Salim YILMAZ
PARİS GEZİ NOTLARI
Sabah erkenden Brüksel’den Fransa’nın başkenti Paris’e doğru yola çıktık. 300 km lik yolu üç saatte aldık. Yol boyunca etrafı seyrediyorum. Türkiye’de şehirlerarası seyahat ederken yol kenarında dağların varlığına alıştığımızdan burada da etrafta dağları aradım ama nafile, yol boyunca etrafımızda yüksek dağ göremedim. Konya ovasında seyahat ediyorum hissi uyandırdı bana.
Belçika-Fransa sınırında gümrük yerine kontrol noktası var. Yabancı plakalı araçları durduruyorlar. Seyahat ettiğimiz taksi Belçika emniyetine kayıtlı olduğu için durmadan geçtik. Bu durum karşısında kalbimde derin bir sızı duyduğumu itiraf etmeliyim. İki Hıristiyan ülke ve birinden diğerine rahat rahat geçip gidiyorsun. Müslüman ülkeler gözümün önüne geldi. Pasaportla bile girmeniz mümkün değil. Allah’ın gücü yeten Müslümanlara farz kıldığı haccı eda etmek için bile binbir eziyete, işkenceye maruz kaldığımızı hepimiz biliyoruz.
Paris şehri uzaktan göründü. İçimde tarifsiz bir heyecan var ki sormayın. Osmanlının son döneminde Paris mutlaka görülmesi gereken bir şehirdi. Bu şehre gidenler arkadaşlarına Paris’te gördükleri ve yaşadıklarını anlata anlata bitiremezlermiş. Osmanlı aydınları (!) arasında had safhada bir Paris ve dolayısıyla batı hayranlığı söz konusuymuş. Bunu Tanzimat döneminde yazılan pek çok eserde görmek mümkündür. Bu hayranlığa karşı milli duruş sergileyen yazarlarımızın olduğunu biliyoruz. Ahmet Mithat Efendi’nin“Paris’te Bir Türk” adlı romanı bu yönüyle önemli bir eser olduğu gibi, Paris’e gitmeden sanki gitmiş gibi oraları bir gezi yazısı türünde ve tadında anlatması bakımından da önemlidir.
İşte bütün dünyanın bildiği Paris şehrini ilk defa göreceğim. Acaba resimlerde gördüğüm, videolarını izlediğim, kitaplarda okuduğum meşhur Paris nasıl bir şehirdir? Önceden aldığım notlara göre gezilecek yerler listesinde Eyfel Kulesi, Zafer Takı, Sen Nehri, Şanzelize Caddesi, Notre Dame Katedrali ve Louvre Müzesi var.
Şanzelize Caddesi
Paris’te kuşluk vakti şehrin ana caddesi olan meşhur Şanzelize caddesini boydan boya geçiyoruz. Çift yönlü geniş caddenin sağında ve solunda ağaçlar var. Sabah vakti olduğundan olsa gerek trafik akışı sakin gözüküyor. Cennet yeri anlamına gelen Şanzelize, Paris’in en önemli caddesidir. Kestane ağaçlarının sıralandığı bu caddede otomobil galerileri, restoran, kafe ve dünyaca tanınan markaların mağazası bulunuyor.
Şanzelize yalnızca Paris’in değil, belki de dünyanın en meşhur caddesi. İstanbul için İstiklal Caddesi neyse Paris için de burası aynı öneme sahiptir. Geçen yıl ekranlarda sıklıkla haber olarak rastladığınız hükümet politikalarını protesto gösterileri bu caddede olmuştur. Biz de Caddeyi boydan boya yürüyerek etrafı keşfetmeye çalıştık. Zafer anıtından baktığınızda ihtişamı tam olarak anlaşılan, her köşesinde ayrı bir etkinliğe rastlayabilirsiniz.
Herkesin birbirinden farklı renkleri ve giyim kuşamlarıyla çoğunluğunu Uzakdoğulu turistlerin oluşturduğu küçük grupları ellerinde Fotoğraf makinesi ve cep telefonu olan küçük gruplar dikkat çekiyor. Ne de olsa dünyada mutlaka görülmesi gereken şehirlerin en önemlisi Paris’e gelmişler ve arkadaşlarına anlatacakları çok hikayeleri olması lazım.
Zafer Takı
Şanzelize Caddesi sonunda mimari bir başyapıt olarak nitelendirilen Zafer Takı’nın yanına geldik. Rehberimiz Zafer Takı hakkında kısaca bilgi verdi.18 Şubat 1806 tarihinde dönemin başkanı Napolyon’un isteği üzerine Zafer Takı yapılmasına karar verilmiş ve 1836 yılında Fransızların Temmuz Devrimi olarak adlandırdıkları tarihte açılmıştır. Günümüzde dünyanın en çok ziyaret edilen ve akılda kalan unutulmaz eserlerinden biridir. Yılın her vaktinde gezginlerin mutlaka uğradığı tarihi ve turistik eser olarak görülüyor.
