Siyaset dünyasında ilginç gelişmeler oluyor. Yeni oluşumlar, değişen partiler, ayrılanlar, katılanlar… Olağanüstü bir trafik var. Bütün bunlar Ak Parti'nin tekrar iktidar olmasını engellemek için yapılıyor.

CHP’de yaşanan gelişmeleri de bu kapsamda değerlendirebiliriz. Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanlığına Kemal Kılıçdaroğlu getirildi ve göreve gelir gelmez medya tarafından kurtarıcı ilan edildi.

Ülkeyi Erdoğan’dan kurtaracak yegâne lider!

Bir rüzgâr bir rüzgâr! Ayaklarını yerden kestiler!

Erdoğan karşıtı medya tarafından yere göğe sığdırılamıyor…

Kemal Kılıçdaroğlu da kazandığı özgüvenle parti yönetimini değiştirdi. Ancak parti meclisinde eski CHP’lilerin etkin olması nedeniyle istediği gibi hareket edemiyor. Bu duruma son vermek için CHP 18 Aralık 2010'da kurultay yapacak.

CHP’de Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesiyle başlayan değişim hareketi, Kılıçdaroğlu ve birkaç arkadaşının haydi değişelim demesiyle başlamış bir süreç olmasa gerek. İşin içinde güçlü bir elin var olma olasılığı çok yüksek.

O “güçlü el” düğmeye bastı, CHP değişiyor, genel başkan, parti yönetimi değişti. Parti meclisi de değişecek!

CHP yıllarca, insanı kul olmaktan çıkarıp birey yapmak için çalıştı. İnançlı kesimleri dışladı. Küçümsedi, yüzlerine bakmadı.

Lakin CHP muhalefet olmaktan bıktı ve artık iktidar olmak istiyor veya birileri CHP’yi iktidar yapmak istiyor. İstiyor da “bireylerin” oyları kendilerini iktidar yapmaya yetmiyor. Hiçbir zaman da yetmeyecek!

Bu durumda ”kulların” desteğini istemekten başka seçenekleri kalmıyor.

İyi de CHP ötekileştirdiği insanlardan hangi yüzle oy isteyecek.

Yeni bir yüzle!

Mesele,

Maske mi takacak, gerçekten değişecek mi?