Farkındasınızdır…

Konu istihbarat olunca; içeriden ve dışarıdan garip sesler geliyor…

Bu sesleri ilk olarak Ergenekon operasyonları başladığında duyduk.

Emniyet birimleri istihbarat ağını iyi kullanarak; savcılara delil sundukça; hedef alındılar.

“Dinleniyoruz”, “Tele-kulak” şeklinde haberler ile oyalanıp durduk.

Hatta eş zamanlı dünyadaki bazı basın organları da iddiaları gündeme getirdi. Arka planlarına baktığımız da Neo-Con, Siyonizm ve KGB-FSB'nin emirlerini yerine getiren medya oluşumları olduğunu gördük.

Aradan baya bir zaman geçti. Aynı şer cephesinin ve içimizde ki uzantılarının MİT’i hedef almaya başladıklarına tanıklık ettik. Konu yine istihbarattı. Bir değişim süreci başladığı andan itibaren yıpratma ve karalama haberleri başladı. Ama Hakan Fidan yılmadı; MİT’in istihbarat alanında daha etkili çalışabilmesi amacıyla değişik organizasyonları devreye soktu. Daha derinlemesine, tek merkezden koordinasyona yönelik çalışmalar sürdükçe eleştiriler tavan yaptı. Tek elde toplanmaya başlanan istihbarat, birimlere dağıtıldıkça dezenformasyonlar yaşandı.  Dış istihbarat çalışmaları için yeni bir daire oluşturulduğun da ise olanları hepiniz biliyorsunuz. Oslo’ya girip, tekrar tekrar sizi sıkmayacağım…

Şimdilerde gündem de Göktürk 2 var. Biliyorsunuz ilk çatlak ses yine terör devleti İsrail’den gelmişti. Hatta Türkiye’nin ilk casus uydusu 'Göktürk 2' için teklif veren ülkelerden İsrail'in IAI firması, uydunun İsrail'in üzerinden geçerken 2 metrenin altında görüntü almaması şartını koşunca elenmişti.

Göktürk 2’nin faaliyet alanı ortaya çıktıkça haksız eleştirilerde gelmeye başlamıştı. Öyle ya Gökürk 2 ‘den elde edilecek görüntüler askeri alanda istihbarata büyük destek sağlayacaktı. Üstelik Göktürk 2'nin, istihbarat amaçlı görüntülerini açıktan değil, milli olarak geliştirilen kripto sistemi sayesinde şifrelenerek gönderilecekti. Uydu üzerindeki silindirik yapının, 2.5 metre çözünürlükte görüntü almaya imkan sağlayan kamerası sayesinde; yeryüzünde 2.5 metrekarelik bir objenin görülmesine olanak sağlanacaktı.

Göktürk 2 yörüngesine oturduğunda ise servis edilen bir fotoğraf ile dikkatler başka yöne çekildi. “Türkiye’nin ilk yerli keşif uydusu Göktürk-2 uzaya fırlatıldı. O törende Başbakan, Meclis Başkanı, Genelkurmay Başkanı başta olmak üzere herkes vardı da Cumhurbaşkanı Gül niye yoktu?” şeklinde sorular ile dışa vuran rahatsızlık.

Zaten uzun süredir hazır kıta bekleyen ve “Erdoğan ile Gül arasında Köşk krizi yaşanıyor” şeklinde haberlere imza atanlara verilen yeni malzeme.

Ana haber bültenlerinde gündem Göktürk 2’den çok komplo teorileri… 

Ustaca tezgâha getirilen bir medya ordusu…

İstihbarat oyunlarına figüran olan usta kalemler.

Ve büyük organizasyona büyük hizmet verenlerin gülüşmeleri…  

Bu arada olayı gündeme getirirken, sırf habercilik refleksi ile hareket eden meslektaşlarımı olayın dışında tutuyorum. ‘Kulis’çileri de…