Haşim AKIN
Sivil Dini Oluşumlar Ve Diyanet
Görev yaptığım eğitim kurumunun en yakınındaki camiye Cuma günleri yerli birkaç arkadaşla beraber gideriz. Caminin bahçesinde namaz kılmak hoşumuza da gidiyor. Cami çevresinin temizliği bizim beklentilerimiz karşılamasa da... Buradaki imamın kıraati ve hitabeti de güzeldi. Ancak bir akşam dönüşte her gün kullandığım yol kapandığı için başka bir yola girmem gerekti. Orada daha yakın bir camiyi gördüm.
Bizim Dr. Sait’e “daha yakın bir cami varmış” dedim. O da; “Evet var. Bu hafta da orada kılarız. Ancak oranın kıraatini çok da beğenmeyeceğini sanırım” dedi. Gerçekten de o hafta Cuma namazımızı o camide eda ettik. Lakin kıraat cidden rahatsızlık vericiydi. Okunan kuran ayetlerini anlamamak çok sıkıcı bir durum... Uzun yıllar İmam Hatip Lisesinde görev yaptım. İmam adayı olacak öğrencileri yetiştirdim. Her camide Merhum Abdurrahman Gürses ayarında imam bulmak mümkün olamasa da namazın kabulüne imkân verecek ölçüde bu kıraatin nasıl olması gerektiğini bilirim.
Geçen hafta da Cuma namazı için yola çıktık. Bugün başka bir camiye gidelim dedik. Ülkenin en önemli âlimlerinden ve dini otoritelerinden olan Dr. Ebu Bekir Dukri’nin camisine gittik. Büyük ve güzel bir cami burası... Namazdan önce bir hoca, Fullanice olarak vaaz ediyor. Zira buradaki cemaatin çoğu Fullani’dir. Yani dil seçimi tesadüfi değil...
Bir delikanlı, safları tek tek düzenliyor. Boşlukları mutlaka dolduruyor. Herkesi “oradan kalk, buraya otur” şeklinde namazdan önce hazırlıyor. Safların düzeni ve sıklığı çok önemlidir burada... Ayak parmaklarının birbirine değmesine çok önem verirler. Sonra ezan ve hutbe... Hutbenin tamamı Arapça olarak okundu. Kim anlar? Nasıl anlar? Ne anlar? Orası ayrı bir dert...
İslam’ın yaşanılabilir, cihanşümul ve her topluma içine alacak bir din olarak algılanmasını biz engelliyoruz. Bu durumda dışarıyı bir şey söylemeye gerek yok. Bu camide cemaatin çoğu Fullani ancak içlerinde Mossi veya diğer kabilelere de ait olan Müslümanlar da var... Caminin çevresi, dilencileri ve her yer bölgenin Fullani olduğunu ilan ediyor. Dr. Dukri kendisi de bir Fullani...
Cuma namazı kılıyoruz. Namaz kıldıran imam ile hutbe okuyan hatip aynı şahıs mıdır bilemiyorum. Ama namazda tüm dikkatime rağmen Fatiha'yı zorlukla anladım. Fatiha'dan sonra okunan sureleri hiç anlayamadım. İkinci rekâtın son ayetinde bu surenin Hümeze Suresi olduğunu fark ettim bu kadar... Oysaki camide çok sağlam ve güzel bir mikrofon sistemi vardı. Biz de üçüncü saftayız... Ama imam olan hoca efendinin kıraati ve sesi bu kadar...
Bu bölgede imamlık görevi babadan oğula geçerek devam eder. Baba veya dedesi buna yeterli olabilir... Ancak çocuklar aynı yeterlilikte olamayabilir... Benzeri bir uygulamayı da yıllar önceki seyahatimizde Mali’de karşılaşmıştık. Başkent Bamako’nun en büyük camisinde gene bir Cuma namazında okunan hiçbir ayeti anlayamamıştık.
Bu ülkede ezanlar, şehirdeki camilerin hepsinde hiçbir zaman aynı vakitte okunmaz. Her cami ayrı bir dini oluşuma aittir. Her grup, namaz vakitlerini kendisi belirler. Ortak bir birliktelik de bu nedenle olamaz. Türkiye’de kısa süre bile olsa bulunan Müslümanların en çok özendiği şey, aynı anda okunan ezanlardır. Bağımsız olan bir cami yoktur burada. Böyle bir imkân da olamaz. Siz yolda giderken namaz için durduğunuz bir caminin ezan vaktine bakarak buranın aidiyetini çözebilirsiniz.
Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanlığını dinin önündeki en büyük engel olarak anlayıp bu konuda söz söyleyenleri, buraları gezdirmek lazım. Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığının kuruluş amacı farklı olabilir... Başkalarının niyetleri değişik de olabilir... Ancak süreç içerisinde bunun faydaları daha iyi anlaşılmıştır.
Bizden önceki dönemlerde de din ile devlet hep birbiriyle ilişki içinde olmuştur. Ancak birbirinden bağımsız, hatta rakip olan kurum ve oluşumlar tarafından dinin anlatılması; çok başka sıkıntıları getirmektedir. Dini yaşam ve söylemlerin devlet kontrolünde olmasının getireceği sıkıntılar, bu coğrafyada gördüğüm sıkıntılardan daha çok değil...
Tek bir merkezden ve otoriteden kontrol edilemeyen dini eğitim ve organizeler; çok başlılığı ve kalitesizliği de beraberinde getiriyor. Yaşlandığı için emekliye sevk edilemeyen, gerekli performansı gösterip göstermediğini denetleyecek bir mekanizmanın yokluğu; yepyeni sorunlarla geliyor.
Devletin emir komutası içindeki dini yapı eleştirilse de hiçbir kurum ve kuruluş tarafından denetlemeye ve özeleştiriye tabi tutulamayan organzeler; daha başka dertleri yeşertiyor.
Allah bu ümmetin ferasetini yok etmesin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.