Lütfi AYHAN
Yerköprüden Karaköprüye
Bir önceki yazımda Konya’dan başlayan ve Yerköprü, Yeni Konak Köyü, Karaköprü Göleti, Armutlu Yaylası, Alata (Balcılar) kasabası, Taşkent ve Hadim ilçeleri ile meşhur Eğiste Viyadüğünü hedefleyen ve oradan yeni yapılan duble yol ile İçeri Çumra’da daireyi tamamlayacak olan yolculuğumuzun Yerköprü bölümünü yazmıştım.
Yerköprü’den sonra tipik Aladağ manzarası eşliğinde Çifte pınar(Çakallar) Dülgerler, Ağaçcı ve Göynükışla köylerini geçerek çocukluğumun geçtiği Yenikonak köyüne vardık. Başta gazi dedem Ali Çavuş olmak üzere Halam Hatice Cengiz ve diğer yakınlarımızın ve köylülerimizin mezarlarını ziyaret edip ruhlarına Fatihalar okuduktan ve biraz dinlendikten sonra ver elini Karaköprü. Yollar da biraz bozulmalar var. Çünkü Kara köprünün sularını (üç köyün arazisini sulamak maksadı ile) köye indirme projesi çalışmaları yapılıyor. Bu sebepten (yolların kenarlarına boruları döşemek için yapılan kazılar sebebi ile) yollar yıpranmış. Derin vadilerden, sarp yamaçlardan geçerek ulaştığımız Karaköprü Göleti (mevsim icabı) etrafındaki kara, kuru tepeciklerin arasında masmavi bir gerdanlık gibi görünüyor. Arkasında ise sularını borçlu olduğu yüksek rakımlı kayalar görünüyor uzaklardan. Seyredenlerin gözünü alıyor, gönlünü okşuyor bu manzara.
Çocukluğumuzda köylüler bu dereden baharda suların yükselmesi nedeni ile zor geçerlerdi. Bu geçiş genellikle “Karaköpü “ adını verdiğimiz köprünün üzerinden sağlanırdı. Derenin iki yakasındaki iki kayanın üzerine uzatılan kalın direklerin yanyana gelmesi ile oluşan ahşap köprünün üzerinden geçerken korkmamak elde değildi. Aşağıda akan azgın su, üzerinde insanların, hayvanların ( keçi koyun sürüleri ile eşek katır at gibi binek hayvanlarının) yürüdüğü, sağında solunda korkuluğu olmayan, üzerinde zor yürünen yüksek bir köprü idi Karaköprü. Şimdi orası bu mavi suların altında ebedi istirahatgahına yatmış görünüyor. Gölet yapılmadan önce bu derede oluşan/biriken binlerce hatıra suların altında şimdi. Bu cümlede bir sitem yok çünkü şimdiki hal eskiye göre çok daha fazla insanların ve diğer canlıların lehine bir durum. Maazallah bir kuraklık anında civarda yaşayan insanalara su deposu olur burası.
Çocukluğumuzda bizlere binlerce hatıra yaşatan Karaköprü’yü geçip yine aynı işlevi üstlenen yaylaya varıyoruz. Yaylanın arkasındaki 1600 rakımlı yüksek kayalar ve onların eteklerinde akan onlarca çeşme buz gibi suları ile maziye götürüyor beni. Armutluda arkadaşım ve eniştemiz Ömer Çiftçi’nin evinde biraz dinlendikten sonra hedefimiz Balcılar Kasabası. Orada bizi oğlumun arkadaşı bekliyor. Hoşbeş, namaz, niyaz, boğaz derken, çocukluğumdan beri adını duyduğum fakat bir türlü gidip göremediğim “Siyam Efendi” ziyaret yeri ile, 2000 yaşındaki meşhur “Anıt Ardıç Ağacını” ziyaret etmek nasip oluyor. Bu ziyaretlerden dolayı Süleyman Uzman beye tşk ediyoruz.
TAŞKENT’TEN HADİM’E
Afşar Barajının yolları kapatmasından dolayı Balcılardan Taşkent’e uzak ve dar bir yoldan gidiyoruz. Akşama doğru vardığımız Taşkent, yüksek, sivri kayaları ve buz gibi akan pınarları ile hala ziyaretçilerin ilgi odağı. Hadimi Hazretlerini ziyaret etmek ve akşam namazını orada kılmak için fazla duramıyoruz Taşkentte. Hadimi hazretlerinin mezarının yanındaki camide akşam namazını eda edip, bu büyük zatın kabrini ziyaret edip ruhuna Fatihalar okuyarak ayrılıyoruz buradan.
KORKULARI MEZARA GÖMEN VİYADÜK: EĞİSTE
Gündüz gözü ile görmeyi planladığımız meşhur Eğiste Viyadüğünü ışıklar altında geçiyoruz. Gece bile muhteşem görünüyor viyadüğün üstü. Etraftaki elektrik direkleri ile ışıl ışıl aydınlatılan ve yeni olduğu için pürüzsüz bir halde bulunan yoldan geçerken eski zamanlar geliyor aklıma.) 1372 M. Uzunluğunda 166 M. Yüksekliğinde (ki bu yükseklik O’nu Türkiye’de bir numaraya yükseltiyor) , (https://www.youtube.com/watch?v=ncJ2q5N_9JY)
Şoförlerin korkulu rüyası idi Eğiste Deresinin yokuşları. Sadece burası mı? Hayır. İç Anadolu’dan Akdeniz’e inerken başta Göksu vadisinin yolları olmak üzere Torosların tekmil yamaçları şoförlerin (tabi yolcuların da) korkulu rüyaları idiler. İşte şimdi o korkulu rüyalardan bir bölümünün üzerinden geçerken güvenli, güzel, sağlam ve “kaymak” gibi bir yoldan karşıya geçiyoruz. Viyadük ile başlayan Konya- Karaman yoluna kadar devam eden duble/çift yol o kadar güzel ki eskiden bu yolları kullanan şoförler ve araçlar bu yolda adeta bayram ediyorlar şimdi. Niye, çünkü eski ile yeni o kadar farklı ki anlatılmaz.)
Ömrümün sonbaharında 2023 yılın Ağustos Ayının son günlerinde çocukluğumun geçtiği özlemini sürekli içimde yaşattığım yerleri bir daha görmeyi nasip eden rabbime şükürler olsun. Yazıma şu güzel dörtlükle son veriyorum:
"Uçun kuşlar uçun, doğduğum yere
Şimdi dağlarında mor sümbül vardır
Ormanlar koynunda bir serin dere
Dikenler içinde sarı gül vardır”
Rıza Tevfik
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.