İnsanoğlu’nun üzerine düşen hayat oyunun da ne kadar çok rolü var öyle değil mi? Kimiz anne, kimimiz baba, kimimiz çocuk, kayınvalide, gelin, damat, komşu gibi roller üstleniriz. Beden ebedi aleme yolcu olana kadar, bu oyun devam eder.

Bu yapılması gereken roller için figüran kullanıyor muyuz peki?

Bu rolleri üstlenmeden önce başkaları tarafından yazılmış senaryoları mı okuyup sahne de canlandırıyoruz?

Gözlemlerim sonucu gerek aile içerisin de, gerek sosyal hayatta yaşanılan olumsuz davranış şekillerinin gerçek sorumlusunun ne olduğuna dikkat çekmek istedim.

Dikkat edilmesi gereken gerçek madde, İnsanoğlu’nun sıfatını karıştırmasıdır!

Örnek verecek olursam evlilik içerisin de yaşanılan sorunların sebebi; eşler birbirlerine karşı ilişkide sergiledikleri davranış kadınsa anne rolüne giriyor, erkekse baba rolünü üstleniyor. Kayınvalide, görümce, baldız, kayın vs.. dışarda kalan kimseler de eş rolüne girişiyor.

Sonra ne mi oluyor beklenen SON

Evlilikleri bitti!

Üzerimize düşen sorumluluklardan kaçmak mıdır bu yaşanılanlar, yoksa sorumluluklarımızı başkalarına devretmek midir?

Neden insanlar bir başkasının rolünü çalar?

Şimdi soruyum sana; rolünün çalındığını hiç düşündün mü? Veya bir başkasının rolünü çaldın mi hiç ömrün hayatın da! Yoksa hala karekter seçme aşamasında mısın?

Peki rolümü çalma arkadaş, hop dedikleriniz oldu mu?

Buradan seslenmek istiyorum. Aile olmak isteyen veya aile olduğunu sanan ailesini kaybetmekte olan tüm figüranlara;

Karakterimizi bir başkasının eline teslim etmeyelim.

Bir başkasının rolünü de çalmayalım.

Evlilik kutsal bir müessesedir. Bu kutsal olan müesseseye üçüncü bir ortağı lütfen almayın! Üçüncü bir ortak olmaya da lütfen girişmeyin! Mutsuz hayatın toplu sebebi yukarda yazdığım olayların bütünüdür efendim.

Başkasının hayatın da gölge olmak yerine kendi hayatınızın güneşi olun!

Aydınlık hayatlara umut ışığı olmanız dileğiyle.