’miş, Fatih’miş, Yavuz’muş, Napolyon’muş Büyük İskender’miş; Komünist, faşist, kapitalistmiş……Hiç biri ana fail değildir. Müslüman, ancak Allah’a bağlanır ve ondan medet umar. Çünkü ezelde O’(cc)nundur ebed de, bu günde O’(cc)nundur yarında. Gücüne, kudretine, ilmine sınır olmayan sadece Allah’tır. Müslümanlar, hadiselere, tarihi olaylara, kişisel ilişkilerin neticelerine bu gözle bu anlayışla bakarlar. Çünkü Allah, Hud Suresi 56 da buyurur: “Şüphesiz ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a tevekkül ettim. (Yeryüzünde) hareket eden hiçbir canlı yoktur ki, O (Allah) onun perçeminden (alnından) tutmuş (da tasarrufu altına almış) olmasın! Muhakkak ki Rabbim, dosdoğru bir yol üzeredir…”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.