Dünyanın en önemli yerleşim yerleri arasında kabul edilen Paris’in en değerli eserleri arasında yer alan Zafer Takı, Paris’in ve hatta Fransa’nın ulusal simgeleri arasında yer alır ve turistlerce yoğun ilgi ile karşılanır. Boyu 45 metre civarında olan Zafer Takı, ayrıca da 23 metrelik bir genişliğe sahiptir. Paris’in en önemli simgelerinden biri olarak kabul edilen Zafer Takı, Paris’in en önemli 3 caddesinin birleşime noktası ya da başka bir ifadeyle kavşağında bulunur. Birkaç değişik açıdan Zafer Anıtının fotoğrafını çektik. Bazı turistler anıtın tepesine çıkarak etrafı seyrediyorlar. Vaktimiz kısıtlı olduğu için bu kadar ziyaret yeterlidir diye düşünerek Anıtın tepesine çıkmadık.
Eyfel Kulesi
Üç seyir terasına sahip Eyfel Kulesi, Fransız Devrimi’nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde gerçekleştirilen Expo 1889 Fuarı’nın giriş kapısı olarak kente kazandırıldı.1887-1889 yılları arasında gerçekleştirilen yapım sürecinde Gustave Eiffel’in tasarımına bağlı kalındı. Ancak bu süreç, Fransızlar açısından pek de istenilen etkiyi yaratmamış. Doğrusunu söylemek gerekirse bizde de isminden başka hiçbir etki bırakmadı. Göğe doğru yükselen bir demir yığını görüntüsü var. 324 metrelik Eyfel Kulesi ile ilgili tartışmalar bugün bile devam ediyor. Paris halkının büyük bölümü, yapıyı kentin kalbine vurulmuş bir hançer olarak nitelendiriyor. Fakat turizm geliri açısından düşünüldüğünde şimdiye kadar Eyfel Kulesini yaklaşık 250 milyondan fazla insan ziyaret etti. Yine yılda ortalama 7 milyon insan Paris’in en ünlü kulesini görmeye gidiyor.
Rehberim Vedat Bey bizi Eyfel Kulesi hakkında bilgilendirdi. Eyfel Kulesi, ilk yapıldığında 20 yıl sonra sökülecek şekilde planlanmıştı. Fakat turistlerin aşırı ilgisi sayesinde bu kulenin sonsuza dek burada durmasına karar verildi. Günümüzde Paris’e ilk kez seyahat eden gezginler ise kuleye harika manzaranın tadını çıkartmak ve romantik anlar yaşamak için adeta akın ediyor.
Paris’in Simgesi olan Eyfel Kulesi yılın her günü ziyarete açık. Cumartesi günleri saat 09.30 – 22.30 arası ziyaretçilerini ağırlarken, haftanın geri kalan tüm günlerinde ziyaret saatleri 09.30 – 17.30 şeklindedir. Bilet ücretleri 15 ile 25 Euro arasında değişiyor.
Burada bir hususu belirteyim ki Fransız Mimar Gustave Eiffel aynı zamanda 1876 yılında yapılan İzmir Basmane Tren Garı’nın da mimarıdır. Bu konuda Habername sitesinde köşe yazarlığına başladığım ilk yazıların biri de Basmane Tren Garı adını taşıyordu. (https://www.habername.com/yazi-nese-ve-huznun-bir-arada-yasandigi-mekan-izmir-basmane-tren-gari-1-12685.htm)
Eyfel Kulesi hakkında aklıma gelen ilginç hikayeler vardır. 3 günlüğüne Paris turuna katılan Japonya gezi grubu üyeleri ülkelerine geri döndüğünde komşuları “Paris’te neler gördünüz.” diye sorarlar. Grup üyeleri “Henüz fotoğraflara bakmadık.” diye cevap verirler. Aslında bu olaydan da anlaşılacağı gibi Uzakdoğu ülkeleri turistlerinin tarihi eserleri incelemek ve öğrenmekten ziyade çok sayıda fotoğraf çektiklerine bizzat şahidim.
Sen (Seine) Nehri
Eyfel Kulesinin etrafını epeyce bir turladıktan sonra kulenin hemen yanı başındaki Sein Nehri kenarında yürüyüş yaptık. Genel olarak Sen Nehrinin Paris’i ortadan ikiye ayırması onu çok gözde bir nehir haline getirmiştir. 776 km uzunluğuyla Fransa’nın ikinci en uzun nehridir. Nehrin her iki kıyısı da 1991 yılında UNESCO tarafından Dünya miras listesine alınmıştır. Nehir şehre ayrı bir güzellik katar ve bu da turistleri çok etkiler. İlkbahar aylarında ki biz mayıs ayında gitmiştik. Nehir kenarında yürüyüş yapmak, Nehirde tur teknelerini seyretmek insanı rahatlatıyor. Rehberimiz Vedat Beyin verdiği bilgiye göre Sen Nehri üzerinde 37 tane köprü vardır. Bu köprülerin bazıları çok eski ve mimari olarak çok etkileyicidir. Paris sokaklarında yürürken sık sık bu köprülerin üzerinden geçeceksiniz. Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur ki köprüler birbirine benzediğinden kaybolma ihtimaliniz olabilir.
Bu nedenle geçtiğiniz köprünün hangisi olduğuna dikkat etmeniz gerekir. Bu köprüler ve çevresi turistlerin en çok ilgisini çeken yerlerdir. Rehberim Vedat Beyin Paris’e ziyaret edecek gezginlere tavsiyesi şudur. Sen Nehri üzerindeki tekne turlarına katılarak şehrin önemli duraklarını gezebilirsiniz. Geziler gerçekten çok keyifli ve dinlendiricidir. Avrupa’da her köşede bir nehir olmamasından dolayı bu suyolu Paris ile birleşince fazlasıyla ünlü olmuştur.
Son olarak şunu belirtelim. Sen Nehri üzerinde bulunan 37 köprü arasında en ünlüsü Aşıklar Köprüsüdür. 155 metre uzunluğundaki köprünün en önemli özelliği ise sevgililerin isimlerinin yazıldığı kilitler olmasıdır notuyla Sen nehri gezisini bitirelim.
Notre Dame Katedrali
Sen nehri gezisinden sonraki durağımız meşhur Notre Dame Katedrali’ydi. Diğer tarihi ve turistik mekanlar gibi burayı da merak ediyordum. Katedrale varmadan hakkında bilgi almak istedim. Rehberim Vedat Bey Notre Dame Katedrali hakkında şunları söyledi: Paris’in mimari açıdan sahip olduğu güzelliğin en önemli şaheseri Notre Dame Katedralidir.
Dünyanın en ünlü kilise binalarından biridir. Gotik tarzdaki dini yapı, Sen Nehri kıyısındaki alana 1163-1334 yılları arasında yaklaşık 180 yıl süren zamanda inşa edilmiştir. Katedralin yapıldığı alan tarihte Romalılar tarafından da kutsal kabul edilmiştir. Katedral 1804 yılında Napolyon’un taç giyme törenine ev sahipliği yapmıştır. Günümüzde Roma Katolik kilisesine bağlı olarak faaliyet göstermeye devam ediyor.
Notre Dame Katedrali’nin ana kapısının önünden geçen yol, “Kilometre Sıfır” olarak adlandırılıyor. Burada hemen bir hatırlatma yapmak gerekirse İstanbul Yerebatan Sarnıcı yanında bulunan Milyon Taşı dünyadaki diğer şehirlerin İstanbul’a olan uzaklıklarının hesaplanmasında kullanılan sıfır noktasıydı. Dolayısıyla dünyada birçok ülke, saatlerini İstanbul’a göre ayarlardı. Hatta haritalar bu nokta esas alınarak hazırlanır ve yönler buraya göre bulunurdu.
1884 yılında Washington’da Uluslararası Meridyen Kongresi adıyla düzenlenen toplantıyla sıfır meridyeninin konumu İstanbul’dan İngiltere’nin Greenwich Kasabasına taşındı. Okuyucuların bilmesinde lüzumlu olan bilgilerden biri de üzülerek belirtmek lazımsa Osmanlı devleti gücünü kaybedince bu çok önemli tarihi değeri İngiltere’ye kaptırdık.
Not: Notre Dame Katedralini yangından önce ziyaret etmiştim. Katedralin son durumu hakkında bilgi notu şudur. Notre Dame Katedrali çatısının yangın nedeniyle tamamen çökmesi ve kulenin yıkılması ile tarihi yapı ziyarete kapatıldı. Resmi açıklamaya göre katedral 5 yıllık yenileme sürecinin ardından yeniden tarih tutkunlarını ağırlamaya başlayacak. Dolayısıyla bu süreç tamamlanana kadar Paris’e gelen turistler katedrali dışarıdan görmekle yetineceklerdir.
