Mehmet Y. ULUTAŞ
Köpekler ve Bizler
Bu konudaki düşüncelerimi aslında uzun yıllardır yazmak istiyordum çünkü gün geçmiyor ki bir köpeğin bir insana saldırması ve ciddi şekilde yaralaması haberi kamuoyunun gündemine gelmesin. En son iki pitbullun küçük bir kızımızı feci şekilde yaralaması bir infial yarattı ve deyim yerindeyse bardağı taşıran son damla oldu.
Kanunen yasak olmasına rağmen pitbull cinsi ve benzeri saldırgan ve tehlikeli hayvan besleyenlere artık sıkça rastlıyoruz. Ama özellikle İstanbul’da sokaklarda gezinen başıboş köpek problemi artık kabullenilemez bir boyuta geldi. Örneğin defalarca şahit olduğum süpermarket önlerinde yere yatmış vaziyette “takılan” kocaman köpeklere market sahipleri nasıl müsaade ediyor anlamış değilim.
Çoğu zaman sürü halinde dolaşan ve birçoğu devasa boyutlarda olan başıboş köpekler hakikaten bir tehdit unsuru haline geldi. Özellikle kadınlarımız başıboş köpeklerle çok ciddi imtihanlar veriyor. Hemen her kadının dehşete düşüren boyutlarda bir “köpek tarafından kovalanması ve hatta saldırılması” hikayesi var.
Bundan 15 sene kadar evvel Türkiye’yi ziyaret eden bir Amerikalı dostuma izlenimlerini sorduğumda bana ilk söylediği şeylerden biri “neden bu kadar çok başıboş köpek var sokaklarda” olmuştu. Ben de Türk halkının çok merhametli olduğunu, köpekleri bizzat beslediğini, kısırlaştırma olayının insani görülmediğini ve yok etme seçeneğinin akıllara dahi gelmediğini söylemiştim. İkna olmamıştı. İkna olmayan Elaine ve kocası Richard’ın iki tane devasa köpekleri vardı. Yani köpek karşıtı değillerdi ama sokaklarda başıboş gezmeleri rahatsız etmişti onları.
Merak edenler için söyleyeyim ABD’de sokakta pek başıboş köpek göremezsiniz. Eğer görürseniz belediyenin “Animal Control” departmanını ararsınız. Onlar da gelir ve hayvanı yakalayıp götürürler. Bu hayvanlar barınakta bir müddet kalırlar ki bu süre eyaletten eyalete değişmekle beraber en fazla 7 gündür. Bu süre içerisinde onları sahiplenmek isteyenlere ücretsiz olarak verilirler. Eğer kimse almak istemez ise o zaman ötanazi yöntemiyle “uyutulur”, yani bir çeşit zehir verilerek yok edilirler.
Elbette ki ABD’de de köpekler için kendi kaynaklarıyla barınaklar açan, onlara bakan ve besleyen hayırseverler mevcut. Ama bu barınaklar tüm köpeklere yetecek sayıda değil. O yüzden köpek sayılarının kontrolü için insani görünmese de “ötanazi” bir çözüm haline gelmiş ve yadırganmıyor.
Hayvan sayı ve türlerinin kontrol altına alınması ekolojik dengeyi korumak için de çok mühim. Yaşadığım bölge olan Güney Florida’da dünyanın en büyük bataklıklarından biri olan Everglades Milli Parkı var. Everglades’in ekolojik dengesi insanların bir süre besledikten sonra sıkılıp terkettikleri piton yılanları yüzünden tehlikede. Pitonlar Everglades’in doğal habitatında olan bir tür değil. Düşmanları, yani onu avlayacak başka hayvanlar yok. O yüzden sayıları hızla arttı. Eyaletin çevre ve su yolları departmanı yönetimi bu sorunu çözmek ve dengeyi yeniden kurmak için her sene belli zamanlarda “piton avı mevsimi” açıyor. Piton avcılarına saat başına 8,25$ ödeniyor. Ayrıca öldürdükleri her bir 1.2 metre ve daha küçük piton için 50$, daha uzunları için de 75$ veriyorlar.
İnsanların ortalama ömrü uzuyor, aile bağları zayıflıyor ve yalnız yaşamayı tercih edenlerin sayısı artıyor. “Yalnızlık Allah’a mahsus” olduğundan bazı insanlar samimi dostluklar için “dırdır ve kavga etmeyen eşler, devamlı masraf açan ve isyan eden evlatlar” yerine “çok daha az sorumluluk gerektiren ve istenildiğinde bırakılan” evcil hayvanlara yönelebiliyorlar. Özellikle kedi ve köpeklerin çoğu o kadar şirin, o kadar sevimli ve sadıklar ki, sevilmemeleri mümkün değil. Eğer eşim köpeklerden ürküyor olmasaydı bizim evimizde de küçük bir köpek olurdu.
Türkiye’deki diğer bir büyük sorun da hayvan sahiplerinin sorumsuz davranışları. Tasmasız ve ağızlıksız dolaştırılan ve istedikleri yere defi hacet yaptırılan köpekler yüzünden sokaklarda yürümek oldukça zorlaştı. Halbuki köpek sahiplerinin bunları poşetlere koyarak toplaması ve çöpe atması gerekiyor.
Genel itibarı ile hayvanları seven toplumumuzun hassasiyetlerini gözeterek ve çoğunluğun görüşünü dikkate almak şartıyla başıboş köpek meselesinin bir an önce raptı zapta alınması ve sokaklarda bir tehdit unsuru olmalarının önlenmesi gerekiyor. Elbetteki hayvan barınaklarının artması en insancıl çözüm. Kısırlaştırmak şart. ABD’de uygulanan “uyutma” yöntemi de sayıları oldukça artan başıboş köpekler için en azından belli bir süre uygulanabilecek bir yöntem olarak düşünülebilir. Hayvanları hepimiz seviyoruz ve dostluklarına güveniyoruz. Hayvan hakları en az insan hakları kadar ehemmiyetli. Ama hayvanların sayıları ve hareket alanları insancıl yöntemler ile kontrol altında olması gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.