Piyasanın sopası eskileri nasıl dövmüştü, unutuldu mu?..

Erdoğan"ın ekonomideki tehlikeli oyunu mu?..

Önümüzdeki yılın mart ayında yerel seçimler var. AKP eğer kapatılırsa, yerel seçimlere ara seçim, hatta erken seçim de eklenebilir.
Seçim demek, hükümetlerin daha fazla harcama yapması demektir. Para musluklarının, mali disiplinin gevşetilmesi demektir.
Bir başka deyişle:
Seçim dönemlerinde genellikle enflasyona boş verilir, ekonomik büyümeye öncelik tanınır.
Bu durum özellikle bizim ülkemizde birçok kez yaşanmış ve her seferinde geri tepmiş, ekonomik krizlere zemin hazırlamıştır.
Ekonomik istikrarsızlıkla birlikte siyasal istikrarsızlığı da tetikleyen büyük bir yanlış olmuştur bu politikalar.
Menderes"in, Özal"ın başbakanlıklarının ikinci dönemlerinde, 1970"lerin son yıllarında ve 1990"larda Türkiye, ekonomi politikalarında yapılan bu yanlışların faturası çok acı biçimde, yoksullaşarak ödemiştir.
Şimdi de Başbakan Erdoğan"ın ikinci dönemi. Ve siyasal belirsizliklerin ağır bastığı kritik bir dönemde Türkiye seçime gidiyor.
Aynı hatayı Erdoğan da yapacak mı?
Ercan Kumcu geçen gün uyarıyordu:
“Hazine"den sorumlu Bakan, "Maliye politikalarının gevşetilmesine izin verilmeli" dedi. Ardından ekonomi politikalarının koordinasyonundan sorumlu Başbakan Yardımcısı, "Bundan sonra büyüme ve istihdam odaklı politikalar izleyeceğiz" açıklamasını yaptı.
Maliye Bakanı, "Kamu finansmanın gevşediğini söyleyen köşe kadılarının ya hesap bilmediklerini ya da dayak yemedikleri"ni iddia etti. Özetle hükümet, önümüzdeki dönemde "Düşük enflasyonu unutun!" dedi.”(Hürriyet, 12 Mayıs 08, s.8)
Gerçekten dedi mi?
Enflasyon boşlanacak mı?
Hükümet frenden ayağını çekiyor mu?
Seçime hazırlık mı bunlar?
Başbakan Özal"ı anımsıyorum. 1986 ara seçimlerinde Demirel"in yükselişini görünce, enflasyonla mücadeleyle ekonomide reformculuğa boş vermişti.
“Biz Hazine"nin kasasını dolduralım da, gelip Demirel mi harcasın?..” diyen bazı kurmaylarına uymuştu Özal.
Ve sonunda Özal da, “Şimdi seçim zamanı büyümeye gaz verelim, yoksa seçim kazanamayız” demiş ve enflasyon canavarını azdırarak Türkiye"ye hiç de iyilik yapmamıştı.
Şimdi sıra Erdoğan"da mı?
Dışarıda krizin derinleştiği, ham petrol varilinin 120 doları geçtiği, gıda ve metal fiyatlarının alıp başını gitmeye başladığı bir dönemde, daha hızlı büyümek (ve seçim kazanmak) adına enflasyona boş mu verilecek?
Hükümet bunun için mi IMF"yi de kapıya koymuş durumda? Seçimlere giderken IMF ayak bağı olmasın mı istiyor? Seçim meydanlarına, "IMF kartı"nı muhalefetin elinden alarak mı çıkmayı tasarlıyor?
Bütün bu soru işaretlerinin çengeline haklı kuşku ve kaygılar dolanmış durumda. Hükümetin eğer böyle bir niyeti varsa, tehlikeli bir oyun içinde demektir.
Bu öylesine tehlikeli bir oyundur ki, hem kendini hem ekonomiyi berbat ederken, hem de milleti daha beter yoksullaştırırsın.
Bir de fark var eskiye göre:
Piyasanın sopası!
Eski devirlerde bu sopa pek o kadar güçlü değildi.
Ama bugün durum farklı.
Piyasalar, enflasyona boş verildiğini, mali disiplinin terkedileceğini hisseder hissetmez çok fena tepki verirler. Dolarını alıp dışarı giden arkasına bakmaz. Ve kur patladı mı, seçim sandığından çıkmak hayal olur.
Ne çabuk unutuluyor?
2002"nin kasım ayında halkın oylarıyla seçim sandığında kalarak havlu atan eskiler, 2001 krizinde önce piyasanın sopasını yiyenler değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar