Pınar KİBAR
On bir ayın Sultanı´na veda ederken...
"Veda" sözünden hiç hoşlanmam, vedalardan da...
Hele ki gelişi rahmet ve bereket olan bir aya edilen veda ise. Onu hiç sevmem...
Ama her insan hayatının bir köşesinde veda/vedalar vardır, veya olacaktır. İnsan doğarken bile, bir gün `veda` edeceğini bilerek doğar. Belki de edeceği o ayrılık için gözyaşı döker...
O yüzden her gelen mutlaka bir gün gidecektir...
İşte kaldı sayılı gün...
Peki bizler, günahlarla kirlenmiş sinelere nefes olan bu rahmet ayının tam neresindeyiz?
Bize neleri öğütledi?
Veda ederken geriye neleri bırakıyor?
...Hiç düşündük mü? Sahi biz düşünmeyi unutalı çok olmuşdu değil mi?
Filistin´deki kardeşlerimizi, Arakan´da yaşanan zulmü?
Her sene Ramazan geldiğinde, bazı duygularımız ön pilana çıkıyor Allah´dan!
KARDEŞLİK VE DAYANIŞMA DUYGUSU!
Bu ayda insanlar birbirlerini daha az kırmaya çalışıyor. Sevmediklerine bile ister istemez gülümsüyor. Selam bile veriyor!
Tuhaf değil mi?
30 gün içinde neler neler yaşanılıyor. Ve daha sonra?
Herşey geride kalıyor, Filistin, Arakan... Ve din kardeşimize olan muhabbetimiz...
Kırgınlıklara kalındığı yerden devam ediliyor...
Oysa ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor: “Allah’ın en sevdiği amel, az da olsa devamlı olanıdır“ buyuruyor.
Oruç çok şey kazandırdı yine bize. Bu duyguları muhafaza etmek de bize düşüyor.
Bu ayda bağışlanma var, bu ayda sevaplarda yükseliş var. Bu ayda Allah´a yakınlık var.
Unutmayalım, Kullukda devamlılık esastır. Devamlı kul kalalım. Sadece otuz günlük dindar olmayalım. Hayatın anlamını gözden kaçırmayalım.
Çünkü; “Sana ölüm gelinceye kadar rabbine ibadet et.”
vesselam...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.