Telekulak müsameresinde rol paylaşımı

Bu telekulak meselesinde, geçmişe bakarak ve karşılaştırmalar yaparak genel bir çerçeve çizebiliriz.
AKILDA TUTALIM 1:
28 Şubat Darbesi (1997) sürecinde Emniyet İstihbaratı çok önemli bir gerçeği ortaya çıkartmıştı: Genelkurmay bünyesinde 'Batı Çalışma Grubu' adlı yasadışı bir birim kurulmuştu.
Başta GK İkinci Başkanı Org. Çevik Bir olmak üzere, bu illegal grubu kuranların yargılanması gerekiyordu.
Ama tam tersi oldu: BÇG'yi saptayan Hanefi Avcı ve Bülent Orakoğlu gibi Emniyet istihbaratçıları mahkemeye verildi.
Yani darbeciler değil, darbeyi engellemeye çalışanlar; suçlular değil, suçu ortaya çıkaranlar yargılandı.
AKILDA TUTALIM 2:
2003-2004 yıllarında bazı komutanların " Sarıkız " kod adıyla darbe planları yaptığını; Hükümetin ise o hazırlığın farkında olduğunu sızan haberler sayesinde öğrendik.
Peki, istihbarat faaliyeti olmadan, izlemeden, dinlemeden Sarıkız'ı bilmek mümkün müydü?
AKILDA TUTALIM 3:
Dinleme yapan kurum çok. Hemen akla gelenler: Askeri İstihbarat, Jandarma İstihbarat, MİT ve Emniyet İstihbarat .
Ancak bu gruplar tek parça değil. Kurum içi klikleşmeler kamuoyuna kadar yansıyor.
Mesela bazı subayların tuhaf konuşmaları internete düşünce, GK II. Başkanı Org. Ergin Saygun mart ayında şöyle demişti:
"Ses kayıtlarının Yüksek Askeri Şûra öncesinde gündeme gelmesi dikkat çekici Montaj olabilir. İnceliyoruz." Bu sözler ' içerideki kavganın' işaretiydi.
Şunu da ekleyelim: Birini dinlemek artık çok kolay. Pilini çıkarmadığınız sürece cep telefonunuz bir verici işlevi görüyor ve çevresinde yapılan sohbetleri meraklı kulaklara aktarıyor.
GELELİM BUGÜNE:
Önder Sav ile ilgili tartışma başlayınca hemen ortaya şöyle bir iddia atıldı: Emniyet bünyesinde, çok gelişmiş teknik cihazlarla Hükümet için çalışan, bir binanın içindeki konuşmaları dahi uzaktan dinleyebilen, ' Özel Birim' diye anılan bir izleme ekibi vardı. ( Murat Yetkin, Radikal, 29 Mayıs )
Gerçekten var mı böyle bir ekip? Bilmiyorum. Ama olabilir. Peki ama 'Özel Birim'in, Önder Sav ile ne alakası var?
CHP'nin dilekçelerini Anayasa Mahkemesi'ne iletme görevini başarıyla yapan Önder Sav'ın, kızağa çekilmiş bir vali ile yaptığı konuşmayı, 'Özel Birim' gibi uzman bir ekip niye dinlesin?
Hadi dinledi... Hiçbir önemli bilgi içermeyen, dedikodu dahi sayılmayacak, sıradan bir konuşmayı, Hükümet niye medyaya sızdırsın?
O da yapıldı, diyelim. Bu niye, Danıştay üyelerini hedef gösterdiği gerekçesiyle daha geçenlerde ceza alan, " İslamcı ", " dinci " gibi sıfatlarla anılan Vakit gazetesi yoluyla yapılsın?
BİR TAŞLA BİRÇOK KUŞ:
Önce Anayasa Mahkemesi üyesi Osman Paksüt ve eşi aracılığıyla "telekulak" gündeme sokuldu. Ardından " Bizi de dinliyorlar " demeçleriyle atmosfer yaratıldı. Şimdi de Önder Sav'ın sıradan bir konuşması, basına verildi.
Bunu planlayanlar bir taşla birkaç kuş birden vurdu:
1) Olay, Emniyet üzerinden Hükümetin üzerine yıkıldı.
2) Gaf yapan Önder Sav bir anda mazlum oldu.
3) Darbeci zihniyete sorunlar çıkaran 'Özel Birim' karalandı.
4) Yargıtay bildirisiyle gerilen ortam, tam yumuşayacakken tekrar gerildi. Böylece AKP'nin kapatılmasını isteyenlere bir koz daha verildi.
5) Güneydoğu paketi bir anda gündemden düştü.
Operasyonu yapan kliği bir süre sonra öğreneceğiz ama iş işten geçmiş olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar