Hatıraların Gölgesinde İtikâf

“SULTANÜ’L-VAİZİN” ünvanına sahip Merhum Tahir BÜYÜKKÖRÜKÇÜ Hoca Efendi yıllar önce bir grup yaranıyla beraber Konya'nın boş bir arazisinde bir mahalle kurarlar. Amaçları da daha steril bir ortamda ailelerini korumak, evlatlarını yetiştirmektir. Bu amaçla bazı şartlarını koydukları özel bir çevre oluşturmak isterler. Adını da Erenköy koyarlar. Zira çok sevdiği, hürmet ettiği şeyhi /hocası Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendi o günlerde İstanbul Erenköy'de yaşamaktadır.

1980 ihtilali olur. Önce hapis sonra yasaklı dönemler başlar. Benim İmam Hatip Lisesinde öğrenci olduğum seksenli yıllarda hala ihtilalin izleri devam etmektedir. Zira “Netekim Paşa” cumhurbaşkanı olarak yerindedir. Bu yıllarda Tahir hoca efendinin yasaklı hayatı devam etmektedir. Nihayet bir lütufta(!) bulunurlar ve Konya'nın ücra bir bölgesinde olan Erenköy'de Haftada iki gün vaaz etme izni verirler.

Çarşamba ve cumartesi günleri yatsı namazından sonra Erenköy'de bulunan o zaman benim için kocaman görülen ama bugün baktığımda küçük bir camide vaaza başladı. Tahir Hoca Efendi'nin burada vaaz yaptığını duyduk ama nasıl gitmeli? Zira İmam Hatip Lisesinde parasız yatılı olarak pansiyonda kalıyoruz. O günkü nöbetçi öğretmenden bin bir güçlükle izin alınabilirse otobüsle Erenköy'e gidilecek, vaaz dinlenecek. Dönüş mü? O çok zor değil. Vaazdan sonra caminin önünde bir sağa sola bakarken bir hacı amca nereye gideceğimizi soracak ve bize çarşı merkezine bırakacak. İşin en zor tarafı pansiyondaki belletmen öğretmenden izin almak. Elbette her hafta izin alamadık. Ama dile getirdiğimiz ikna yöntemlerine bugün bile güldüğümüz farklı şekillerde izin alıp gittiğimiz oldu.

Aynı dönemlerde Konya'da çok zor şartlarda buluşulabilen Abdullah BÜYÜK hoca efendi var. Ona da sağlık afiyet ve hayırlı uzun ömür diliyorum. O da ayrı bir sakıncalı isim. Bir sohbetinde şöyle demişti “Ben İmam Hatip Ortaokulu yıllarında okuduğum kitaplardan aldığım notlarla Sultan Selim’de 2 yıl vaaz ettim. Dinlediğiniz yerleri boşa dinlemeyin. İyi not alın.” bunu duyunca ne yapılır? Her zaman kâğıt kalem hazırlıklı gezilir.

Yine rahmetle andığımız ve daha sonra Muğla'da uzun yıllar insan yetiştirmiş emekli müftü İlhan ARMUTÇUOĞLU Hoca Efendi davudi sesiyle yatsı namazı kıldırır, arkasından da vaaz başlardı. Bizdurmadan notlarımızı alırdık. Hala o notlarınparçalarını arşivimde bulmak mümkün.

O sıralarda çarşıda bir arkadaşımla karşılaştım. Yanında başka birisi daha vardı. Yanındakine “işte senin aradığın buydu” dedi. Bu adam kimdir? Beni niçin arıyor da bulmuş olacak biye hayretle bakarken olay aydınlandı. Tahir Hoca'nın bir vaazında ben bu adamın önünde durmadan not alıyormuşum. Bizim diğer arkadaşa benim kim olduğumu sormuş. Bu nedenle tanıştırmış.

Aradan yıllar geçti. Az değil 40 yıla yakın bir zaman geçti. 7. sınıfta okuyan öğrencilerimiz gruplar halinde birer günlüğüne itikâfa girecekler. Bir gün de onlarla ben kalacağım. İtikâf camisinin Erenköy’deki Tahir Hoca'nın yıllarca vaaz ettiği cami olduğunu öğrenince bende farklı bir heyecana sebep oldu. Zira hem hatıralarımı tazeleyecek hem de çocuklarla bu ibadet atmosferini yaşayacağım.

12 yaşlarında kendi istekleriyle 24 saatlik bir süre için camide kalmaya /itikâf yapmaya, orada daha önce tadına bakmadıkları birçok ibadetin hazzını yaşamaya niyet etmiş bir grup öğrenci bunlar. Mesela gece kalkıp Teheccüd namazı kıldık. Tabii hava soğuk, lavabo ve şadırvan da caminin bahçesinde. Hava sıcaklığının eksiye düştüğü bir dönemde harika bir tattı. Bu başka bir amaçla da yapılamazdı.

Merhum Tahir Hoca Efendi vaazlarında ibadetin verdiği huzur hissini anlatırken “bakın cemaat! Bahçedeki buz gibi suda şarıl şarıl abdest alıp uykusu açılmış olarak namaza başlayacaksın” derdi. İşte şimdi tam da bunu yaşama zamanıymış.

Evde sıcak su musluğunu tercih eden biz; buz gibi havada, caminin bahçesindeki buz gibi suda abdestimizi alıp ibadetlerimize yoğunlaştık. Hem de yanımızdaki ekip arkadaşlarımız; safiyetin ufkunda ve dünyanın kirleriyle henüz tanışmadan ibadet için kapanmanın lezzetine bakıyorlardı. Ramazan ayındaydık ama gece çayıyla beraber üç öğün doyurulmak güzeldi de hele cemaatten bir dedenin zor taşıdığı poşetler bizim ekibin aklını aldı. Bu nedenle de bir günü çok az buldular. Evlerine zor gönderdik.

Seneye inşallah diyerek ayrıldık.

Allah’ın mescitlerinden birisinde ibadet kastıyla kalmak güzeldi ama hatırları tazelemek daha bir güzel oldu. Elhamdülillah…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum