Sır adam Emin Acar’ın ardından

Bir süre önce ahirete irtihal eyleyen Dr. Emin Acar’ı Ankara yıllarımda ziyaret etme fırsatı bulmuştum. Sonraki yıllarda kendisiyle tekrar görüşmek nasip olmadı ama onunla ilgili anlatılanları hep ilgiyle takip ettim.

Geçtiğimiz günlerde Ankara’da dinlediğim bir hatırayı bu köşede bir gün paylaşmayı ümid ediyorum. Vefatının ardından kaleme aldığı yazısında Ahmet Tezcan, merhum Acar’la ilgili önemli bilgiler veriyordu, dikkatinize sunuyorum:

“Kimi için hoca, kimine baba, ağabey, kimine şeyh ama bir gerçek var Ankara'nın manevi önderi, Doktor Emin Acar artık yok. Kendi için o, sadece Hacı Bayram Veli yolunun hayranı, takipçisi ve öğrencisiydi. Ak giysiler içinde sözleri, davranışı ve yaşantısıyla gerçek AKSAKAL bir adamdı Emin Hoca.

Adam olmak "âdem" olmayla başlar. Eskimez harflerle elif, dal, mim. Elif gibi dimdik, yalnızca doğruların savunucusu oldu.

Onun yolu, tek doğrusu; biricik Habibi Edib, Efendiler Efendisinin gösterdiği Rabbinin yoluydu o kadar. Engin tevazusuna bedeni de uydu zamanla, dal harfi gibi eğildi. Mim harfi onun seccadesinde Rabbisine kapandığı halidir. Tek kapısı, tesellisi ve baş koyup eğilecek tek makamda bir beni âdemdi, bir adamdı o.

Gönül adamları için öldü denmez, çünkü onlar ölmez. Bir bedene sahip olmak, yeyip içmek gezip tozmak tek dirilik alameti de değildir ayrıca. Niceleri var, sokakta, çarşıda, pazarda kanlı canlıdırlar ama ölüdürler. Varlıkları ile yoklukları arasında pek fark yoktur.

Niceleri vardır mezardadır, bir taşın arkasında upuzun, sessiz sakin yatıyordur ama her an herkesin dilinde, gönlündedir, her gün ondan bir şeyler alınır, yapılır, yaşanır, onsuz olunmaz.

Emin Acar, kimilerinin doktoruydu, hastalıklarını teşhis ve tedavi edendi. Ama geneli itibariyle o, gerçekten bu toplumun ruh doktoru, bilge kişisi, yol göstereniydi. En tekil, en mahrem marazınızdan, dünyayı ilgilendiren en genel hale kadar her duruma söyleyeceği bir sözü, bir tavsiyesi, bir tesbiti mutlaka vardı.

Bir keresinde eşinden boşanmış bir vatandaşa "Allah'ın sevmediği tek helaldir" diyerek, evlenmesini, evli olarak bu dünyadan göçmenin faziletlerini anlattığına şahit olurken, bir başka zaman Suriye'de o günlerde bir cephede ağır şekilde devam eden savaşla ilgili ilginç bilgiler veriyordu. "Ğûta" denen bölgeyi ben ondan duydum. Aç dedi, Ramuz'ül Ehadis adlı kitabı gösterdi, sayfasını, satırını, hadis numarasını söyleyip okumamı istedi:

"Melhame-i Kübra gününde Müslümanların merkezi Şam şehrinde Ğuta denilen yerdedir. O gün Müslümanların menzillerinin en hayırlısı orasıdır" yazıyordu Hz. Ebud Derda'dan rivayetle, "Hayırla sonuçlanacak" dedi.

Dr. Emin Acar, nereden, kimden, nasıl geldiğini bilemediğim kaynaklardan her konuya ilişkin bilgileri gerçek sayıları, rakamlarıyla verirdi. Her makamdan devlet erkânıyla görüşür, konuşur, tavsiye ve nasihatlerde bulunurdu.

Toryum, volfram gibi elementlerin önemini, nerelerde kullanıldığını, stratejisini, Türkiye ve dünyadaki rezervlerine varana kadar ayrıntılı bilgileri ben yine ilk kez ondan duydum. Sadece bunlar mı? Ne zaman neyin yenileceği, yararı, zararı fotokopi edilmiş olarak elinize tutuşturulur ve uygulanması tavsiye edilirdi. Şerbeti, çorbası onun ikramından herkes mutlaka nasiplenirdi. Yalnızca ikram, tavsiye, nasihat değil, bir konunun, bir meselenin etkilisi, yetkilisi, sorumlusu geldiğinde -ki eksik olmazdı- bir öğrenci gibi merakla sorular soran ve öğrenendi aynı zamanda o.

Velhasıl, Hacı Bayram'da biz bir bilge adamı, dertlere deva bir şifacıyı, toplumun ve insanların pek çok meselesine ışık tutan bir münevveri, bir tıp adamını, bir din âlimini, yol gösterici bir SIR ADAMI kaybettik. Rahmeti rahmana kavuştu inşallah.. Yeri doldurulamasa da 90 yıllık ömür içinde dergâh, tekke, ofis, yazıhane, muayenehane ne derseniz; en azından o çevredeki gariplere, fakirlere, hattâ meczuplara sığınak, barınak olan o mekân umarım yaşatılır.” (Sabah, 08.04.2016)

 

* * *

Sizlerle güzel ve anlamlı bir yarışmanın bilgilerini paylaşıyorum ve organizasyonuna emeği geçen herkesi tebrik ediyorum..

İslam İşbirliği Teşkilatı, Hacc ödüllü “Ramazan’da İnsan Yüzleri” fotoğraf yarışması düzenliyor.

İslam İşbirliği Teşkilatı, üye ülkelerdeki sosyal medya fotoğraf tutkunlarını yarışmaya davet ediyor. Yarışma konusu Ramazan’da İnsan Yüzleri, ödülü ise Hacc.

18 yaşını doldurmuş adaylar Ramazan ayı boyunca yani 6 Haziran - 4 Temmuz 2016 tarihleri arasında yarışmaya katılabilecek.

Yapılan açıklamada, yarışmaya katılacak fotoğrafların her türlü kültürel, etnik özellikleri; İslam İşbirliği Teşkilatı’nın amaçları doğrultusunda, İslami dayanışmayı, kardeşliği ve kültürel bilinci güçlendirmeyi sağlayacak manevi iklimi, cömertliği, birlikteliği, toplulukları, dini adetleri ve kültürleri ele alabileceği belirtildi.

Dileyenler Ramazan ayı boyunca çektikleri fotoğrafları, üzerinde oynama yapmadan ham halleri ile isim, yaş, fotoğrafın tarihi, mekânı ile fotoğrafın adı ve Arapça, İngilizce ya da Fransızca olarak kısa açıklamasıyla www.oic-oci.org sitesinden yüklenerek yarışmaya katılabilecekler. Katılımcıların teşkilatın sosyal paylaşım hesaplarını takipleri de önemli bir katılım şartı.

Yarışma için gönderilecek fotoğraflar teşkilatın web sayfasında ve sosyal medya mecralarında Ramazan ayı boyunca paylaşılacak.

Yarışmayı kazanıp Hacc’a gitmeye hak kazanan 6 kişi, yarışma bittikten sonra bir ay içinde www.oic-oci.org adresli İslam İşbirliği Teşkilatı web sayfasından ilan edilecek.

Türk insanının yardımseverliğini, cömertliğini, paylaşımcılığını, merhametini ve samimiyetini içeren fotoğraflara ve yarışmacılara başarılar diliyoruz.

 

Kayıt ve ayrıntılı bilgi için:

Arapça: http://www.oic-oci.org/oicv3/contest/?lan=ar

İngilizce: http://www.oic-oci.org/oicv3/contest/?lan=en

 

recep.kocakk@gmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.