Louvre Müzesi
Paris’in önemli yapılarından biri de Louvre Müzesidir. Müzenin binasının yapılış amacı, aslında günümüzdeki kullanımından oldukça farklıdır. Louvre Müzesi ilk olarak 1204 yılında Philippe Auguste tarafından Viking akınlarına karşı savunma amaçlı inşa ettirilmiş. 14. yüzyılda kraliyet ailesinin konakladığı saray, son şeklini ise 1934 yılında aldı. Louvre bünyesindeki koleksiyonların tamamını incelemek haftalar sürer diyebiliriz. Müze, ayrıca gündüz saatlerinde bir hayli kalabalık oluyor. Müzede 35 bine yakın eser sergileniyor. Bunlar arasında en yoğun ilgiyi ise Milo Venüsü ve Marly Atları ile 20. yüzyılda ünlenen Mona Lisa çekiyor.
Bu müzedeki eserlerin buraya nasıl getirildiğini de bilmekte yarar var diye düşünüyorum. Özellikle Napolyon, katıldığı savaşlarda ele geçirdiği, işgal ettiği yerlerde bulunan tarihi ve kültürel değeri olan sayısız sanat eserini bu müzeye naklettirmesi ile meşhurdur. Ülkelerine ait eserlerin bu şekilde Louvre Müzesi’nde olduğunu bilen devletlerin açtığı davaları kazanmaları neticesinde son yıllarda bir çok tarihi ve kültürel miras ait olduğu ülkeye iade edilmiştir. Müzeyi gezip, oradaki eserlerin zenginliğini görünce Fransızların kültür ve medeniyette ne kadar ileri olduklarını zannetmeyiniz. İşin aslı bu şekildedir.
Paris seyahatinizde Louvre müzesini ziyaret günleri ve saatleri şöyledir. Salı günleri ve resmi tatillerde müze kapalıdır. Pazartesi, perşembe, cumartesi ve pazar günleri 09.00-18.00; çarşamba, cuma günleri ise 09.00-22.00 saatleri arasında hizmet vermektedir.
Fazla vaktimiz olmadığı için bilet alarak müzenin içini gezmeyi bir başka zamana ayırdık. Paris’te görülecek en ideal yerlerden biri olan Montmarte’dir. Burası Ressamlar Tepesi adıyla da anılıyor. Zira kentin bu kesimi, ilham kaynağı sayılabilecek güzelliği ve sessiz atmosferinden dolayı Picasso, Salvador Dali, Claude Monet gibi ustalar çalışmalarının bir bölümünü buradaki stüdyolarda gerçekleştirmiştir.
Artık Paris seyahati hakkında konuşulduğu zaman aklımızda yeterince bilgi biriktirdik diye düşünüyorum. Halen dünyada en fazla turist çeken şehir özelliğine sahiptir. Seyahat etmek insanı rahatlatıyor. Gidilen her yeni yerde, keşfedilen doğal güzelliklerde, görülen her tarihi eserlerde, ilk defa tanışılan insanda öğrenilecek yepyeni bir bilgi var.
İşte, bu yüzden atalarımız, “Çok okuyan değil, çok gezen bilir.” demişler. Burada anlatılmak istenen, okumanın anlamsız olduğu değil, gezmenin ondan çok daha öğretici bir davranış olmasıdır. Bilindiği gibi hafıza üzerine yapılan çalışmalarda değişik hafıza türleri olduğu tespit edilmiştir. Bunlardan biri de görsel hafızadır. Bazı insanlar okuduklarından daha ziyade gördüklerini öğrenirler. Görsel hafıza, bu tür insanların bir şeyleri öğrenme ve hatırlama konusunda en güçlü silahıdır. Sanırım benim de görsel hafızam kuvvetli. Gezmeyi, yeni yerler görmeyi seviyorum ve gezip gördüğüm yerleri uzun süre aklımda tutabiliyorum.
Her kültürün kendine ait bir dili, kendine ait bir hikayesi ve dünyayı anlamak için kendine has bir bakış açısı var. Ortak nokta ise iletişimdir. Dil ve kıyafet ne kadar farklı olursa olsun, insan öğrenmeye ve keşfetmeye açıktır. İletişim konusunda bir uyarı yapmak gerekirse; İngilizce bilmek işinizi elbet de kolaylaştıracaktır ama Fransızlar milliyetçidirler ve Fransızca konusunda dikkatlidirler.
Paris’e gitmeden önce Fransızca - Türkçe bir sözlük ve şehir rehberi yanınıza almayı unutmayın. Benim gibi Fransızca ve İngilizceyi çok iyi bilen dostunuz varsa sorun yoktur. İstanbul’u gezmek için en az yirmi gün gerekiyorsa aynı durum Paris içinde gerekiyor. Ama bizim sadece bir günümüz vardı. Günü iyi değerlendirelim diye düşündük.
Bir tam günün sonunda Paris’in tarihi ve doğal güzellikleriyle ön plana çıkan eserlerini gezdik. Biraz yorulduk ama geldiğimize değdi. Paris Gezisi ile olan deneyimimizden çok keyif aldık. Artık hafızamda Paris hakkında dostlara anlatacağım epeyce bilgi var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.