Lütfi AYHAN
KIZILDERİLİLERİ DE O KATLETTİ
Siyasi düşmanlık, siyasi kin, siyasi tarafgirlik, siyasi nefret insanların gözlerini kör, kulaklarını sağır, Kalplerini kapkara ediyor. Tarihte Bu hükmü doğrulayan binlerce misal vardır. Sultanların, padişahların, kralların çocuklarının ve kardeşlerinin taht kavgalarında çokça rastladığımız ihanetler çılgınlıklar inanılmaz hikâyeler doğurmuştur. Sadece krallıklarda mı bu çekişmeler var. Cumhuriyetlerde de partiler ve onların başındaki liderler arasındaki çekişmeler padişahlık dönemini aratmaz. Bu babda Cumhuriyet dönemine baktığınızda da hem parti içi, hem partiler arası siyasi çekişmeler çok büyük düşmanlıklar doğurmuştur. Günümüzde bu gerçeklik elan yaşanmaya devam ediyor.
Günümüz Türkiye’sinde Erdoğan’ı sevenlerin sevgi şiddeti ile O’na kızanların nefret şiddeti aynı oranda güçlü, aynı oranda keskin ve aynı oranda büyük. Cumhurbaşkanı Erdoğan bakın kimlerle dostluklar, ittifaklar kurdu sonra bu ittifaklar nasıl rekabete (düşmanlığa) dönüştü: Ak Parti kurulduğunda belki ilk karşı çıkan, içinden çıktığı Milli Görüş hareketi oldu. Çünkü onlara göre ( daha düne kadar yere göre sığdıramadıkları) Erdoğan Milli Görüşe ihanet etmişti. Bu düşmanlık o kadar ilerledi ki rahmetli Erbakan Ak parti mitingindeki insanları “Bizans’ın çocukları” diye yaftaladı. Onlara göre Erdoğan “Fatihin karşısındaki Bizans gibiydi.” Erdoğan’ın bu günkü bir başka büyük rakibi de cemaat. Hizmet gurubu (yani cemaat, yani paralel yapı) Araları açılana kadar Erdoğan’a Ak parti hükümetlerine öyle destek verdileri ki inanılmaz. Bu desteğin nedeni bu gün çok daha iyi anlaşılmıyor mu? Çıkarları mı büyüktü verdikleri destek mi bunu tarih yazacak. Sonra ne oldu düşmanlıkta öyle ileri gittiler ki Dünyadaki tüm olumsuzlukları Erdoğan’a yükler hale geldiler. Sayın Cumhurbaşkanına söyledikleri, onunla ilgili iddiaları yerle gök arasına sığmaz hale geldi. Onlara göre Türkiye’de ve dünyada olan tüm olumsuzlukların müsebbibi Erdoğan’dı. Onların gözünde Erdoğan dün İrancı idi Bu gün Işidçi. Son bir aydır da (yani ABD ile İran anlaşınca) kendileri İran’ın yanında saf tutmaya başladılar. Onlara göre Erdoğan dün PKK ve KCK nın oyununa geliyordu. Bu gün Devlet PKK ile savaşmaya başladı, bu sefer bir baktık ki Dumanlı Diyarbakır’da Ayna ile görüşüyor. Birilerine göre Erdoğan her yanlışın faili. Mısırı, Filistin’i, Libya’yı, Tunus’u, Irak’ı, Suriye’yi, Arakanı… bu hale O getirdi. Hatta Kızılderilileri o katletti. Hatta ve hatta Habil’i de O öldürdü
Erdoğan’a ilk başta destek verenlerden bir grupta bir kısım solculardı. Bunların en büyük temsilcisi Kültür bakanlığı da yapan Ertuğrul Günay’dı. Onun mecliste CHP lilere karşı yaptığı tarihi konuşma hala zihinlerdeki yerini koruyor. Sonra partiden dışlanınca olanlar oldu. Çözüm sürecinde kardeşlik döneminde Kürt seçmeni Erdoğan’a çok büyük destek verdi, muhabbet gösterdi. Tarihte elde etmeyi hayal bile edemedikleri, aslında çok tabi haklarını Onun zamanında almalarına rağmen son seçim de onlar da dünkü dostlarını terk etmekte bir mahzur görmediler.( bu haklar Kürtçe konuşma, Kürtçe özel okul açma Kürtçe tv radyo, kürtçe isim koyabilme, Kürtçe kitap gazete basımı güneydoğuya yapılan tüm alanlardaki hizmetler…) Tasrihte kendilerine kan kusturan zihniyeti baş tacı eden HDP liler kendilerine 8daha doğrusu Kürt halkına) en büyük yardımları yapan Erdoğan’a olmadık hakaretleri yaptılar. Onu zalim “katil” ilan ettiler. Ülkücü kardeşlerin bir kısmı da başta Muhsin Yazıcıoğlu olmak üzere Alparslan Türkeş’e zulmeden 12 Eylül yöneticilerini mahkemeye çıkaran Erdoğan’a teşekkür edecekleri yerde maalesef onlar da Erdoğan'a olmadık bühtanları yapmakta bir beis görmüyorlar. İran, Suriye Erdoğan tarafından dün batıya (ABD) karşı korunurken, Onlar bu gün ilk fırsatta Batı ile işbirliği yapıp Erdoğan(Türkiye) aleyhine geçtiler Tabi bu tespitler tersinden de doğru. Yani dün cemaatle, dün bazı solcularla, dün liberallerle, dün Esed’le , dün İran’la çok iyi anlaşan ERDOĞAN, bu gün ne oldu da bunlarla mücadele ediyor, onlarla düşman haline geliyor?
