Tahirhan GÜL
RAMAZAN AYI VE SURİYELİ KARDEŞLERİMİZ
Dostlar Ramazan geldi hoş geldi. Millet olarak Ramazanı değişik bir coşkuyla yaşayan nadir topluluğuz. Gerek ibadetler olsun gerek sosyal ilişkiler olsun bir ay boyunca manevi havanın etkisiyle baya değişir. Adeta ülke manevi bir giysi giyer. Ben şahsen kendi adıma Ramazan ayını özlerim. Ramazan gelmeden günlerce önce manevi havası her yeri kaplar. O an bu ayı ne kadar çok özlediğinizi anlarsınız. Eminim ki dünyanın hiçbir yerinde bu kadar yardımlaşma, kardeşlik duygularının zirve yaptığı başka bir zaman dilimi olmuyordur. Bir arkadaşım vardı geçen uğradım durumu pekte iyi değildi ama adam iki adet kurban kesmiş ona ilaveten de birde garip gurabaya yardım paketleri hazırlıyordu. Yine çevremizdeki birçok kişi iftihar sofraları vermek için bir birleriyle yarışıyor. Ramazan ayının şeytanların zincire vurulduğu ay olması boşuna değildi.
Tüm bunlara rağmen bazen sıkıntılı görüntüler görmüyor da değiliz. Geçenlerde yanılmıyorsam İstanbul’da bir ilçe belediyesinin iftarıyla ilgili haberde sürüyeli çocukların iftara alınmadığı yazılmıştı çok üzülmüştüm. Çoğu garip guraba, bazılarının annesi babası ölmüş yetim-öksüz çocukların dışarda bırakılması Ramazan ruhunu öldürür dostlar. Orucun bir amacı da zaten o insanları anlamak ve iftar masalarında onlara yer ayırmaktır. Unutmayalım ki mal mülk zenginlik Rahmanın, kimine vererek kimine vermeyerek insanları imtihan ettiği dünya oyuncaklarıdır. İnsanların bunlarla kulluk bağları denenir. Bizlerde Ramazanımızı ve akabinde gelecek bayramı Ensar-Muhacir ruhuyla Suriyeli kardeşlerimizi gözeterek geçirelim. Bunların büyük bölümü Ailelerinden birçok ferdi kaybetmiş kalpleri kırık her şeylerinden olmuş insanlardır. Yine çevremizdeki kimsesizleri düşkünleri zor durumdaki insanlarımızı da unutmayalım. Fırsat ayıdır Ramazan rahmet kapıları sonuna kadar açıktır ve bu rahmetten istifade etmeliyiz dostlar.
Ve buradan özellikle Ramazan ayındaki çalışmalarından dolayı bazı yardım derneklerine de saymadan edemeyeceğim. Özellikle ülkemizin yüz akları Deniz Feneri, İHH başta olmak üzere adını sayamadığım birçok gönüllü yardım kuruluşuna da teşekkür ederim. Bu yardım kuruluşları başta Suriyeliler olmak üzere yardıma ihtiyacı olan birçok insana dünyanın birçok yerinde ulaşamaya çalışıyorlar. Fedakarlık yapıp, Ramazanda kendi çocuklarıyla bir arada olmak yerine ekmeyi dahi bulamayan gidilemez denilen ülkelere gidip oradaki insanlara yardım ulaştırmaları takdire şayandır. Bizlerde bu kuruluşları yalnız bırakmayalım çünkü nerde geldiği belli olmayan bir dua bazen kurtuluşumuz olur. Bu bazen Somaliden olur bazen de Türkiye’nin dağ başındaki bir köyü kısaca ümmetin yetimlerinin dualarını almanız, almamız dileği ile hayırlı Ramazanlar
HİKAYENAME
İstanbul üniversitesinde okurken çocuğu Anadolu’dan gelen arkadaş gibi bizlerde çok zor şartlarda okurduk. Malum İstanbul’da öğrenci masrafları neredeyse diğer illerin iki katıydı. O zaman devlet yurt şartları çok kötü burslarda düşük miktardaydı. Ramazan oldu mu birçok hayır derneği iftar verirdi. Bu nedenle Ramazanlarda dernek iftarlarını günlük takip ederdik. Bu iftarı her yıl veren derneklerden biride Ensar Vakfı idi. Bu vakfın İstanbul Üniversitesinin hemen yapışığında bir yurdu vardı. Ramazanda yaklaşık bine yakın öğrenciye iftar verirlerdi. Kimseyi seçmezlerdi. Sabahtan davetiye dağıtılırdı. Davetiyeyi alan öğrenciler akşam iftar yaparlardı. Bir gün bizde Vakfın yemek salonunda iftar açarken bir baktım bizim sınıftan Ari adında Moğolistanlı arkadaş. Hemen selam verip sessizce kulağına eğilip hayrola Ari oruç mu tuttun yoksa Müslüman mı oldun dedim. Ari Yarı Türkçeyle gülerek abi yemekler çok güzel ben sizin dini çok sevdim dedi. İşte dostlar Ramazan sofrası bereketiyle herkese açıktır.
Selam ve duayla
tahirhangül@hotmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.