Vatandaştan Hükümete Uyarı

29 Mart seçimleri her ne kadar yerel olsa da “genel seçim” havasında geçti. Hem iktidar hem de muhalefet özel bir anlam yükledi bu seçimlere.

Alınan sonuçlar neredeyse bütün partilerin kendilerini “başarılı” addetmelerine müsait. Oy oranlarına göre düşündüğümüzde ilk beş partinin gerilediği ya da yerinde saydığı yönler var. Buradan yola çıkarak bu partilerin tamamının “kaybeden” tarafta yer aldığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

AKP’ye verilen oy Başbakan’ın da kabul ettiği gibi, “tatmin edici değil”. Ama AKP tek başına, kendisinin en yakın takipçisi iki partinin hatta bazı yerlerde üç partinin toplamı kadar oyu tek başına almıştır.

Bu seçimler AKP’ye vatandaştan “şefkat tokadı” mesajı da içermektedir. Vatandaş AKP yönetimine “dikkat et”, “şımarma”, “gevşeme” dedi.

Bu seçimden 2007’de alınan oylardan daha fazla bir oyla çıkacak bir AKP siyasi rakiplerinde büyük psikolojik çöküşe sebep olacak, bu da onları olduklarından fazla hırçınlaştıracaktı.

Biraz güç kaybetmiş AKP; CHP, MHP ve DTP’yi az da olsa teselli etmiş, rahatlatmıştır.

Başbakan Erdoğan seçim çalışmaları sırasında birkaç konuda, sonradan kendisinin de üzülmesine sebep olduğunu düşündüğüm beyanlarda bulundu. İşyerini kapatmak zorunda kalanları “beceriksizlikle” suçladı. Kredi kartı mağdurlarını “samimiyetsizlikle” itham etti. Bu iki grup vatandaş arasında tanımlamalara uygun olanlar elbette vardır. Ancak işsiz kalarak canı burnuna gelmiş, kredi kartı borçlarını ödeyemez duruma düşerek evinde huzuru yitirmiş, strese girmiş geniş kitleler ruhen yaralıdırlar. Onları itham eden ve yaralarına merhem olacak sözler yerine suçlayıcı bir dil kullanarak daha da üzmek kanaatimizce doğru olmamıştır.

“Ceketimi koysam kazanır” sözünü Başbakan’ın söylemediği ifade edildi ama muhalifleri bu söz söylenmişçesine bir algı oluşturmayı başardılar. Merhum Başbakan Adnan Menderes’in de aldığı büyük halk desteği sonunda benzer bir söz söylediği iddia edilir. O, ceketten bahsetmemiş de “odun koysam seçtiririm” demiş iddiaya göre.

Sürçü lisan olduğunu düşündüğümüz bu üç mesajın kaç puanlık bir düşüşe sebep olduğu konusu meraka değer.

Hatalı iletişim kodlamaları bazen kişi ya da kurumları haklı iken haksız duruma düşürebilir.

Kişilerin konumları güçlendikçe halkın onlardan mütevazı mesaj beklentisi artar. Kelimeleri özenle seçilmemiş bir mesajı bazen “büyüklenme, kibirlenme, havalara girme” hatta, “ne oldum delisi olma” gibi hoş olmayan bir ahlaki sıfatla tavsif ediyor.

Başbakan Erdoğan bu dönemde halkla temasını artırarak devam ettirmeli ama tebessümünü özellikle çoğaltmalı. Özellikle de “Davos Çıkışı” sonrasında başbakan saygı duyulan, gıpta edilen, baba ve karizmatik liderliği yanında “korkulan, çekinilen” bir lider olarak görülmektedir.

NTV’den Mirgün Cabas, şaka ile de olsa “Davos’ta ben de oradaydım, neredeyse kalp krizi geçirecektim” dedi. Peşinden gelen soruya cevap verirken Başbakan’ın tebessümü kelimelerinden daha etkili oldu.

Seçim öncesi haftada televizyonlarda katıldığı programların en başarılıları Başbakan Erdoğan’ın tebessümünün fazlaca olduğu programlardır.

Başbakan Erdoğan, tebessümün siyasete ve seçim sonuçlarına etkisini de bir araştırma kuruluşuna özel olarak sipariş edip çalıştırmalı. Şaşırtıcı sonuçlar çıkacağından şüphem yok.

Erdoğan, seçim sonuçları üzerinde çalışıp gerekli dersleri çıkaracaklarını açıkladı. Bu sonuçlar bir dizi uyarı ve hatırlatmayı aynı zamanda içeren çok büyük bir araştırma sonucu anlamı taşımaktadır.

Bu sonuçlardan elde edilecek verilerin ışığında Başbakan Erdoğan yeni bir “çevre düzenlemesi” yapacaktır. Kendisini bilgilendiren, danışmanlık yapan, akıl veren bütün kişi ve kurumları gözden geçirecek ve AKP’nin güç kaybetmesine, bazı yerde kaybetmesine sebep olan faktörler üzerinde çalışıp yeni kararlar almalıdır.

29 Mart seçim sonuçlarının doğru okunması 2011 genel seçimlerini AKP’nin kazanması için iyi bir fırsat olacaktır. Sonuçları okumada gösterilecek zaaflar AKP açısından 2011 seçimlerini ciddi anlamda riskli hale getirecektir.

CHP’de artık Kemal Kılıçdaroğlu rüzgârı daha fazla esecektir. Başbakan Erdoğan Baykal’ın yerinde kalması için elinden geleni vermelidir! Onun Ana Muhalefet liderliğinde seçime gitmek her iktidar partisine nasip olmaz.

Saadet Partisi AKP’yi rahatça bölsün diye Doğan Medya Grubu’nca sempati ile karşılanmış ve desteklenmiştir. Ama Numan Kurtulmuş döneminde Saadet Partisinin giderek güçleneceğini rahatlıkla ifade edebiliriz.

İktidar partisi AKP İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlıkları için gelecek seçime şimdiden muhtemel adaylar bulup kamuoyunca tanınır, bilinir hale getirme hazırlıklarına başlamalıdır. Bu iki büyük ilde yapılacak ilk genel ve yerel seçimler daha zorlu geçecektir.

Bugünden itibaren hükümetin önünde üstesinden gelmesi gereken çok iş vardır.

Bütün dünyayı kasıp kavuran ekonomik krizin etkilerini ülkemizde en aza indirmek bu işlerin başında gelmektedir.

Bu kriz yokken de bizde var olan işsizlik konusunda hissedilir adımlar atmak ve işsizlik rakamlarında küçülmenin başladığını göstermek ikinci öncelikli iştir.

Bunların zorlu konular olduğu, dünyada hükümetler düşürdüğü biliniyor. Onun için hükümete kolaylıklar dileriz.

Halkımız, “şefkat tokadı” ile hükümetin daha bir dikkat ve özenle yoluna devam etmesini bekliyor.

29 Mart seçim sonuçlarının bütün partiler tarafından “doğru” okunup, değerlendirilip gerekli derslerin çıkarılmasını dileriz.

 

gumuslale@gmail.com

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum