Hasret Koydum Adını!

Adını hasret koydum bir süredir…

Özlemin derin derelerinde yaşamak her şeye farklı bakmayı sağlıyor insana…

Bakışını yeniden fark edersin!

Gözünün gözüne değmesini özlersin… Bir bakıştan bin bakışa hangi katmerlenmiş yangınlarla geçildiğini alfabenin ilk harfinden başlayarak yeniden öğrenirsin.

Olmadı bir daha başlarsın. Yetmediyse yorulmak yasak ilkesiyle bir daha!

Gülüşünü başka bir gönülle duyarsın.

Meğer bir gülüşte ne çok şey gizliymiş? Bunu görürsün…

Bir tebessümün hangi dost gönüllere doğru yelken açtırdığını hasretin dizelerinde arar bulursun!

Adını hasret koyduğun anlar da duyuşların değişir.

Şarkılar şakır yüreğinde… Çağlayıp durur!

Türküler dillenir dimağında! Dillenir de, kimi zaman nokta nokta dilimlenir yüreğin! Katran karasına döner düşüncelerin. Ne yana baksan zindan, ne yana dönsen duvar durumlarını yaşarsın.

Yaşarsın ama kimselere bir şey diyemezsin!

İçinde yangını taşırsın da dışarıdan itfaiye çağırmaya dahi tenezzül etmezsin.

Çünkü bu yangın söndürülesi değil!

Başkalarına söylenilesi değil!

Şikâyet edilesi hiç değil!

Çünkü hasret oldurur! Öldürmez!

Diriltir. Dinç tutar zihni, dimağı, muhayyileyi! Dünü, bugünü, yarını!...

Hasret koydum adını!

Hasretin içsel dinamiklerini yaşamaya başladığında özlemini duyduğunun mimikleri kimi zaman bir tiyatro kadar uzun ve incelikli anlamlar ikram eder.

O mânâlar seni kimi vakitler uzun bir yolculuğa çıkartır…

Bitmez tükenmez bir yolculuk.

İnişi, çıkışı boldur bu yolculuğun… Tükenmeleri vardır. Bitişleri vardır. Toparlanmak ise zaman alır.

Bazen de anlık gidip gelmeler yaşarsın. Dalıp dalıp gitmeler… Kaybolmalar.

Hazan mevsimini andırır yüzün, bakışın… Kurumuş bir yaprak gibi olursun…

Adını hasret koyduğun dönemler yaşarken hatıralar çıkagelir bir de!

Ne çok şey anlatırlar. Ah ne çok şey…

Yaşarken sıradan gördüğün kimi anılar bambaşka bir düzlemde çıkıverirler karşına!

Takılır gidersin peşinden o ince gülüşlü hatıraların.

Geri dönülür mü bilinmez. Ama beraber gidilmesi önerilir.

Hasret hem yakıcıdır. Hem de dondurucu…

Bazen yakar, yandırır. Bazen ise dondurur, buz tutarsın…

Tüm bunlar karşısında ne yaparsın peki? Yapılması gerekeni... Olması icap edeni düşünürsün sadece!

Yol gözünden kayar gider de menzile odaklanırsın…

Vuslatı düşünürsün, düşlersin…

Hasretine yandığının adı önemini yitirir!

Benim için Ayşe Nur olur, senin için başka bir şey! Bir başkası içinse çok daha farklı bir şey!

İşte onun için adını hasret koydum.

Hasret!

  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum