Ramazan KERPETEN
‘TANIMA’ MESELESİNİN PRATİĞİNE GELİNCE
Yurtdışındaki, özellikle de Avrupa Birliği içindeki ülkelerde ikamet eden bazı vatandaşlarımızdan tanıma- tenfiz davalarına dair muhtelif soru ve iletiler geldi. Onların ışığında, Tanıma ve Tenfiz Davaları’nın şartlarına ve pratik uygulamalarına kısaca değinecek olursak:
Bulunulan ülkede, mesela velayetle ilişkili boşanma kararının Türkiye'de de tanınması ve TC resmi makamlarında kayıt altına alınması için TC Aile Mahkemelerinde dava açılması ve Adalet Bakanlığı aracılığı ile o ülke Mahkemelerine dilekçenin tebliği gerekmektedir. Kararın TC mahkemelerinde onanması sonrasında da bu kesinleşmiş kararın başta Nüfus Daireleri olmak üzere, resmi makamlarda kayıt altına alınması icap ediyor.
Bunlar için de:
- Yabancı Mahkeme tarafından verilmiş bir mahkeme kararının aslı gerekiyor. ( 2675 S.Y.nın 36 ve 37. Maddesinde istenen belgeler ayrı ayrı sıralanmıştır...
Ve de verilen bu karar kesinleşmiş olmalı..
Mahkeme kararının "Kesinleştirilmiş" olması önemli zira, karar çıkar çıkmaz bazı müvekkiller doğrudan gönderiyor.. o kadar da masraf yapıyor ama kesinleştirme tam yapılmadığı için de işlemlerin baştan yapılması gerekebiliyor.
Dolayısıyla da vatandaşlarımız elindeki kararla birlikte o boşanma kararını veren mahkemeye gitmeli ve "Bu kararı Türkiye mahkemeleri nezdinde de tanınması için dava açacağını, dolayısıyla da verilen bu kararı kesinleştirmek istediğinizi" belirtmesi gerekiyor.
(“… yerine getirilmesi istenen kararı veren devletin kendi kanunlarına göre kesinleşmesi ön koşuluna bağlıdır.” (Yargıtay 14. HD. 30.09.1985 tarih; 1985/5537 E; 1985/7505 K)
- Daha sonra tercüme safhasına geçilmeli… Yabancı Mahkeme Kararının tamamı (eksiksiz) olarak Türkçeye tercüme edilmeli…
Fakat tercümanın mutlaka resmi olarak tanınmış yeminli bir tercüman olması gerekiyor. Buna Norveççe: Autorisert Tolk, İsveççe: auktoriserad tolk, İngilizce, certified translator denmekte…
Yeminli tercüman tarafından Türkçeye tercüme edilmiş ve resmi kurumlar tarafından tasdik edilmiş onaylı suret mahkemeye sunulacaktır.
- Daha sonra İsveç'te Noterius Publicus denilen safha geliyor. Yani Türkiye'deki tabiriyle Noter tasdiki... Bunu, İsveç ve bazı ülkelerde bazı avukatlık ofisleri yapabiliyor, buna yetkili olanlar, Noterlik yetkisi olanlardır. Buna apostil deniyor. Bu apostilde mühür ve bağlama işlemlerinin de yapılmış olması gerekiyor. (Norveç’te, başkent Oslo'da bu işlemi Byfogden (valilik) yapıyor. Oslo dışındaki şehirlerde bunu mahkemeler yapıyor.)
- Türkiye’de davanın avukat vasıtasıyla takibi isteniyorsa da, bu işlemlerle paralel olarak bulunulan ülkedeki ilgili T.C. Konsolosluğundan avukata vekâletname çıkarılması gerekmektedir… Bu evraklarla birlikte artık Türk mahkemelerinde dava açılabilecektir artık.
TANIMA ve TENFİZ İÇİN BAZI ŞARTLAR
- Tenfizi istenen kararın mutlaka mahkeme tarafından verilmesi ve mahkeme hükmü niteliği taşıması gerekir.
(Not: Belediye, Eyalet valiliği vb. idari birimlerin verdiği kararın tenfizine karar verilememektedir. “…Kopenhag valiliğince düzenlenmiş boşanma belgesinin mahkeme kararı olduğu kabul edilerek mahkeme kararının tanınarak tenfizi ve nüfus kaydına boşanma ile ilgili şerh verilmesine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı bulunmuştur.” (Yargıtay 2. HD. 28.12.1998 tarih; 1998/12495 E; 1998/14188 K)
- T.C. ile ilamın verildiği yabancı devlet arasında yasadan doğan fiili veya hukuki karşılıklılık (mütekabiliyet) veya bu konuda anlaşma (sözleşme) olmalıdır. İki devlet arasında bu konuda bir anlaşma ya da böyle bir anlaşma olmasa dahi fiilen tenfize dair bir uygulama varsa veya yabancı ülke yasalarında ilamlarının tenfizine ilişkin bir hüküm varsa (Alman Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ndaki gibi…) yabancı mahkeme ilamı tenfiz edilebilir.
- Yabancı Mahkeme Hükmünün kamu düzenine açıkça aykırı olmaması gerekir.
Anayasa Mahkemesi:
"….kamu düzeni" deyimi; toplumun huzur ve sükununun sağlanmasını, devletin ve devlet teşkilatının korunmasını ifade etmektedir ve dış ve iç tehlikelere karşı devlet varlığının muhafazası….” (10/02/1976 T;1975/200 E; 1976/9 K)
Yargıtay ise:
“…Türk Hukukunun emredici hükümlerinin dikkate alınmaması veya yanlış uygulanması tek başına mahkeme kararının tanınması veya tenfizini engelleyici bir sebep olarak görülemez. Türk kamu düzeni, Türk Hukuk düzeninin temelini teşkil eden ve kendisinden vazgeçilemeyecek değerlerinin korunması için sadece kamu düzenine aykırılığı aşikâr olan olaylara münhasır olduğunun kabulü gerekir. Tenfizi istenen yabancı ilamda bu anlamda açıkça kamu düzenine aykırılıkta yoktur…” (2. HD. 04.11.2004 T; 2004/10683 E; 2004/13120 K) demektedir.
- İlamın, Türk Mahkemelerinin kesin yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması gerekir. (Taşınmazın aynına ilişkin davalarda Türk mahkemelerinin yetkisi kesindir ancak boşanma, ayrılık ve evliliğin iptali gibi davalar da kesin yetki yoktur.)
- Savunma Hakkına Uyulmuş Olması gerekir.
(Nitekim Madde 38/d’de: ‘O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyapta hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk Mahkemesine itiraz etmemiş olması’ hükmü düzenlenmiştir.)
…
Bir köşe yazısında okurlarımızı teferruatlara ve kanun maddelerine boğmak istemiyoruz. Amacımız, pratik bilgilerle ihtiyaçlarını karşılayabilmek. Bu geniş bahsin belli noktalarına değinmeye çalıştık ama haricinde soruları olan veya daha spesifik durumları olanlar, uygulamaya dair yardım isteyenler mail ile bizlere ulaşabilirler. Her zamanki gibi irtibat bilgilerimizi verelim: web: www.kerpeten.biz ve mail: ramazan@kerpeten.biz.
Bir sonraki yazımızda, yine güncel hukuki bir konuda, pratik çözümlerde buluşmak üzere… (13 Ocak 2011)
Av.RAMAZAN KERPETEN (ramazan@kerpeten.biz)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.