Misallerde de görüldüğü gibi siyasi kin, siyasi nefret, siyasi düşmanlık insanın normal düşünmesini engelliyor. Dün can ciğer kuzu sarması olan kişi, kurum ve gruplar bu gün en büyük düşman haline gelebiliyorlar. Vefa, kadirşinaslık, dostluk gibi kavramların pek boy atamadığı siyasi arenada, bol bol ihanet, bol bol dünü unutma, bol bol vefasızlık tohumları yeşeriyor. Hâlbuki normal olanı şu değil miydi: Milli görüşçüler Ak partiyi tüm hatalarına rağmen ;” o bizim ocağımızın bir yiğididir. Uzayan kol bizden olsun. Allah razı olsun Erdoğan’dan! Hocamıza hakaret eden, partimize olmadık zulümleri yapan kişi ve kurumları dize getirdi. Hocamızı hapse girmekten AKP hükümeti kurtardı… Liberallerde, “Erdoğan tam olmasa da ekonomik, siyasi ve hukuki anlamda evrensel değerleri Türkiye kazandırdı. Onun zamanında generallerin isimleri unutuldu. Sivil siyaset güç kazandı. Kürt siyasetçiler de, “ biz AKP iktidara geldiğinde şunu söylemiştik: Ak parti Olağanüstü hali kaldırsın yeter” Hâlbuki Ak parti bu isteğin ötesinde çok büyük işler başardı. Sabredersek, barış içinde mücadele edersek her şey daha iyi olacak…”. Dindar insanlar Erdoğan’dan;” Başörtüsü meselesi çözülsün. Kuran Kursları İHL meselesi halledilsin. Din ve ahlak eğitimi artırılsın…” istemiyorlar mıydı? Gelinen noktaya bakın: Sanki tarihte iddia edilen Kürt katliamlarını Erdoğan yapmış, sanki Kürtlerin normal haklarını Erdoğan kısıtlamış, sanki Erdoğan Suriye’den, Iraktan, kaçan Kürtleri kollamamış, mülteci olarak kabul etmemiş… sanki Erdoğan bu ülkeye eskiye göre çok ileri bir demokrasi getirmemiş Askeri vesayete son vermemiş. Sanki MEB in bütçesini birinci sıraya yükseltmemiş. Katsayı meselesini, başörtüsü zulmünü halletmemiş. 12 Eylülcüleri mahkeme karşısına çıkartmamış. Sanki dev yatırımları yapmamış. Sanki milli geliri 2500 dolardan 12 binlere getirmemiş… Rakipleri için tek günah keçisi var: Erdoğan.
Sayın Cumhurbaşkanı öyle bir (düşman) ittifakla karşı karşıya ki: O, IŞİDCİLERE göre, din dışı ve Amerikancı. Cemaate ve PKK ya göre, IŞİDÇİ. Mili görüşçülere göre, Batıcı. Batıcılara göre, Şeriatçı (milli görüşçü) liberallere göre Batı Düşmanı. Arap yönetimlerine göre, Arap Düşmanı. AB’ ye göre, Batı düşmanı… Zenginlere göre Fakirlerin, Fakirlere göre zenginlerin dostu. Ülkücülere göre PKK ya çok yüz verdi. PKK ya göre gelmiş geçmiş en büyük düşman. İsrail’e göre en büyük Yahudi düşmanı, bazı radikallere göre ise en büyük Yahudi dostu!
İşte siyasi kin insanı bu derekelere düşürüyor. Sayın Erdoğan ve onun şahsında hükümet bu gün bütün kanlı örgütlerin( PKK, DHPK –C, IŞİD…) hedefinde. Tüm siyasi grupların ve kafir devletlerle baskıcı zorbaların en çok yıkmak istediği yapı konumunda.
Şükür ki Milletin sağduyusu elan galip durumda. Tüm bu iddialara, yanlış yargı ve propagandaya rağmen Türk halkının yine en çok sevdiği ve peşinde gittiği lider ERDOĞAN, oy verdiği parti de Ak Parti. Daha çalışkanı, daha cesuru, daha iyisi gelene kadar da böyle gider gibi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.