Prof. İhsan IŞIK
Anadolu Devrimi
Türkiye son zamanlarda her alanda önemli mesafeler aldı. Dünya sahnesinde bir zamanlar esamesi okunmayan bu ülke, şimdilerde önemli bir kıpırdanma yaşıyor. Bunda Türkiye’nin ekonomikmen güçlenmesinin çok büyük katkısı var.
Zaten bir ülkenin ekonomik gücüyle siyasi nüfuzu arasında doğru oranti vardır. Kamu yönetimi ve siyaset uzmanlarının tespitine göre, bir ülkenin kalıcı bir demokrasiye geçebilmesi bile, kişi başına gelirin 5 bin doları bulmasını gerektiriyor.
Türkiye gelirini bunun iki katına çıkarmış durumda. Artık ekonomikmen güçlenen yığınlar, orta sınıfa yükselmekte ve daha fazla hak ve özgürlük istemektedir. Bir ülkenin orta direği zaten çökerse, o ülke güçlülerin zayıfları ezdiği bir ülke haline dönüşmektedir.
Türkiye’de de uzun bir dönem bir “üst kattakiler”, bir de “alt kattakiler” vardı. Orta kat boş tutuluyordu. Ancak, Türkiye’nin dışa açılmasıyla, devlet kaynaklarından uzak tutulan uzaktakiler, ihracat yaparak, dünya piyasalarından güç almaya, nüfuz biriktirmeye başladılar.
Bir ara bunu engellemek için üst kattakiler ihracata bile vergi koymaya kalktılar. Ancak, lüks harcamaları için dövize ihtiyacı olan üst kattakiler, en alt kattakilerin başka mahallelerden döviz kazanıp getirmesine bir ara ses çıkarmadılar.
Zamanla dışarda güçlenen yeni sermaye sınıfı, içerde de nüfuz kazanmaya başladı. Statükoyu korumaya yönelik eski kanun ve kurallar dünyaya açılmış bu yeni Türkiye için dar gelmeye başladı. Sermaye tabana yayılmaya başladığı için, güç de tabana yayılmaya başladı. İktidardaki partinin bu dönüşümün bir eseri olduğu tezi bir yerde doğrudur.
Türkiye’de şu sıralarda yaşananlar, güçlenen Anadolu sermayesinin Türkiye’yi dönüştürme çabasıdır. Bunda hiç bir sorun yoktur. Onlar da bu vatanın öz be öz evlatlarıdır.
Önceden Türkiye’nin kalkınması projesi iki üç aileye ihale edilmişti, şimdi ise bu hizmete yüz binlerce aile iştirak ediyor.
Sermaye demokratikleşiyor.
Ülkenin atılda kalan yetenekleri ülkenin istihdamına kazandırılıyor.
Herkes çalışınca, bir yerlere gelebileceğini görünce, daha çok çalışıyor. Artık ağzınla kuş tutsan gelemeyeceğin zirvelerin sayısı azalıyor. Liyakatın, çalışmanın, dürüstlüğün başarı getirdiğini gören başka atıl yığınlar da kervana katılıyor ve ülke bu yeni girişimcilerin sırtında yükseliyor.
Bir zamanlar sokaklarda simit satan bir Türk’ün dünyanın en etkin 17. lideri olması, bir demirci oğlunun ülkedeki siyaseten rakımı en yüksek tepeye çıkması, Türkiye’de artan fırsat eşitliğine delalet ediyor.
Bu koltukların paşaların, ağaların, kodamanların çocuklarının tekelinde olduğu eski Türkiye’ye nazaran, bu yeni Türkiye hem içeriye hem de dışarıya umut saçıyor.
Yoksa Businessweek niye “Turkey’ş moment/Turkiye’nin Sırası” desin, Times niye bu ülkenin liderini birinci lige çıkartsın!
Hiç bir şey nedensiz, hiç bir şey temelsiz olmuyor.
Şu an aynada gördüğümüz her şey, hep alttaki dönüşümün yukarıya yansımasıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.