Neslihan SU
O fotoğraf!...
Bütün dertleri, bütün yorgunlukları, sıkıntıları, kızgınlıkları unutturur size! Küçücük cürümleriyle masum bakışları…
Evet, çocuk fotoğrafları!
…
Abartısız binlerce başvuru zarfı açmıştım yardım kayıtları ile ilgili Deniz Feneri’nde.
Ama o mektubu hiç unutamıyorum, daha doğrusu o fotoğrafı!..
…
Ancak “Selma” diyebilmiştim o fotoğrafı gördüğümde… Ve mesai arkadaşım da ortak olmuştu kendi sıkıntılarımızı, yorgunluğumuzu gömdüğümüz sessizliğe…
…
“Ne yapabiliriz acaba?” demiştik bir zaman sonra. Mektubu okuduğumuzda da, büsbütün yıkıldık.
“Bir kader mahkûmunun kızı Şükriye” diyordu mektubun ilk satırları.
KADER MAHKUMU?!
Henüz bir kimliği bile yoktu küçük Şükriye’nin. Ailesinin reddettiği annesi ile birlikte babasının uzak bir akrabasına sığınmışlardı…
Küçük kızların ne çok korkuları vardır!
Hele de güvenin, koruyuculuğun sembolü babasından ayrı küçük kızların!..
3 yaşında ve babasını ancak bir iki ziyarette bir yabancıymış gibi görüp sarılabilmiş küçük Şükriye!
Fotoğrafın gölgesindeki hazin hikayesi kısaca böyleydi Şükriye’nin. Babası hapiste, annesi ise ailesinin kabul etmediği, resmi beraberlikleri olmadığı için kızına bir kimlik dahi çıkaramayan, çocukluktan henüz çıkmış, çaresiz bir kadın..
…
Oysa onun en büyük kâbusu, korkusu aynaya baktığında gördüğü aksiydi ne yazık ki!.
Anne karnında iken bebeğin gelişiminin erken haftalarında dudağın her iki tarağı ve ağız tavanı normal şartlarda beraber gelişirken 800 çocukta bir görülen üst dudak birleşiminin olmaması ve ortada yarık meydana gelmesi sonucu “Yarık Dudak” ismi verilen bir rahatsızlığı vardı Şürkiye’nin
Deprem sonrası dönemlerde, ihtiyaç sahiplerinin birincil ihtiyaçlarının çok fazla olduğu, derneğin imkanlarının estetik cerrahi için çok da uygun olmadığı zamanlardı.
Fotoğrafı ve mektubu alıp gönüllü doktorumuza götürdük! Birkaç estetik uzmanla görüştü doktor ağabeyimiz ve o da en az bizim kadar etkilenmişti minik Şükriye’nin fotoğraf ve hikayesinden.
Evet! Küçük Şükriye’nin ışıl ışıl ela gözleri ile bütünleşecek güzel gülüşü için birkaç estetik ameliyat gerekliydi.
Herşeyden önce, tabi ki Şükriye’ye bir kayıt açabilmemizi sağlayacak bir kimliğe ihtiyaç vardı.
Bizi Şükriye ile tanıştıran komşu ablayı aradık önce. Şükriye’ye yardımcı olabileceğimizi, ama öncelikle kayıt açabilmemiz için gerekli evrakları ilettik kendisine. Şükriye’nin babasının bulunduğu cezaevine de bir mektup yazarak durumu tespit ettik.
…
Bir zaman sonra estetiysen doktor ablasının randevusuyla buluşturdu DENİZ FENERİ Şükriye’nin minik ümitlerini…
… Ve uzun tıbbi tetkikler neticesi ilk ameliyat!..
Selma ve benim heyecan ve korkuyla beklediğimiz o büyük güne, tüm sıkıntılı sürecine rağmen sabırla ve yaşının onlarca üstünde bir olgunlukla hazırlandı, komşu ablanın söylediğine göre Şükriye.
Ve sonrasında ikinci ameliyat… ve üçüncü!
…
O hiç unutamadığım fotoğrafın dışında, ameliyat öncesi ve sonrasında hiç karşılaşmadığım o küçük kızın coşkulu gülüşüyle okul bahçesindeki hayali gelir gözlerimin önüne EN UMUTSUZ OLDUĞUM VAKİTLERDE!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.