Hamit SEVEN
“Teşekkür Ediyorum”
“Vefa, bir semtin yahut bir ürün markasının adı değildir” elbette…
Vefa, insani ilişkilerinin devamlılığının “yapıştırıcısı”…
İnsanoğlunun “yürek serası”ndaki, “çiçeklerin” kıymet verildiğinde en “güzeli”, en “göz alıcısı” en “kalıcı” kokulu olanıdır…
Hep güzeldir “O”…
Her zaman “harikulade”…
O, en “kalıcısı”dır…
***
“Vefa” der, bir “Büyük İnsan”;
“Vefa dost ikliminde yetişen güllerdendir. Onu düşmanlık atmosferinde görmek nadirattan ve hatta mümkün değildir. Vefa, duyguda, düşüncede, tasavvurda aynı şeyleri paylaşanların etrafında üfül üfül eser durur. Kinler, nefretler, kıskançlıklar ise onu bir lâhza iflah etmez öldürür. Evet o, sevginin, mürüvvetin bağrında boy atar, gelişir, düşmanlık ikliminde ise bir anda söner gider. Vefayı; insanın, gönlüyle bütünleşmesi şeklinde tarif edenler de olmuştur. Eksik olsa bile yerindedir. Doğrusu, kalbî ve ruhî hayatı olmayanlarda vefadan bahsetmek bir hayli zordur. Konuşurken doğru beyanda bulunma, verdiği sözlerde, ettiği yeminlerde vefalı olma gönül hayatına bağlıdır…”
***
Önünüze konulan kürsülerde, mikrofonlara konuşmak kolaydır…
Kalemlerinizle “sürüp” “kağıt topraklarını”, sonra da “kelime tohumlarını” serpmek kolaydır…
Lakin, çala-kalem, bangır bangır “hayat sofrasına” sunmak üzere “ektiğiniz” kelimelerin “ürün” vermesi, ne kadar “özen gösterdiğinize” bağlı…
O yüzden, “Öpülmelidir ayaklarının altı anaların…”
O yüzden değil midir, “Ayakları altındadır cennet anaların…”
“Büyütmek” zordur elbette, “yaşatmak” kadar…
***
İşte böyle sevgiyle kenetlenme duygusu güçlü bir “bağdır” “vefa”, “dostlar dergahı” nda…
Ve bazen “çıldırtan ıssızlığımızı” tatlı bir huzur “havasında” bozarak, benliğimizi “sımsıkı saran”…
Bize, “kimsesiz” olmadığımızı “unutturmayan” “kimlerin” “sesi”dir, “insanlık coğrafyası”nda…
***
29 Mart 2009 Yerel Yönetimleri seçim sürecinde, her zaman “dostluklarını” ve “yazılı, görsel, sesli” basın yayın olarak “yazılarıyla, haberleriyle, fikirleriyle” desteklerini gördüğüm;
Şehrimin eli kalem tutan…
Meselelerine kafa yoran…
Konuşan…
Konuşturan…
Koşan…
Koşturan…
Yorulan…
Bu uğurda maddi-manevi gösterdiği vefanın aksine, zaman zaman da “vefasızlığa” uğrayarak hırpalanan…Ama…
Tüm “çilekeşliğine” rağmen, yinede “yaşama sevinci”, “sorumluluk bilinci” ve hiçbir zaman “yaşlanmayan” “dost yüzleriyle” “basın yayın hayatında” “hep var” ve “varolmaya” da devam edecek olan değerli büyüklerime, değerli arkadaşlarıma ve değerli kardeşlerime sonsuz “şükran ve teşekkürlerimi” sunuyorum…
Her zaman varolun…
***
Ayrıca, gerek süreç içerisinde ve gerekse tüm zamanlarda “sorgusuz-sualsiz” “Biz nerede isek, orda olup” omuz omuza emek veren “ortak başarıların mimarları” tüm dostlarıma sonsuz “şükran ve teşekkürlerimi” sunuyorum…
Her zaman varolun…
***
Teması “vefa” üzerine kurulan bu yazının “temel düşüncesini” “şükran duygularımın” oluşturduğunun, “itiraf” değil, “hakikat” olduğunu söylemeliyim…
Ne mutlu ki, “güzel kokulu çiçekler” büyütmüşüz, dostlarımızın “yürek bahçeleri”nde…
Sağolsunlar…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.