Sebahattin BİLGİÇ

Sebahattin BİLGİÇ

KARDEŞLER OLUNUZ!

​Allaha şükürler olsun ki Müslüman bir ülkede Müslüman bir ana babadan dünyaya gelmişiz. Bunu büyük bir lütuf olarak kabul ediyorum. Ne mutluluk ki her gün beş vakit ezan-ı Muhammedi ile şerefleniyor, selam verip aldığım, hoş sohbet ve muhabbet ettiğim dostlarım, kardeşlerim var.

Kardeş- karındaş- kardaş bizim kültürümüzde toplumda derinlemesine yer etmiş kavramlardır. Kardeş kan bağıyla bir birine bağlı olmayı ifade eder. Abla, abi, kız kardeş, oğlan kardeş, üvey kardeşler, kardeşlik çerçevesi içinde değerlendirilir. Her toplumun, her kültürün kendine göre bir kardeşlik değeri ve hukuku vardır şüphesiz.

Kardeşlik değerini ayakta tutan, kardeşler arasındaki birlik beraberliği, huzuru, yardımlaşmayı, kaynaşmayı sağlayan aileler saadetli ve mutlu ailelerdir. Böyle bir aile sofrasında bulunmak,sükûnet meskeninin huzurlu havasını teneffüs etmek dünya saadetlerinden olsa gerek. Böyle bir ailede düğünlerin, bayramların, sevinçlerin ve hüzünlerin paylaşılmasının hazzı nasıl ölçülebilir?

Aile büyükleri hayatta iken kardeşlerin dayanışma ve karşılıklı anlayışları genelde iyi seyreder. Şayet büyükler kardeşleri yetiştirmekte lazım olan vazifelerinde başarılı olamamışlar ise emaneti teslim ettiklerinde başta miras menfaati olmak üzere anlaşmazlıkların, değişik sebeplerden çekişmelerin ve geçimsizliklerin baş göstermesi mümkünattandır. Bir birlerinin düğününe bayramına gitmemenin yanında kardeşi için cenazeme gelmesin bile dendiğini duyabilirsiniz.

Bütün bu yakıştıramayacağımız münasebetler mümkündür ama yine de kardeşler arasında düşmanlık olmaz. Konuşmasa ve görüşmese de arkadan arkaya kardeşler bir birlerini gözetirler. Eskilerin dediği gibi “ kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş” yine “kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş kucaklamış.” ​

Aile bağlarının sağlam tutulması bir toplum için en önemli hususlardandır. Zira aile sağlamsa toplum sağlam, toplum sağlamsa millet sağlam, millet sağlamsa devlet sağlamdır.

Kan bağıyla gelen kardeşliğin yanında kardeş kadar önemli hatta daha öne geçen bir kardeşlik daha vardır. Arkadaş, sırdaş, yoldaş, ahretlik gibi ifadelerle tanımladığımız bu kardeşlik fiiliyatta ayrı bir hukuk oluşturur. Tarihimizde ve çevremizde bunun canlı örneklerine çokça rastlamak mümkündür.

Kardeşlik bize imanımızın bir emri ve gereğidir.Bu hem ayeti Kerime hem de hadisi şerifle sabittir. Kardeşlik emri “Müminler ancak kardeştirler” (Hucurat.10) ve “Ey Allah’ın kulları kardeş olun”(Müslim, Birr) ayet ve hadis-i şerifleri gereğidir. Resulullah Efendimiz(SAV) birçok buyruğu ile müminlerin bir birleriyle kardeşlik muamelesini gayet çarpıcı şekilde bildirmiştir.

