Siyasal milliyetçilik önce AK Parti’yi vurur

Türkiye’nin, AB standartlarında özgür ve zengin bir ülke olmasını isteyen birinin “yanlış” yapmamak için gözlemesi gereken kerterizlerinden biri de, mevcut durumun değişmemesi için çırpınanların   ne dediğine bakmak olmalı...

Çünkü “doğru” onların savunduklarının tersidir, zıddıdır...

Bu pratik ama etkili bir yöntemdir...

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, 1915 Olayları’na ilişkin Ermeni iddiaları ile ilgili olarak İsveç Parlamentosu’nda kabul edilen karar konusunda ne diyordu?

“...Fakat daha da önemlisi, ülkemiz aleyhine faaliyetlerin kökeninde olan Ermenistan’a unutamayacağı bir ders vermektir”...

Nasıl ders verileceğini de CHP Milletvekili Canan Arıtman somutlaştırdı:

“‘Türkiye’de çalışan kaçak Ermenilerin sınır dışı edilmesi’, ‘İsveç’te tasarı lehine oy kullanan veya oylamaya girmeyen üç Türk parlamenterin Türkiye vatandaşlığının iptal edilmesi’, ‘Ermeni tasarısının kabulü yönünde oy kullanan yabancı veya Türk milletvekillerine Türkiye’ye girişinin yasaklanması’, ‘İncirlik Üssü’ne kademeli kısıtlamalar getirilmesi, önce AB’de tasarı için kullanılan oy sayısı kadar yani 23 uçağa izin verilmesi, sonra tamamen kullandırılmaması’...”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün İngiltere’deki ayni minval açıklamalarını görünce, CHP sözcülerinin neler söylediklerini anımsatmak istedim...

***

Türkiye’nin arınmasını sağlamak yerine, yüz yıldır yapılageldiği gibi siyasal milliyetçiliğe, ağır hamasete, başkalarını suçlamaya gaz vermek, ne kadar doğru ve tutarlı bir politikadır?

2007’de devletin bilgisi altında Hrant Dink vuruldu mu, vurulmadı mı?

İki yıldır aydınlatmadığımız bu dehşet verici skandalın hesabını yüz yıl sonra birisi bize sorarsa, bunu objektif olarak, toplumsal bir arınmanın gereği olarak, sakinlikle mi değerlendirmek gerekir, yoksa sorana ana avrat sövmek mi?

Biz hep ikincisini yaptık, bugün de yapmaya devam ediyoruz...

***

Türkiye’de tarihsel çekişme, “dünyalaşmak” isteyenler ile “mezralaşmak” isteyenler arasında seyrediyor...

“Dünyalaşma” arzusu buradaki statükonun kâbusu olageldi...

“Mezralaşmanın” en vurucu silahı ise siyasal milliyetçiliktir... Kısacası ülkedeki “patent sayısına” aldırmadan, kendi ülkemizdeki patent sayısını başkalarının patent sayılarıyla karşılaştırmadan, “vatan, millet, Sakarya” edebiyatı yapmaktır...

AK Parti önemli ve iyi niyetli açılımlar yapıyor ama yalpalayınca, anında “mezralaşma” edebiyatından medet umar hale geliyor...

Yüz yıldır “resmi söylem” dışında tartışma cesareti bulamadığımız 1915 Olayları’nı geride bırakacak olan Ermeni açılımını tuttuk Karabağ olayına endeksledik, işin içinden çıkamayınca da milliyetçi bir üslupla söylenmeye başladık...

***

Siyasal milliyetçilik Türkiye’yi dışa kapar... Dünyadan koparır... Statükonun elini kuvvetlendirir, Ergenekoncu çizgiyi meşrulaştırır... Burayı biraz daha mezralaştırır...

İçerde ve dışarıda desteğini yitirecek olan AK Parti’yi de Ankara’da boğarlar...

***

AK Parti, iktidarının ilk üç yılındaki yüksek reformcu performansı bir daha yakalayamadı. Çünkü o dönemde muhatabı dünya idi. Çevreyi “merkez”e, “merkez”i dünyaya taşıyordu.

İlk genel seçim arifesinde Ankara partilerini muhatap alınca, eski tılsımını yitirdi.

Şimdi, statüko, AK Parti’yi tamamen dünyadan koparma tuzakları kuruyor.

Bunu sağladığı an burayı “mezra” olarak tutmak isteyenlerin borusu ötmeye başlayacak, ülke yalnızlaşacak, milliyetçi propagandanın rüzgârıyla biraz daha askerileşecek ve AK Parti iktidarını hızlıca yitirecek...

***

Bu büyük tehlikeden uzaklaşmak isteyen herkes, pratik bir yöntem uygulayabilir.

Ve Onur Öymen’in Dersim konusunda, Kürt meselesinde, Ermeni sorununda söylediklerine kulak kabartır...

CHP Genel Başkan Yardımcısı’nın söylediklerinin tersini yapmak sizi kesinkes düzlüğe

çıkaracaktır, ona uymak size kesin bir yenilgi getirir

Önceki ve Sonraki Yazılar