xxx95
O yani Erbakan ve çalışmak, çalışmak...
27 Şubat... 28 Şubat... 1 Mart 2011... Ve günler sonrasında bugün 27-28-29 Mart... "O"nsuz geçen günlerin ardından yine "O"nu yazmak... "O"nsuz geçen saatler, günler, haftalar ve her geçen gün daha da artan hüzün... "O"nun yokluğuna alışmak zor hem de çok zor ama imkansız değil; kırk yıldan beri ve son yıllarda sağlığının elverdiği oranda yaptığımız "çalışmalar" tek teselli kaynağımız... "O'nunla çalışmaya" öylesine alışmış, öylesine kendimizi adamışız ki; artık rüyalarımızda bile "O ve çalışmak" var...
"O"nun vefatının 14'üncü günü, sabaha karşı gördüğüm rüyamda, kalabalık bir toplantıda "O"nunla birlikteyiz... Bir ara toplantıya ara veriliyor, "O" hemen fırsatı değerlendirmeyi düşünüyor, "Reşat, çalışmamız lazım!.." diyor; derhal müsait bir çalışma köşesi, masa ve koltuklar hazırlamaya başlıyorum; çalışma köşesini hazırlarken, birlikte çalıştığım genç arkadaşlar da toplantımıza iştirak etseler diye düşünüyorum...
"O"nu rüyamda görüyorum ama gördüğüm nihayet bir rüya işte; uyanıyorum...
"O"nsuz bir sabaha daha uyanıyorum; hüzünleniyorum, düşünüyorum ve...
"O"nunla geçen örnek alınası "kırk yıllık çalışmalarımızı" düşlüyorum...
"O"nun eseri "Millî Görüş ve Adil (Ekonomik) Düzen" çalışmaları...
"O" bize Ankara'nın yani "siyasetin" yollarını öğretti; öğretmenlik yaptı, önderlik yaptı, liderlik yaptı, son nefesine kadar partimizin genel başkanlığını yaptı; yaşadıkça bize öğretmesi gereken her şeyi öğretti, yol haritamızı çizdi; sadece Ankara'ya ve Türkiye'ye değil, bütün İslâm âlemine, bütün dünyaya, bütün beşeriyete nasıl gideceğimizi ve neler götüreceğimizi öğretti ve gitti!.. "O" bize sadece "siyasetin" yollarını değil; bir bütün olarak hayatın her türlü alanlarında, yani ilmî, dinî, iktisadî ve sosyal her alanda çalışmayı öğretti; özellikle de İslâmiyet'in sadece "DİN" değil aynı zamanda "DÜZEN" yani "ADİL (EKONOMİK) DÜZEN" olduğunu öğretti ve kutlu hicretine gitti!..
"O" aramızdan hicret edip gitti ya; şimdi bize düşen "O"nun bize öğrettiği yolda gitmek, "O"nun izinde yürümek; aynen "O"nun gibi malımızla ve canımızla cihad eden birer "MÜ'MİN" olmak; işte, özellikle bu son cümlede özetlenen örnek bir hayat bırakıp gitti!..
"O"nun önderliğindeki tarihî gelişme ilâhi kaderin takdiri ile olmuştur. Her şey hazırlanmış, son yarım yüzyılda yaşadığımız tarih de kendi kaderi ve Allah'ın takdiri içinde oluşmuştur. "Biz" millet olarak makus talihimizi değiştirmek üzere mukaddes Millî Görüş yürüyüşümüzü yapmaya karar vermiştik ama bir öndere, bir lidere ihtiyacımız vardı; önder ve lider olarak "O"nu bulduk; "O" bizi, biz de "O"nu bulduk ve takdir-i ilâhi olan bu buluşmanın ardından "O" bize kırk yılı aşan bir zaman diliminde -şahid olduğumuz üzere, kıyamete kadar örnek alınası- önderlik ve liderlik görevini en güzel şekilde yaptı da gitti!..
"O"nu anlatırken meselenin daha iyi anlaşılıp idrak edilmesi için takdir-i ilâhi hatırlatmasını özellikle yaptım. Elbette "O" yaptı, "biz" yaptık değil; Allah "O"na ve bize yaptırdı, bu şerefli vazifeyi ona verdi, ecr-i azime de o nâil oldu ve gitti!.. "O"nun ardından kalan bizlere düşen, aynen "O"nun gibi "O"nun çizdiği ve bizzat uygulayarak gösterdiği yolda yürümek ve çalışmak; son nefesimize kadar aynen "O"nun yaptığı gibi -bizzat yaşayarak şahit olduğumuz üzere- çalışmak, çalışmak, çalışmak...
"O"nun yani Erbakan'ın örnek alınası şahsi özelliklerini şöyle sıralayabiliriz.
a) Erbakan "bilgili" bir kimsedir.
b) Erbakan "çok cesur" bir kimsedir.
c) Erbakan "çok azimli" bir kimsedir.
d) Erbakan "zeki ve çalışkan" bir kimsedir.
e) Erbakan çok imanlı "mü'min" bir kimsedir.
"O"nun daha başka örnek alınası özellikleri ve yaptıkları gelecek yazılarda...