Ünal SADE
Uzaydan Çin Seddi’ni Görebiliyor Muyuz?
Uzaydan Çin Seddi’ni Görebiliyor Muyuz?
Bugün 1 Ekim 2009. Çin Halk Cumhuriyeti 1 Ekim 1949 da kurulmuştu. Bu yıl kuruluşun 60.yıl dönümü…
Bu sebeple her yıl 1 Ekim Çin’de “Milli Bayram” olarak kutlanıyor. Bu yıl geleneksel “Ay Bayramı” ile birleşecek olan Milli Bayram sebebiyle Çin halkı 8 günlük uzun bir tatil yapacak.
Çin 1.24853 milyar nüfusuyla Dünya sıralamasında 1.sırada yer alıyor.
Bir çocuk eksenli katı aile planlaması uygulamasına rağmen her 5 dünyalıdan biri Çinli…
“Çin Seddi” kitabının yazarı Julıa Lovell’in ifadeleriyle 2200 yıl önce 7000 km Çin seddini yaparak “kendilerince gelişmiş olarak gördükleri uygarlıklarını “barbarlardan” korumaya çalışan “ Çin’liler bugün sınırları aşarak dünyayı ekonomik olarak işgal etmeye başlamışlardır.
1971 yılında toplam ithalat-ihracatı 4 milyar dolar olan Çin’in sadece Türkiye ile olan dış ticaret hacmi 2008 yılı itibariyle 17 milyar dolara ulaşmıştır.
Bugün Türkiye’de neredeyse satılan her 100 oyuncağın 95’i, 100 armatürün 75’i, 100 halının 25, 100 klimanın 50’si Çin malı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu listeyi pek çok kalemde saymaya devam edebilir.
Türkiye-Çin ekonomik ilişkileri maalesef ülkemiz aleyhine her yıl artarak devam eden bir seyir izlemektedir.
Dış Ticaret Müsteşarlığımızın resmi verilerine göre:
Yıllar |
İhracat |
İthalat |
Hacim |
Denge |
2002 |
268.229 |
1.368.317 |
1.636.546 |
-1.100.088 |
2003 |
504.626 |
2.160.298 |
3.114.924 |
-2.105.672 |
2004 |
391.585 |
4.476.077 |
4.867.662 |
-4.084.492 |
2005 |
549.764 |
6.885.400 |
7.435.164 |
-6.335.636 |
2006 |
693.038 |
9.669.110 |
10.362.148 |
-8.976.072 |
2007 |
1.039.523 |
13.234.092 |
14.273.615 |
-12.194.596 |
2008 |
1.437.354 |
15.642.623 |
17.079.977 |
-14.205.269 |
Resmi veriler işin vahametini net bir şekilde ortaya koymaktadır.2008 yılı sonu itibariyle 17 milyar dolara ulaşan dış ticaret hacmimizin maalesef %92’si Çin’den yaptığımız ithalatı oluştururken sadece %8’i Çin’e yaptığımız ihracatı kapsamaktadır. Çin’le yaptığımız dış ticaret sadece 2008 yılında 14 milyar dolar aleyhimize gerçekleşmiştir.
Çeşitli sanayi şehirlerimizde faaliyeti tamamen durduran ya da kapasitesine daraltan başta tekstil olmak üzere pek çok sektör Çin baskısı altında bu noktalara gelmektedir. Çin ithalat baskısının (hesaplanabilir mi bilmiyorum ama) işsizlik rakamlarına da katkısının da çok ciddi boyutlarda olduğunu düşünüyorum.
Yüzyıllarca dünyanın etrafında her biri 180 cm yüksekliğinde ve 60 cm kalınlığında iki duvar örmeye yetip de artacak kadar taş ve tuğla kullanarak yaptıkları Çin Seddinin arkasına saklanarak uygarlıklarını kurumaya çalışan Çin’liler 1949’da başlayan MAO döneminde buna ilaveten bir de “sosyal bir seddin” arkasına saklanarak uluslar arası temaslardan ve ilişkilerden ülkelerini koparmışlardı. 1970 li yılardan itibaren rejimi değiştirmeden anlayışı değiştirerek ekonomilerini bu hale getirmişlerdir.
Habername.com yazarlarından Prof.Dr.İhsan Işık’ın “Bu Çağ Kimin Çağı Olacak” yazısını çok iyi okumanızı öneririm. Çin Dünya’yı ekonomik olarak istila etmeye devam ederken hiç kimseyi rahatsız etmeme adına “barışçıl yükseliş” parolasını bile kullanmamaya onun yerine “barışçıl kalkınma” terimlerini kullanmaya özen gösteriyor.
Efsane bir söylem vardır. “Uzaydan Dünya’ya bakıldığı zaman gözle görülebilen tek insan elinden çıkmış şey Çin Seddi’dir” diye. Bugün bunun doğru olmadığı ortaya çıkmıştır. Uzaydan Çin Seddi falan görülmüyor. Ama gidin Anadolu’nun ücra bir köyüne çocuğun oynadığı toptan, araba lastiğine, köylünün penceresinin önüne koyduğu bibloya ve namaz kıldığı seccadeye kadar her şey Çin malı…
Çin hem Türk siyasetinin hem Türk iş dünyasının gündemine belki de hiç çıkmamak üzere girmiştir. Ama "atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiştir. 1970'li yıllarda Japon iş adamları Çin'de çalışmaya başladıkları zaman Türk Dışişleri, Türk iş dünyası ve Türk üniversiteleri konuya duyarsız kalmamış olsalardı bugün Türkiye Çin mallarının istilasından nasıl korunacağını düşünmez büyüyen Çin ekonomisi ile birlikte büyümenin keyfini yaşardı.
Çin halkının bayramlarını kutluyorum. Ama büyümek paylaşma eksenli olursa kalıcı olur diye düşünüyorum. Büyümeyi istiladan farklı kılan paylaşmaktır. Çin dış ticaretinin bu anlamda sorgulanması gereği ortadadır.
Paylaşım olursa “Çin korkusu” yerini “Çin rüyasına” bırakabilir. Yoksa bu şekliyle Çin’le yaptığımız dış ticaretin Anadolu’ya vereceği zarar gelecekte daha da büyük olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.