xxx09
Helal olsun Emine Hanıma
HERKESLERİN "Aman da aman... Majesteleri gelmiş" diyerek sevinçli bir telaş, tatlı bir heyecan içine girdiği...
Herkeslerin "Kraliçe ve ben" vurgulu bakışlar attığı...
"Başbayan" Hayrünnisa Hanım"ın, soğukkanlılığını epeyce kaybederek, türban modernizasyonunda zorlamanın da zorlaması bir çabaya giriştiği...
Abdullah Gül"ün, smokin yorumunda olayı abartıp siyah yerine parlak gri papyon takarak bir tür sünnet çocuğu kıyafetine büründüğü...
Dizlerini hafifçe kırarak "reverans" yapmayı ayna karşısında öğrenip Kraliçe"nin karşısında uygulamaya çalışan kadın konukların itici gayretkeşlikler içine daldıkları...
Haftalar öncesinden smokin siparişi verenlerin heyecanlarını bastırmayı başaramadıkları...
Televizyon habercilerinin smokinlerini çekip Çankaya önünden heyecanlı sunumlar yapmaya kalkıştıkları...
Çankaya seçimini "Bu maçı alcez... Başka yolu yok" diyerek bir tür müsabakaya çevirenlerin, "Alcez dedik aldık... İşte Kraliçe ile de yemek yiyoruz... Var mı ötesi?" edasıyla hava bastıkları...
Bir ortamda... Daha doğrusu böyle bir hengame içinde...
Orada olmayı en fazla hak ettiği halde orada olmamayı tercih eden...
Başbakan Tayyip Erdoğan"ın eşi Emine Erdoğan"a, buradan bütün kalbimle bin selam yolluyorum...
İster Hayrünnisa Hanım"la arasının limoni olmasından olsun...
İster "Gül çifti"nin Çankaya ısrarına tavır koyma amacıyla olsun...
İster Hayrünnisa Hanım"ın türbanı modernleştirme çabasına gıcık kapmasından olsun...
İster Köşk dolaylarında sergilenen aşırı heveskarlığı yadırgamasından olsun...
Hiç ama hiç fark etmez...
Gerekçesi ne olursa olsun Emine Hanım"ın orada olmamayı seçmesi çok cool bir davranıştır... Çok klas bir tutumdur... Çok kıranta bir tavırdır...
Bu tavırda...
Bir yandan "Çankaya türbana açık ama ben buna rağmen orada olmamayı tercih ediyorum" şeklinde özetlenebilecek şahane bir mesaj vardır...
Bir yandan da "Kraliçe" bile gelse koşa koşa gidilmez soğukkanlılığı ve vakarı vardır...
Ne diyeyim? Helal olsun Emine Hanım"a...
Babacan için bir portre denemesi
ERGUN Babahan ve Serdar Turgut ile birlikte Dışişleri Bakanı Ali Babacan"ın Finlandiya gezisine katıldım... Hem giderken, hem gelirken uçakta Babacan"la uzun sohbet etme imkanı bulduk... Gerçi sohbetimizi, "Başbakan Tayyip Erdoğan"ın son sünneti" olarak belirginlik kazanan "yazılmamak kaydıyla" ibaresi çerçeveledi ama edindiğim izlenimler, bir "Ali Babacan portresi"ni belirgin kılabilecek unsurları ortaya koydu...
O unsurları takdim ediyorum:
BİR: Babacan"da "inisiyatifsizlik" gibi görünen imajın asıl adı hırstan arınmışlıktır.
İKİ: Dış politika meselelerinde epey yol kat etmiş... Ancak bu durum onun bu alanda "çalışkan bir öğrenci" havasına sahip olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
ÜÇ: Babacan bir karizmayı tetikleyen temkinsizliğe asla prim vermiyor... Bunun yerine "Hata yapmayayım... Varsın karizmam olmasın" diyor...