“Kul, din kardeşine yardımcı olduğu sürece Allah da onun yardımcısı olur.” (Ebu Davud)

“Din kardeşinin ayıbını örten kimsenin, Allah Teâlâ dünya ve ahirette kusurunu örter. Kardeşinle mücadele etme, onunla alay etme, ona verdiğinsözden dönme”( Tirmizi)

“Müslüman kardeşini küçük görmesi, kişiye kötülük olarak yeter.”(Ebû Dâvûd)

“Bir Müslümanın din kardeşiyle üç günden fazla küs durması ve karşılaştıklarında birbirlerinden yüz çevirmeleri helâl olmaz. Bunların en hayırlısı, önce selâm verendir.” (Buhârî)

Müminler arasında vefa, hayatları boyunca birbirlerini koruyup kollama, bir ömür boyu sürecek muhabbeti devam ettirme, hatta kardeşinin vefatı sonrasında aile fertlerini ziyaret edip onları gözetme,hayır dualarını eksik etmeme kardeşlik vazifelerindendir. Yunus Emre İslam kardeşliğinin harcını veciz bir şekilde ne güzel ifade etmiş;

Gelin tanış olalım,
İşi kolay kılalım,
Sevelim, sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz.

Kardeşlikte hususi bir uygulama daha vardır. Efendimiz sahabesini bir biriyle kardeş yapmış, kendisi de aynı şekilde sahabeden kardeş edinmiştir. Hicretle beraber oluşturulan bu uygulama Mekkeli ve Medineli Müslümanlarda Ensar - Muhacir kardeşliği olarak efsane bir kardeşliğe dönüştürmüştür.

Bizde de bunun örnekleri “ahretlik” olarak gelişmiş. Ahretlik iki dostun, iki gönüldeşin ahiret kardeşi olarak kardeşliklerini pekiştirmesi demektir. Rahmetli annemin ahretliği vardı. Uzak bir köyden bir aile bize gelir, o günün şartlarında traktör römorkunun üzerinde biz de onlara giderdik. Anam ahretliğini nasıl edinmiş, ne zaman edinmiş bilmiyorum ama ahretliğinin kızını da ablama ahretlik olarak edinmiş. Ailenin büyükleri şimdi yoklar. Ama ablam ahretliği ile hala görüşür, biz de kendisini ahret abla olarak kabul ederiz. Ne zaman görüşsek içimizi bir sıcaklık kaplar.

Şimdilerde kardeşlik kankalığa, kankitoşluğadönüştü. Gençler arkadaşlarına kanka ve türevleri acayip kelimelerle sesleniyor. Son derece derin manalar, fedakârlıklar, dayanışma, muhabbet ve devamlılık içeren kardeşlik yüzeysel, günü birlik, içi boş, menfaate dayalı ve bizim kültür ve medeniyetimize yabancı arkadaşlığa dönüşüyor. Hâlbuki kardeşlik müessesesi toplumların en büyük güvencelerindendir. Zor günlerimizde biz bu kardeşliği toplumsal dayanışma ve yardımlaşma ile yaşıyoruz hamdolsun. Kardeşliği yitirmeyi düşünmek bile son derece hüzün verici.

Burada yeri gelmişken ifade etmemiz gereken kardeşliğin bir diğer güzel boyutu da pirdaşlık ve ihvanlıktır. Soy kardeşimiz bizim tercihimiz değildir. “ Kişi kardeşinin dini üzeredir” hadisi şerifi gereğince yol kardeşimizi kendimiz tercih edebiliriz. İhvanlık çok hassas ince çizgilerle kardeşiliği bir Pir önderliğinde yaşamaktır. Pirdaşlıkta Pir baba taliplerikardeşlerdir. Burada güzel ahlakı beraberce yaşamak, Rıya-ı Bari uğrunda nefisle mücadele edip, kardeşlerin hizmetinde bulunmak esastır. Temel esaslardan biri “yar olup, bar olmamaktır.” Yani kimseye yük olmayıp yük almaktır. Bu gül bahçesinde samimi, mütebessim nazar sahiplerinin yakınında bulunmak, hakka yakınlaştırıcı nasihatler ve sohbetlerle pişmek, zikir meclislerinde yanmak, hilim, ilim, zikir, hizmet ve murakabe yolunda daim olmak pirdaş için en önemli ocaktır.

Büyük Pir Mevlana Hazretleri güzel bir reçete sunmuş;

“Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol…”

Efendimiz (SAV) bir keresinde sahabesine, özlediğini söylediği kardeşlerinin kendinden sonra gelip yoluna uyanlar olduğunu belirtmiş ve “kardeşlerimi özlüyorum” demişti. Efendimize layık, özlediği kardeşlerden olmayı temenni ve niyaz ederim.

Sebahattin BİLGİÇ

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.