Sezai ÇİÇEK
Hicretim sanadır…
Hicretim sanadır ey çeşm-i siyah
Araya aşılmaz dağlar çıksa da
Doruğunda erir karların suyu
Yaylalardan boz bulanık aksa da
Zirveleri bulutlarla kaplanmış
Nicesinin eteğinde dolandım
Gece bitti tan ağardı seherle
Gündüzleri hep güneşte yol aldım
Bir ömür düşlüyorsam yadını
Vardır bir sebebi sen bilmesen de
Hece hece anıyorsam adını
Her an kalbimdesin hiç gelmesen de
Bozkırları geçip çöllere vardım
Gezdiğin yolları yıllara sordum
Kumlara banınca toprağı sardım
Alemde ne varsa hep sana yordum
Derin kuyularda yıldıza bakıp
Yürüdüm yürüdüm zaman içinde
Nehrin balığıyken ummanı geçip
Kumsalda ulaştım ayak izine
Göklerin sırrına yağmurla erdim
Tomurcuk gülleri gözünde derdim
Alemler içinde zerre değilken
Elemlere düşüp deryaya döndüm
İnan bir hayaldim kendi halimde
Ruhundan yansıyan hasrete kandım
Bir tek çiçek idim ağaç dalında
Ateşler içinde yandıkça yandım
Bakışın ab-ı hayat sırra müptela
Nihan olan adın aşikâr kıldım
İsminden gayrısı bana masiva
Duyunca kendimde dâra çekildim
İbibikler yuva yapmaz gülün başına
Bülbülüm konar mı gönül tahtıma
Kurban olam çeşmindeki yaşına
Şimdi ne düşer ki benim bahtıma
Gurbetten firaktan hüzünden başka…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.