DÖRT: Acayip uslu ve ailesine bağlı oldukları halde bazen mahallenin en zıpır çocuklarına takılan çocuklarda el değmemiş bir naiflik olur... Babacan"da böyle bir taraf var...
BEŞ: Rahatlığı şuradan: Dededen kalma iyi bir işi var ve o iş orada onu bekliyor... Yani bir imkan olarak bırakıp gitme şansına sahip...
ALTI: Gül"e mi yakın? Yoksa Tayyip Erdoğan"a mı? Böyle bir soru karşısında "Anneni mi daha çok seviyorsun yoksa babanı mı?" sorusunu işiten çocuklardaki dağılma halini yaşayabilir... Yani o derece iyi niyetli...
YEDİ: Buram buram güvenirlilik aşılıyor... Yani emanete hıyanet etme ihtimali sıfır... Bu açıdan "olası siyasal gelişmeler" ona "başbakanlık" koltuğunu tevdi ederse, hiçbirimiz şaşmamalıyız...
Merak ettiklerim
ÇÖMEZ"İN SIRLARI Eski AKP"li Turan Çömez, dün CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile görüşmüş... Bu olayın ardından bende iflah olmaz bir şekilde şu türden bir merak başlamıştır: Tayyip Erdoğan"ın bir süre "Özel kalem müdürlüğü" görevini üstlenen, dolayısıyla Erdoğan"ın bazı sırlarına vakıf olma şansını yakalayan Çömez, acaba ne zaman "Ben Erdoğan"ın özel kalem müdürü iken" başlıklı bir kitap yazacak?
RTÜK NE YAPACAK Tuncay Özkan"ın Kanaltürk ekranından bir gazeteciye isim de vererek "Köpek", "Alçak", "Hayasız" diye saldırmasına, kendisini eleştirenlere "İsimlerini not ediyorum" diye tehditler savurmasına, dellenmiş bir adam tripleriyle herkesi terörize etmesine karşı RTÜK ne yapacak? Yeni sahibin hatırına görmezlikten mi gelinecek? Yoksa yeni sahibe rağmen Kanaltürk"e ceza verilecek mi? Merakla takip ediyorum...
Herkeslerin "Kraliçe ve ben" vurgulu bakışlar attığı...
"Başbayan" Hayrünnisa Hanım"ın, soğukkanlılığını epeyce kaybederek, türban modernizasyonunda zorlamanın da zorlaması bir çabaya giriştiği...
Abdullah Gül"ün, smokin yorumunda olayı abartıp siyah yerine parlak gri papyon takarak bir tür sünnet çocuğu kıyafetine büründüğü...
Dizlerini hafifçe kırarak "reverans" yapmayı ayna karşısında öğrenip Kraliçe"nin karşısında uygulamaya çalışan kadın konukların itici gayretkeşlikler içine daldıkları...
Haftalar öncesinden smokin siparişi verenlerin heyecanlarını bastırmayı başaramadıkları...
Televizyon habercilerinin smokinlerini çekip Çankaya önünden heyecanlı sunumlar yapmaya kalkıştıkları...
Çankaya seçimini "Bu maçı alcez... Başka yolu yok" diyerek bir tür müsabakaya çevirenlerin, "Alcez dedik aldık... İşte Kraliçe ile de yemek yiyoruz... Var mı ötesi?" edasıyla hava bastıkları...
Bir ortamda... Daha doğrusu böyle bir hengame içinde...
Orada olmayı en fazla hak ettiği halde orada olmamayı tercih eden...
Başbakan Tayyip Erdoğan"ın eşi Emine Erdoğan"a, buradan bütün kalbimle bin selam yolluyorum...
İster Hayrünnisa Hanım"la arasının limoni olmasından olsun...
İster "Gül çifti"nin Çankaya ısrarına tavır koyma amacıyla olsun...
İster Hayrünnisa Hanım"ın türbanı modernleştirme çabasına gıcık kapmasından olsun...
İster Köşk dolaylarında sergilenen aşırı heveskarlığı yadırgamasından olsun...
Hiç ama hiç fark etmez...
Gerekçesi ne olursa olsun Emine Hanım"ın orada olmamayı seçmesi çok cool bir davranıştır... Çok klas bir tutumdur... Çok kıranta bir tavırdır...
Bu tavırda...
Bir yandan "Çankaya türbana açık ama ben buna rağmen orada olmamayı tercih ediyorum" şeklinde özetlenebilecek şahane bir mesaj vardır...
Bir yandan da "Kraliçe" bile gelse koşa koşa gidilmez soğukkanlılığı ve vakarı vardır...
Ne diyeyim? Helal olsun Emine Hanım"a...
Babacan için bir portre denemesi
ERGUN Babahan ve Serdar Turgut ile birlikte Dışişleri Bakanı Ali Babacan"ın Finlandiya gezisine katıldım... Hem giderken, hem gelirken uçakta Babacan"la uzun sohbet etme imkanı bulduk... Gerçi sohbetimizi, "Başbakan Tayyip Erdoğan"ın son sünneti" olarak belirginlik kazanan "yazılmamak kaydıyla" ibaresi çerçeveledi ama edindiğim izlenimler, bir "Ali Babacan portresi"ni belirgin kılabilecek unsurları ortaya koydu...
O unsurları takdim ediyorum:
BİR: Babacan"da "inisiyatifsizlik" gibi görünen imajın asıl adı hırstan arınmışlıktır.
İKİ: Dış politika meselelerinde epey yol kat etmiş... Ancak bu durum onun bu alanda "çalışkan bir öğrenci" havasına sahip olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
ÜÇ: Babacan bir karizmayı tetikleyen temkinsizliğe asla prim vermiyor... Bunun yerine "Hata yapmayayım... Varsın karizmam olmasın" diyor...
DÖRT: Acayip uslu ve ailesine bağlı oldukları halde bazen mahallenin en zıpır çocuklarına takılan çocuklarda el değmemiş bir naiflik olur... Babacan"da böyle bir taraf var...
BEŞ: Rahatlığı şuradan: Dededen kalma iyi bir işi var ve o iş orada onu bekliyor... Yani bir imkan olarak bırakıp gitme şansına sahip...
ALTI: Gül"e mi yakın? Yoksa Tayyip Erdoğan"a mı? Böyle bir soru karşısında "Anneni mi daha çok seviyorsun yoksa babanı mı?" sorusunu işiten çocuklardaki dağılma halini yaşayabilir... Yani o derece iyi niyetli...
YEDİ: Buram buram güvenirlilik aşılıyor... Yani emanete hıyanet etme ihtimali sıfır... Bu açıdan "olası siyasal gelişmeler" ona "başbakanlık" koltuğunu tevdi ederse, hiçbirimiz şaşmamalıyız...
Merak ettiklerim
ÇÖMEZ"İN SIRLARI Eski AKP"li Turan Çömez, dün CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile görüşmüş... Bu olayın ardından bende iflah olmaz bir şekilde şu türden bir merak başlamıştır: Tayyip Erdoğan"ın bir süre "Özel kalem müdürlüğü" görevini üstlenen, dolayısıyla Erdoğan"ın bazı sırlarına vakıf olma şansını yakalayan Çömez, acaba ne zaman "Ben Erdoğan"ın özel kalem müdürü iken" başlıklı bir kitap yazacak?
RTÜK NE YAPACAK Tuncay Özkan"ın Kanaltürk ekranından bir gazeteciye isim de vererek "Köpek", "Alçak", "Hayasız" diye saldırmasına, kendisini eleştirenlere "İsimlerini not ediyorum" diye tehditler savurmasına, dellenmiş bir adam tripleriyle herkesi terörize etmesine karşı RTÜK ne yapacak? Yeni sahibin hatırına görmezlikten mi gelinecek? Yoksa yeni sahibe rağmen Kanaltürk"e ceza verilecek mi? Merakla takip ediyorum...