GÖRME YAKINLIĞI

BUYDU duası, neredeyse her cümlenin sonunda “Allah görme yakınlığı versin” diyordu.

 

İnsanın görme yakınlığı çok önemli.

Görme yakınlığı oluşmadan gönülde de yakînlik zuhura gelmiyor.

Buna benzer cümleler sohbetinin omurgasını oluşturuyordu.

Önceleri söylemde bir terslik var duygusuna kapıldım. İçimden itirazlarda bulundum.

Daha sonra uyardım kendimi, önce anla dedim.

Anla ki, analiz edebilesin.

Mahiyetini kavrayamadığın bir meselede nasıl tahlilde bulunabilirsin ki!

Uzunca bir süre üzerinde düşündüm.

Sonunda çok önemli bir niyaz olduğuna gönlüm hükmetti.

Kendimizi görüyor sanmamız meğer en büyük yanılgılarımızdanmış.

Aldanma hâli!

Üzücü!

Hayattaki tüm ağlamalarımızın, acılarımızın, yazıklanmalarımızın altında ilgili meseleyi bütünüyle göremeyişimiz yatıyor.

Görme yetilerimizi kâfi derecede geliştiremediğimiz ise bunun altında yatan en mühim gerçek.

Gözün gördüğü var, sınırlı.

Aklın gördüğü var, yetersiz.

Fikrin gördüğü var, gelişmeye muhtaç.

İlmin gördüğü var, arttırılmalı.

İrfanın gördüğü var, zekine ermeli.

Yıllar yılı yanında yöresinde bulunduklarımızın hakikatine erme noktasında ne kadar gerilerde kalıyoruz.

Meğer hep sûret görmüşüz diyoruz.

Sîret görmeye ne hevesimiz olmuş, ne idrakimiz buna yetmiş.

Ne vakit bir kayıp durumu yaşıyoruz işte o zaman eyvah diyoruz.

Kötü mü, hayır.

Geç kalmışlığımızın farkına varmakta elbette güzel ama tamamlayıcı değil.

Çok defa yanımızda bulunanlar, iyi ilişkiler geliştirdiğimiz, emek verdiklerimiz hakkında hayal kırıklıklarımızı dile getiririz. Tanıyamamışız deriz.

Nasıl olur da öyle yapar, böyle der diyerek hayıflanırız.

Kusuru yine karşı tarafta arama eğilimi gösteririz. Kendi irfanî miyopluğumuz hususunda can acıtıcı bir tespitten kaçınırız.

Suçlamak bizi haklı konuma taşır mı?

Meğer ustamın dostlara olan tavsiyesi ne kadar mühimmiş.

Ne kadar yerinde bir dua imiş.

Görme yakınlığı konusunda sanırım çoğumuz bir kez daha oturup sakince düşünmemiz gerekiyor.

Manevi göremeyişlerimizin bizi nerelere sürüklediğini, ruhumuzu ne gibi ıstıraplarla kavurduğunu hissetmekten kaçınmamalıyız.

Ertelenecek bir kayıp değildir.

Önemsenmeyecek, sessizce geçiştirilecek, halı altına süpürülecek bir basitlik içermemektedir.

Ne yapıp edip görüş mesafemizin menzilini uzatmalıyız.

Gündelik değerlendirmelerle yetinmemeliyiz.

Hayatımıza daha fazla ödenmesi zor faturalar getirmeye bizim bile hakkımız yok.

Kendimize bu haksızlığı neden yapmaya devam edelim ki?!

Haydi hep beraber amin diyelim: Allah hepimize daha fazla görme yakînliği versin!

12.03.2018

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.