Recep KOÇAK
Yemen’de Osmanlı İzleri
Risalet’in ilk günlerinde Hz. Peygamber s.a.s, Hz. Ali (K.V) Efendimizi ve Muaz bin Cebel r.a’ı Yemen’e elçi olarak gönderdi. İslam’ı öğretmek ve Allah’ın dini ile hükmetmek üzere giden elçiler Yemenlilerden sıcak ev sahipliği görmüşler.
İlk davetin, ağırlıklı olarak Zahr Vadisi çevresinde yaşayan Hamdan kabilesi mensuplarına yapıldığı rivayet ediliyor.
Bugün artık başkent Sanaa’nın yanı başında kalmış Zahr Vadisi, fiziki görünüm olarak çok etkileyici ve toprakları çok verimli bir arazi. Vadi’nin bir ucunda Beytü’l Hacer adı verilen bir kale bulunuyor. Kale, kocaman bir kayanın tepesine inşa edilmiş ve civarda yaşayanların yüzyıllardır hayranlıkla seyrettiği ihtişamlı bir yapı. Bizdeki Kız Kulesi’ne benzeyen ama onun 8-10 misli büyüğü bir yapı.
Bugün de Beytü’l Hacer çok sayıda yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği önemli bir tarihi bina. İçinde paşalar, beyler, güç kuvvet sahibi nice insanlar yaşamış. Şimdi ise katlarını birer birer çıkan ve odalarını inceleyenlerin sonunda, “bir varmış bir yokmuş” dedikleri, dünyanın geçiciliğini de gayet veciz bir biçimde özetleyen mühim bir ziyaret mahalli.
Son yıllarda Yemen içinde istikrara vurulan darbe sebebiyle çok az sayıda Avrupalı turistin gelebildiği bir ülke.
Ülkenin fiziki güzellikleri ve çarpıcı coğrafi zenginliği, tarihi eserler ve kalıntılar bakımından tam bir açık hava müzesi olması yetmiyor. Herkes önce güvenlik dediği için Yemen, onca zenginliğin ortasında fakir bir ülke.
Yüzyıllar boyunca Zahr Vadisi’nde üzüm, şeftali gibi meyveler yetişirmiş. Son yıllarda ise üzüm bağları, şeftali fidanları sökülüp alabildiğine gat dikilmiş.
Gat çiğnemek çoğu Yemenlinin vazgeçemediği önemli bir tiryakilik. Başkent Sanaa’nın en işlek caddelerinde bir dolmuş şoförünün, bir taksicinin avurdunu şişik görürseniz endişelenmeyin. Ortada ciddi bir sağlık probleminden öte terkedilemeyen bir alışkanlığın olduğunu bilin yeter.
Gat’ın kilosunun beş dolardan başladığını ve her tüketicinin kendi ekonomik durumuna göre bir kaliteyi tercih etmek zorunda kaldığını söylüyor Yemenliler.
Gat Yemen’e Etiyopya’dan gelmiş. 2000 yılında gittiğim Etiyopya’da da gat çiğneyenlere dair benzer görüntülere şahit olmuştum.
Yemen’de ziyarete gittiğimiz Beyt Bâdi köyünün erkeklerinin neredeyse tamamını Köy Oda’sında toplanmış halde bulduk. Üzerlerinde bayramlık kıyafetleri ve erkeklerin vazgeçilmez aksesuarlarından olan cembiye ile şark usulü oturuyorlardı.
Köylülerin her birinin önünde küçük bir poşet dolusu gat, bir pet şişe su ve bazılarının elinde ise sigara vardı. O kadar insanın muhtemelen saatlerdir oturmakta olduğu köy odasına sigara dumanı da cabası olmuştu. Dışarıdan giden bizim gibi misafirleri kısa sürede bunaltmaya yetecek kadar ağır bir hava hâkimdi köy odasına.
Çayı az içtiklerini bildiğimiz Yemenliler bize, “Çay içer misiniz?” sorusunu yönelttiğinde, “İçeriz ama şekerini kendimiz koymak suretiyle olursa” dedik. Zira onlar hem çok demli ve hem de aşırı şekerli tüketiyorlar çayı.
Ekip arkadaşımız, Deniz Feneri gönüllüsü Ercan Sarı şahsi kurbanını bu köyde kesti, çocuklara şeker, çikolata dağıttık. Ev sahibimiz Sem’in babası 87 yaşındaki Hüseyin Sabit Amcayı ziyaret edip duasını aldık. Uzun yıllar Suriye ve Suudi Arabistan’da çalışmış Hüseyin Sabit Amca Türkiye’deki gelişimleri şaşırtıcı bir biçimde çok yakından takip ediyor.
Yemenliler TRT’nin Arapça yayınlarını ve bazı körfez ülkelerinin televizyonlarında yer alan Türkiye ile ilgili haberleri izliyorlarmış. O yüzden Türkiye’deki gelişmelerden haberdarlar. Daha güçlü bir Türkiye için dua ediyorlar.
Yemen’de çok yaygın olmamakla birlikte erkeklerin bazısı aynı zamanda iki hatta üç evlilik yapıyorlar ve yadırganmıyorlar.
Nüfusun tamamına yakını Müslümanlardan oluşuyor. Yüzde 80 Sünni, yüzde 20’ye yakını ise Şia’nın bir kolu olan Zeydi Müslümanlara mensup.
Ülkede siyah çarşaf ve peçe çok yaygın. Kadınların yüzde 95’nin sadece gözleri görünüyor. Geri kalan kadınlar ise Filistinli, Suriyeli, Somalili..
Ülkenin her köşesinde Osmanlı izlerine rastlamak mümkün. Osmanlı araştırmacısı Ali Carullah Ez-Ze’b bu konuyu bir ömür boyu araştırmış. Osmanlının en zor zamanlarında bile Yemen’i ihmal etmediğini, ülkenin dört bir köşesine okul, cami, yol, köprü ve atölyeler, hatta fabrikalar yaptırdığını belgeleriyle kitaplaştırmış. O yüzden İkinci Abdülhamid’in ayrı bir yeri var Yemenlilerin gönlünde.
Kitabın Türkçe olarak da yayınlanması dileklerimizle Ali Beyi tebrik ediyor, yolunun açık olmasını diliyoruz.
Yemen, bağrında 300 bin şehidimizi misafir eden, yüzyıllar boyunca etle tırnak gibi kaynaştığımız bir kardeş ülke. Aklımızın bir köşesine hep Yemen bulunmalı ve kardeşlik bağlarımızı güçlendirecek yeni adımlar atmaktan geri durmamalıyız.
Onlar Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı çok seviyorlar ve dua ediyorlar. Önümüzdeki yeni dönemde de Türkiye’nin bir eli Yemenli kardeşlerinin yüreğinde olmalı.
recep.kocakk@gmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.