Paraya, pula ve bilumum tezvirata dair..

Önce okurlardan kocaman bir özür dileyeyim: Son zamanlarda bu sütunun serinkanlı nesnelliğini bir tarafa bırakan, daha özele inen yazılarla karşınıza çıkıyorum; yazılarımın sayısı giderek artan bir bölümü bana yöneltilen saldırılara cevaba ayrılıyor. Vaktinizi alacağım için özür dilerim.

Kendi gazetesini bile okumayan, gerçeğe kolayca ulaşabileceği halde oralı olmayan, yalanı meslek edinmiş tipler her fırsatta beni çarmıha germe çabasındalar. Bunlara alışığım da, önceki olağan saldırılardan farklı olarak, yazdığım yazılar ve yaptığım televizyon programlarının parasal karşılığını merak eden, merak etmekle kalmayıp kendi uydurdukları rakamları gerçekmiş gibi sirkülasyona sokan tipler de türedi.

Elbette sürünüyor değilim; kıdem aldıktan sonra, ele güne muhtaç etmeyen iyi maaşlar ödendi bana. Zaman'da da, Yeni Şafak'ta da... O sayede başka yerlerden gelen kışkırtıcı teklifleri kös dinledim ve doğru olduğuna inandığım kararları verebildim. Elde ettiğim ekonomik bağımsızlık, bana, fikirlerimi özgürce açıklayabilme fırsatı da tanıdı. Kimseye eyvallahım yok, canım sıkılınca ceketimi alıp gidebilecek haldeyim.

Yine de internet sitelerinden gazete sütunlarına taşınan iddiaların temelsiz olduğunu bilmenizi isterim. İşte size bir örnek: Cumartesi sabahı atv'de yaptığımız 'Beyin Fırtınası' programı için yüklü bir transfer ücreti aldığım, iki yıllık bir anlaşmam olduğu, bana akıl almaz maaşlar ödendiği iddialarının hiçbiri doğru değil. Kanalın (atv) program başına ödediği miktar iddia edilen rakamın çok çok altında; dörtte biri kadar... Beş kuruş transfer ücreti almadığım gibi aramızdaki ilişki için süre de belirlenmiş değil; yarın “Programı kaldırdık” dediklerinde ilişki de bitecek... Dahası, atv Çalık Grubu'na geçtiğinde, “Tamam mı, devam mı?” kararını yeni patronlara bırakmak üzere programa ara verme tercihini program ortağımla birlikte belirlemiştik...

İlişkili olduğum diğer yerlerle ilgili ortalığa salınan bilgiler de aşağı yukarı atv için yazılanlar gibi... Yalan, uydurma, atmasyon, gırla gidiyor benimle ilgili olarak...

Kimi, değişik zeminlerde defalarca açıkladığım görüşlerimi yeniden öğrenmek istiyor, kimi yazılarımda savunduğum konuları ters yüz ederek hesaba çekme derdinde; bazısı ise daha cüretkâr, elimde kalem, cevap verebilecek durumda olduğumu bile bile görüşlerimi çarpıtmaktan çekinmiyor.

Acaba neden? Neden yaptıklarımdan ve yazdıklarımdan çok yapmayıp yazmadıklarımdan hesaba çekiliyorum? Yazı ve söylem olarak kamuoyu karşısında en çok fikir açıklayan insanlardan biri olduğum ve izleyenlerce görüşlerim iyi bilindiği halde, olduğumdan farklı gösterilmeye çalışılıyorum; neden?

Tutmayacak çabalar bunlar...

Görüşlerim ortada, neyi savunduğum iyi biliniyor. Hükümet üyeleriyle organik bağım hiç olmadı; Ak Parti ileri gelenleriyle zaman zaman herkesin önünde ters de düştüm, düşüyorum. Devletlularla ikili ilişki kurma âdetim yoktur zaten; bu yüzden son yedi yıl içerisinde hiçbir flaş haberi ilk benden öğrenmediniz.

Olsa olsa çoğu Ak Parti'ye oy veren ülkenin geniş bir kesimiyle fikir akrabalığımdan söz edilebilir. Ülkem insanlarının büyük çoğunluğunun paylaştığı ortak değerleri savunuyorum sürekli...

Galiba zurnanın 'zırt' dediği yer de burası... Geçmişte kendilerinin devletlularla kurdukları türden bir ilişki tarzını şimdiki iktidarla oluşturmamı beklediler benden; beklentileri yerine gelmedi... Beynimi kazıyarak her gün yeni bir şeyler sunma gayreti içerisinde üstlendiğim yazarlık ve televizyonculuk görevlerimin maddi karşılığını büyüterek sonuç almayı deniyorlar şimdi de... Denesinler bakalım.

Şunu bilmelerinde yarar var: atv dahil görev aldığım her kanalda program teklifi yöneticilerden geldi; hiçbiriyle para pazarlığı yapmadım. Paradan söz edilmesini 'ayıp' sayan eski nesle aidim ben.

Baştaki özrümü lütfen kabul edin; 'ayıp' diye cevap vermeyince saçma sapan iddialar daha bir yaygınlık kazanıyor çünkü…


Önceki ve Sonraki Yazılar