xxx78
Önümüzü daha iyi görebilmek için...
Son gelişmelerden sonra Meclis’in devreye girmesi ‘Ergenekon süreci’ni olumsuz etkiler mi? Devlet adına terörü sona erdirmek amaçlı çalışmalar yürüten MİT’in yönetim kadrosunu savcıların eline düşmekten kurtarma amacıyla değiştirilecek yasalar Ergenekon savcılarının kollarını kanatlarını kırar mı?
Yeni endişeler bunlar...
Lâfı eğip bükmeden söyleyelim: Meclis’teki çalışma yasalara dönüştüğünde özel yetkili savcılar bazı özel yetkilerini kaybedebilirler; ‘Ergenekon süreci’ de o özel yetkilerde meydana gelecek kayıplar oranında olumsuz etkilenebilir.
Sonuçtan mutlu olmayacaklar bile artık yasa değişikliği girişimini engelleyemez. Yetkilerin aşılması veya yasaların kendine yontar biçimde yorumlanması gerektirdi bu değişiklikleri; arada yaşananlar hiç yaşanmamış hale getirilemeyeceğine göre, yasama organı da bu düzenlemeden kolay kolay vazgeçmeyecektir.
Teşbihte hata olmaz; şu anda yaşananlar bir çok yönden 2007’de Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde gündeme gelen ‘367 krizi’ne benziyor; orada da yasaların farklı yorumlanmak istenmesi krize yol açmış, sorunun üstesinden ancak erken seçim ve bir referandumla gelinmişti. İtirazlara rağmen, hükümet, erken seçime de gitti, referandumu da göze aldı.
‘Özel yetkili’ görevliler ve kurumlar bazı başka ülkelerin adalet sistemleri içerisinde de yer alır. Bizde sistemin bütünüyle kaldırılması hukuk alanında önemli bir boşluğa sebep olacaktır, bu tamam; ancak bizdeki gibi sürekli özel yetkili savcı, yargıç ve mahkeme uygulaması pek az ülkede var. Genel anlayış, bunun bir istisna sayılması ve ancak çok nadir hallerde kullanılmasıdır.
Ergenekon ve ilintili davalar ne olacak peki?
Gelişmelerin ortaya çıkardığı tablodan sonra ‘Ergenekon süreci’nin olumsuz etkileneceği endişesine kapılanlar bütünüyle haksız değiller, ama fazla telâş da gereksiz. Türkiye yakın geçmişinde yaşanan yanlışlıklarla yüzleşmeye ve yanlış yapanları hizaya getirmeye kararlı görünüyor; bu sebeple sürecin bütünüyle tavsamasına kimsenin izin vereceğini sanmıyorum.
Unutulmaması gereken bir yönü de şu ‘Ergenekon süreci’nin ciddiyetinin: Yargılananlardan birinin başvurduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), verdiği bir ara-kararla, şikâyet konusu yapılan hemen her konuda yargıyı haklı buldu. Karar okunduğunda, AİHM’in, Ergenekon’u Türkiye’de hükümeti devirmeyi amaçlayan bir ‘terör’ örgütü olarak gördüğü anlaşılıyor.
Sözün kısası, ‘Ergenekon süreci’nin baltalanması sanıldığından daha zordur... Mevcut yasalar ve yargı mensuplarıyla kaydedilen mesafe, yasalar veya yargı mensupları değişse de, geriye değil ileriyle doğru gider.
Gelişmelerin ‘Ergenekon süreci’ni olumsuz etkilemesinden endişe edenlerin üzerinde düşünmesi gereken bir nokta var: Savcı(lar)ın yasayı hukuki çerçeveyi zorlayarak MİT müsteşarına davetle açtığı yol ‘Ergenekon süreci’nin geleceği hakkında endişe duyulmayı gerektiren bir noktaya vardı; yolu açan/lar açısından hayli sorunlu bir durum söz konusu...
Meclis’in duruma vaziyet etmesi, yasal düzenlemelere başvurarak yanlışlıkları ortadan kaldırma arayışına girmesi, bunları yaparken ‘Ergenekon süreci’yle ilgili dengeleri bozmama hassasiyeti göstermesi... Herhalde demokrasi içerisinde bulunabilecek en kısa, kesin ve rahatlatıcı yöntemdir.
Bundan sonra önümüzü daha iyi görebiliriz.