Uğur CANBOLAT
Gönül Gücü ve Haluk Nurbaki
Gönül gücünü önemsersi…
Bunun bir hayal olmadığını söylerdi hep…
Gönül gündemi olan bir erendi Haluk Nurbaki Hocamız…
Söze nereden girerse girsin, kendisine hangi soru sorulursa sorulsun onun gündemi tekti.
O gönlünü Fahr-i Kainat Efendimize bağlamıştı…
Her olaya bu pencereden bakardı…
Bu gönül penceresiydi. Her şey orada daha berraktı. Netti..
Herkesin bir gündemi vardır. Ama gündemler genellikle başkalarının gündemlerine endekslidir. Kendi gündemini oluşturan ve bunu sevdikleriyle paylaşanlar ise yok denecek kadar azdır.
Dr. Halûk Nurbaki kendi gündemini oluşturan ender insanlardandı. Gündemi hep “gönül” çerçevesinde oluşuyordu. Gönül gündemini herkesle paylaşıyordu. Gazetelerde ve dergilerdeki yazılarıyla, radyolardaki konuşmalarıyla, kaleme aldığı kitaplarıyla hep gönül gündemini oluşturmaya çalıştı. Çünkü o gönül gücünün önünde hiçbir engelin duramayacağına inanıyordu.
“Gönül gücüne inanmak, şüphesiz ki İslâma inanmanın bir parçasıdır” diyordu ve Yüce Kitabımız Kur’an’dan pek çok âyetin gönül gücüne temas ettiğini, bu gücün evrende pek çok önemli hadiseyi hissedilir biçimde etkilediğini söylüyordu.
Gönül gücüne inanmak, onun boyutlarını kavramak fiziğe, dünyaya ve maddeye alışmış insanlara çok zor gelirdi. Halbuki bu durum, gönül gücünü tanımamaktan kaynaklanıyordu. Halûk Nurbaki Hocaya göre insanın en güçlü yanı, en büyük organı, en büyük sermayesi gönül gücü olduğu halde, pek çok insan bu gücü duygudan ibaret, hayalî ve zannî bir şey sanıyordu. Halbuki gönül fiilî, hattâ fizikî bir şeydi. Bu noktayı vurgulamak için şöyle diyordu: “Gönül gücü o kadar fizikî bir şeydir ki, her şeyi geçerek, öne gelip işlerini görür.” Nurbaki Hocanın bu konuya verdiği en çarpıcı örnek ise “aşk” idi.
GÖNÜL GÜCÜNÜN KAYNAĞI
Gönül gücünü bu kadar etkili hâle getiren unsur olarak “İlâhi santrali” gösteriyordu Nurbaki Hoca. Ona göre “Gönül gücü, İlâhi santralden cereyan alan bir güçtür. Halbuki fizik güç dediğimiz, nükleer güçler dahil, petrol, silâh gücü gibi potansiyel güçlerin tamamı Cenab-ı Hakkın sıfatlarından yansıyan bir görüntüdür.”
Böylesine etkili bir gücün kullanıldığı alanların başında, kötülüklere ve çirkinliklere karşı mücadeleler yer alıyordu. Gönül gücü ne kadar etkili olursa, kötülükler de o derece azalırdı. Dolayısıyla Halûk Nurbaki’ye göre gerek fert olarak, gerekse toplum olarak karşılaştığımız kötülükler ve istenmeyen haller, aslında bizim gönlümüzün ne kadar güçlü veya güçsüz olduğunun göstergesiydi.
GÖNÜL GÜCÜ NASIL KULLANILIR?
Gönül gücünü kullanma metodları da vardı. Her şeyden önce cesaret şarttı. Korkunun olduğu bir yerde gönül gücünden veya böyle bir gücü kullanma zemininden söz etmek imkânsızdı.
İkinci şart ise, gönlün İlâhi cereyanla olan sıkı irtibatını bilmek ve bu güvenle hareket etmekti. Böyle bir cereyanı içinde hisseden kimsenin aşamayacağı hiçbir zorluk, baş edemeyeceği hiçbir kötülük olamazdı. Kaldı ki, böyle bir gönüle sahip olan insan için şerlerin olması da yine İlahî irade çerçevesinde gerçekleşirdi. “Çünkü şerler olmasaydı, biz gönül savaşını nasıl öğrenecektik?” diyordu Nurbaki Hoca. “Eğer herşey hayırla dolsaydı, gönlümüzün sırlarını keşfedemezdik.”
Gönül gücünün kullanılmasına en güzel örnek olarak Asr-ı Saadeti gösteriyordu Halûk Nurbaki. Çünkü Hz. Peygamber (a.s.m.) peygamberliğini ilân ettikten sonra on iki sene herhangi bir savaş söz konusu olmaksızın gönülleri fethetmeye dayalı, benzersiz bir mücadele yürütmüştü.
Halûk Nurbaki çevresinde halkalanan dostlarına hep sahip oldukları gönül güçlerini kullanmayı öğütlerken, anlattığı herşeyi kendi hayatında uyguluyordu. Oğlu Ahmet Veysi Nurbaki’nin şu ifadeleri ilginç ipuçlarıyla dolu: “İlk hatırlayabildiğim zamanlardan beri Allah’ı, Efendimizi, Ehl-i Beyti, Âl-i Âbâyı, Ashab-ı Güzîni anlatmaya başlarken hep gözünden yaş gelirdi.
HABER NAME/ 07.06.2012 canbolatugur@gmail.com/ https://twitter.com/ugurcanbolathttps://www.facebook.com/iyibakkendine
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.