Kurtuluş AYBİRDİ

Kurtuluş AYBİRDİ

CARİYELİK VE CARİYELİK İLE İLGİLİ YANLIŞ BİLİNENLER

İSLAM’DA CARİYELİK VE CARİYELİKLE İLGİLİ YANLIŞ BİLİNENLER:

Öncelikle şunu belirtmekte yarar var, cariye ne demektir, cariye statüsü ile ilgili yanlış bilinenler nelerdir, cariye her türlü keyfi muameleyi yapabileceğiniz köleniz mi demektir, bu hususları aydınlatmakta yarar var. Kim kendini bilmez, insaf ve ahlaktan mahrum insanların İslama yönelik insafsız ve vicdansız haksız eleştirilerini çürütmek maksatlı bu yazımızı kaleme aldık ve gücümüz yettiğince, Cenabı Hak zihnimizi ve gönlümüzü aydınlattığınca konuya açıklama getirmeye çalışacağız.

Cariye; Savaşta esir edilen kadın, cihad anlayışı çerçevesinde savaş esnasında, düşman saflarında yer alan, savaşan, savaşa bizzat iştirak eden düşman kadın asker. Biz cariye kelimesini bu şekilde açıklıyoruz. Cariye asla şu demek değildir, savaşta savaşa iştirak etmeyen, savaşmayan karşı tarafın kadınları, karşı taraftaki yaşlı kadınlar, kızlar, bunlar cariye değildir, cariyelik statüsü kanımca bunları kapsamıyor, dolayısıyla öldürülmeleri ve haliyle esir edilmeleri ve haliyle cariye olarak alınmaları yasaklanıyor.

Delili şu hadislerdir; “Allah’ın adıyla, Allah’ın inayetiyle ve Resulullah’ın dini üzere (cihad etmek üzere) yürüyün. Sakın piri fani yaşlıları, çocukları, kadınları öldürmeyin. Ganimetten bir şey çalmayın, ganimetlerinizi toplayıp uygun bir şekilde muhafaza edin. İyi davranış sergileyin, şüphesiz Allah iyi, güzel davrananları sever.”(Ebu Davud, Cihad, 90;  Neylu’l-Evtar,7/246). Yapılan rivayete göre, ashabdan îbn Ömer (r.a.) şu bilgiyi ver­miştir: "Resûlüllah (a.s.) Efendimizin yaptığı savaşlardan birinde öldürülmüş bir kadın cesedine rastlandı. Bunun üzerine Resû-lüllah (a.s.) Efendimiz kadınların ve çocukların öldürülmesini yasakladı." Riyah (veya Ribah) b. RebV (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen zat, Resûlüllah (a.s.) Efendimizle beraber bir savaşa çıkıyor. Öncü kuvvet olarak da Halid b. Velid (r.a.) bulunuyor­du. Riyah (Ribah) ve diğer ashab arkadan öncü kuvveti takip ederken öncü kuvvet tarafından öldürülmüş bir kadın cesedine rastladılar. Durup o kadına baktılar ve hılkatımdan dolayı hay­ret ettiler. Derken Resûlüllah (a.s.) Efendimiz arkadan gelip on­lara ulaştı. Onlar da geri çekilip açıldılar. Resûlüllah (a.s.) bineği üzerinde durup o kadına (üzüntüyle) baktı ve şöyle bu­yurdu: "Bunun savaşır bir kişi olduğunu sanmıyorum." Sonra yanındakilerden birine şu emri verdi: "Derhal git Halid'e yetiş ve ona de ki: "Ücretle tutulmuş geri hizmet için getirilmiş kişileri ve çocukları öldürmesinler." Enes'den yapılan rivayete göre Rasulullah Efendimiz şöyle buyur­muştur: "Haydi ALLAH'ın ismiyle, O'nun yardımıyla ve Resûlullah (a.s.) milleti (dini) üzere yola çıkınız. İyice yaşlanmış kişileri, küçük çocukları ve kadınları öldürmeyin. Ganimet malını aşırmayın. Topladığınız, elde ettiğiniz ganimetleri bir araya get­irin. Islah edici olun ve iyilikte bulunun. Çünkü gerçekten Cen-ab-ı Hak iyilikte bulunanları sever."Ibn Abbas (r.a.) dan yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:

"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz askerlerini bir tarafa gönder­diğinde şöyle buyururdu: "Şanı Yüce ALLAH'ın ismiyle yola çıkın, ALLAH yolunda ALLAH'ı inkar edenlerle savaşıp vuruşun. Haksız­lık, acımasızlık, ahde, anlaşmaya vefasızlık etmeyin. Ganimet malından aşırmayın. Diri bir kimseyi hedef alıp delik deşik etmeyin, insanların organlarını kesmeyin, bu tür azapta bulunmayın ve bir de çocukları, kendilerini mabede Vermiş (rahip, ra­hibe ve benzeri) kişileri öldürmeyin." îbn Kâb b. Malik'den yapılan rivayete göre, Peygamber (a.s.) Efendimiz Hayber'e İbn Ebi Hukayka'yı öldürmeye (asker) gön­derince onları kadınları ve çocukları öldürmekten men'etti. el-Esved b. Serî' (r.a.) den yapılan rivayete göre, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Savaşta çocukları öldürmeyin." Bu­nun üzerine ashab: 'Ya Resûlüllah! Onlar müşriklerin evladı değiller midir?" denince Efendimiz onlara şöyle uyarıda bulun­du: "Sizin hayırlılarınız ve seçkinleriniz de müşriklerin evladı değiller midir?

Bu hadisi şeriflerde açıkça Savaşa katılmayan ve bilfiil iştirak etmeyen kadınları öldürmemek gerektiğini ifade edilmiştir. Haliyle kanımca, öldürülmemesi ve korunması gereken kadınların, esir edilmemesi, hürriyetlerinden mahrum edilmemesi de gerekmektedir. Şayet düşman safında bulunan kadınlar bizzat savaşa iştirak etmiş, savaşmış, Müslümanlara cephe almış ise yine şartlar elverdiğince öldürülmemeli, ancak savaşta müslümanlar galip geldiği takdirde bu savaşan kadın askerlerin esir edilmesi, cariye olarak alınması gerekmektedir.

Kuranı Kerim’de “Sağ elinizin sahip oldukları” şeklinde cariye kavramı ifade edilir, Bu sözcüklerle şu ifade edilmekte, veli, şahitler gibi meşru şartları yerine getirerek nikah sahibi olmakve savaş sonucu esir kadınlara sahip olmak.Bu esir kadınlar da savaşa bizzat katılan kadın askerlerdir. Dolayısıyla cariye, esir edilen düşman kadın askeridir. Aksine, savaşa katılmamış, savaşmamış, kendi evinde çoluk çocuğu ile ilgilenen karşı tarafın kadınları durduk yere asla esir edilmez ve öldürülemez. Tam tersine bu kadınlara karşı, saygı, hoşgörü gösterilmeli, can ve ırzları korunmalı ve iyi bir şekilde davranılmalıdır, kanımca İslam dininin yüce ahlaki anlayışı da bunu gerektirmektedir. İnsafsız ve vicdan mefhumundan yoksun kimi çevrelerin belirttiği gibi, karşı tarafın kadınlarının öldürülmesi, köleleştirilmesi, istenildiği kadar cariye keyfi olarak edinilmesi, onlardan her şekilde istifade edilmesi asla ve asla mübarek dinimizde söz konusu değildir.

Savaşıldı, savaş kazanıldı, savaşan düşman kadınlarından ele geçirildi ve cariye olarak teslim alındı. Şimdi bu cariyelere siz istediğiniz gibi keyfi olarak mı davranacaksınız. Konu çok detaylı olmakla beraber kısaca açıklamaya çalışalım. Cariye, savaş ganimeti olarak elde edildiği için, bu cariyelerin bir kısmı koşulsuz serbest bırakılabileceği gibi, esir mübadelesi yapılabilir, bir fidye karşılığı da serbest bırakılabilir, veyahut savaşta gazi olan ihtiyaç sahibi Müslümanlara verilebilir. Şayet cariye olarak siz sahibi olduysanız, artık sizin yükünüz çok ağırdır, neden mi, artık o cariyeyi en güzel şekilde yedirmek, içirmek, elbiselerini almak, canını ve ırzını korumak, barındırmak ve her ihtiyacını adil ve hakkaniyete uygun bir şekilde karşılamak sizin başlıca vazifelerinizdir.  İslâm toplumunda köle sahibi olmak kişinin maddi-manevi sorumluluğunu artıran bir husus olduğu için Ahmet Cevdet Paşa’nın nefis tabiriyle “Müslümanlıkta köle almak, köle olmaktır.” (Tecrid-i Sarih Tercümesi, 7/466) Bu söz, Batı’daki kölelik ile İslâm’daki kölelik arasında bulunan muazzam farkı son derece çarpıcı biçimde ifade etmektedir.Yine ayrıca, Efendimiz s.a.v., kölesine kötü davranan kimsenin Cennet’e giremeyeceğini haber vermiş (İbn Mâce), sahibi tarafından dövülen kölenin, bu davranışın kefareti olarak serbest bırakılacağını belirtmiştir. (Ebu Davud).

Cariyeniz ile evlenebilir misiniz? Elbette evlenebilir, nikahınıza alabilirsiniz. Pekala cariyeniz ile cinsel ilişkiniz olabilir mi? Bu konuda farklı yorumlar olmakla birlikte, kanımca İslamın ruhuna ve Peygamberimiz sav.’in sünnetine hadislerine dikkat ettiğimiz takdirde, cariyeniz ile nikah akdiniz olmadan, yani nikahınıza almadan, onu hanımınız yapmadan, cinsel temasta bulunmanız caiz değildir, dinen doğru değildir ve dinen yasaktır. İslamın yüce ahlakı ve Peygamberimiz sav.’in yüce ahlakı bunu gerektirmektedir. Çünkü Kuranı Kerim’de birçok ayette açıkça, aranızda nikah akdi olmaksızın bir kadınla cinsel temasta bulunmanız açıkça haram kılınmış ve yasaklanmıştır. Yani ister hür ister esir böyle “meşru nikah sahibi olmadan” hiç kimseyle evlilik ilişkisine girilemeyeceği anlatılmak isteniyor. “Sağ elin sahip olduğu” deyiminden maksat nikah mülkiyeti veya nikah sahibi olmaktır. Zira bu tabir henüz savaş ve esir kadın ele geçirmenin söz konusu olmadığı Mekke dönemi ayetlerinde de geçmektedir. Bu kavramın maksadı insanları zinadan menetmek ve yeni bir nikah bulunmaksızın veya eğer kadın memluke (esir, köle) ise nikah sahibi olmaksızın onlarla cinsi temasta bulunmaktan men etmektir. Cenabı-ı Hak bunu “sağ elin sahip olduğu” ile ifade etmiştir. Çünkü “sağ elin sahip olduğu” hem nikah ile evlenilen kadınlar hem de mülk olarak sahip olunan kadınlar hakkında söz konusudur. Demek ki savaşta esir alınan kadınlar, mübadele (esir değişimi) veya serbest bırakma söz konusu değilse, siyasi olarak esaret altında olurlar fakat onlarla cinsel ilişkiye girilemez.Bunun için her normal kadınla yapıldığı gibi ayrıca nikah kıyılması gerekir. Buna ise “eş” denilir. İslam vicdanı her ne şekilde olursa olsun “nikahsız” ilişkiye cevaz vermez, şeklinde düşünmekteyim. Cariyelerden istediğiniz gibi cinsel olarak faydalanmanızı yasaklayan ve buna cevaz vermeyen ayeti kerime ise şudur; Nisa Suresi 25.ayet,İçinizden özgür mü'min kadınları nikahlamaya güç yetiremeyenler, o zaman sağ ellerinizin malik olduğu inanmış cariyelerinizden (alsın.) Allah imanınızı en iyi bilendir. Siz birbirinizdensiniz. Öyleyse onları, fuhuşta bulunmayan, iffetli ve gizlice dostlar edinmemişler olarak velilerinin izniyle nikahlayın. Onlara ücretlerini (mehirlerini) maruf (güzel ve örfe uygun) bir şekilde verin. Evlendikten sonra, fuhuş yapacak olurlarsa, özgür kadınlar üzerindeki cezanın yarısı(nı uygulayın.) Bu, sizden günaha sapmaktan endişe edip korkanlar içindir. Sabrederseniz sizin için daha hayırlıdır. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.Bu ayeti kerime de cariye ile ancak nikahlamak ve evlenmek suretiyle cinsel temasta bulunabileceğinizin açık ve kesin delilidir. Dolayısıyla, istediğin kadar cariye edin, onu her işinde kullan ve istediğin gibi cinsel yönden faydalan gibi bir şey asla ve kesin olarak İslamda söz konusu değildir. Nikahına alır, evlenirsen ancak bu şekilde cinsel olarak temasta bulunabilirsin, yani açıkça evleneceksin ve hanımın olacak. Keza Peygamber Efendimiz sav., kendisine Mısır hükümdarı tarafından hediye olarak gönderilen Hz.Mariye ra. Validemizi önce hür bırakmış, sonra nikahına alarak evlenmiş ve çocuk sahibi olmuştur. Peygamberimizin sünneti çok açık ve nettir, ayeti kerimeler de ve hadisi şerifler de bu hususlarda net, açık ve kesindir.

KURTULUŞ AYBİRDİ

  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.