xxx135
Başörtüsünü siyasi istismar konusu yapmayın
Yıllardan beri başörtüsüne karşı mücadele vermeyi inançlarının ve düşüncelerinin gereği olarak görenlerde son zamanlarda sanki bir yumuşama varmış gibi bir görüntü verilmeye başlandı. Başörtüsünü bir inanç meselesi olarak algılayanlar için meselenin pazarlık konusu yapılması, özellikle de siyasi çıkar sağlamak adına kullanılmasının adı istismardır. Artık buna son vermek gerekiyor. Çünkü, başörtüsü yasağına karşı değilmiş gibi görünerek inançlı kesimden oy almak mümkün değildir. Böyle bir yaklaşım istismarcıları da bu yaftadan kurtarmaz.
Hemen belirtelim ki bu ülkede yıllardan beri başörtüsünü sorun haline getiren zihniyet CHP anlayışıdır. Bir de son zamanlarda Ergenekoncu olarak nitelendirilen anlayıştır. Gerçekten böyle bir örgüt var mıdır, hatta işi terör eylemlerine ve darbeciliğe kadar götürmüşler midir bu konudaki kararı mahkeme verecektir. Ancak, başörtüsünü rejim için tehlike olarak ilan eden ve buna karşı her türlü yola başvurarak mücadele veren anlayışın mensupları bugün nasıl bir görüntü vermeye çalışırlarsa çalışsınlar gerçek çehrelerini gizleyemiyorlar.
Ancak, olayı sadece CHP ile sınırlandırmak da doğru değildir. Bu milletten inanç özgürlüğünün önündeki tüm engelleri kaldırmak vaadi ile oy alan başta iktidar partisi olmak üzere tüm siyasi partiler bu yasağın kaldırılması konusunda yapılması gerekenleri yapmamışlarsa istismarcı konumundan kurtulamazlar. Elbette bu noktada yapmak istedikleri halde yapamamış olmak da söz konusu olabilir. Ancak, bunun sınırı nerede başlar nerede biter işte bu belirsizdir.
Başörtüsü sorununu samimiyetle çözmek isteyip de başarılı olamayanlar belki mazur görülebilir ama bu konuyu sürekli gündemde tutan, hem nalına hem de mıhına vurmaya devam eden ama çözüm söz konusu olduğunda bir anda söylem değiştiren CHP'nin artık bu işi siyasi malzeme olarak kullanmaktan vazgeçmesi gerekiyor. Çünkü, artık CHP'den yapılan "Başörtüsü sorununu biz çözeceğiz" şeklindeki açıklamalar inanılırlığını yitirmiş bulunuyor. Çünkü konu yalama edildi. Böyle olunca da sanki başörtülü insanların CHP tarafından hafife alındığı gibi bir görüntü ortaya çıkıyor. Başörtüsüne karşı olmaktan insanların bunu inançları gereği yaptıkları biline biline konunun sulandırılması çok daha çirkindir.
Hatırlanacağı gibi CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu genel bakanlığının ilk ünlerinde "Başörtüsü sorununu biz çözeriz" diye bir laf etti. Bu sözde samimi olunsaydı sorun çözülebilirdi de. Çünkü, CHP'nin meseleyi çözmek için ortaya çıkması halinde iktidar partisi ile diğer muhalefet partilerinin de buna destek vermeleri kaçınılmaz olurdu. Ancak, bu söylem bazı çarşaflı ve başörtülü hanımlara CHP rozeti de takılmış olmasına rağmen sonuçsuz kaldı... Ardından bu defa CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin bir televizyon kanalında diğer partiler başörtülü aday gösterip seçildikleri takdirde Merve Kavakçı'ya karşı sergilenen tavrın CHP tarafından sergilenmeyeceğini söyledi. Adeta bu yönde taahhütte bulundu. Ne var ki bu yaklaşım da çok geçmeden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, "Ben Meclis'e kıravatsız girebiliyor muyum? Başörtülü de girilemez. Seçilmiş olan başörtülü milletvekili Meclis'e girerken başını açmak durumundadır" diyerek hem daha önce kendisinin yaptığı açıklamaları hem de genel başkan yardımcısının sözlerini tekzip ediyordu. Diyelim ki böylece CHP meseleye son noktayı koydu. Hayır... Maalesef öyle olmadı. Kılıçdaroğlu bu tartışmaların hemen ardından, "Tüm kadınları eşit, özgür ve kendine güveni tam vatandaşlar olrak görmeyi arzuluyoruz. Başörtüsü gibi konuları geniş bir toplumsal uzlaşı içinde çözeceğiz" diyerek sanki çözümden yanaymış gibi bir tavır sergiliyordu. Hatta Kılıçdaroğlu'nun bu açıklaması bazı gazetelerde, "Başörtüsünü çözeceğiz" şeklinde bir taahhüt gibi takdim ediliyordu.
Peki CHP başörtüsü sorununu nasıl çözecek?
CHP'den yapılan açıklamaların bu millet hangisini doğru kabul edecek?
Sokakta serbest ama Milletvekili olarak Meclis'e girmek söz konusu olduğunda açtırmak suretiyle mi çözülecek? Bu meseleye çözüm getirmek olmaz ki... Olsa olsa konunun istismarı olur. Ama artık bu toplumun bu tür aldatmacalara karnı tok... Kimse bu oyuna gelmeyecektir.
Aslında bu ülkede başörtüsü sorunu diye bir konunun sürekli gündemde kalması sadece azınlık bir grubun geçmişteki dayatmasının sonucudur. Rejimin tehlikeye girmesi gibi birtakım gerekçelerle iş bilinmezliğe sürüklenmiştir. Aslında başörtüsünün rejimi tehlikeye sokması da söz konusu değildir. Bazılarının kendi anlayışlarını inananlara dayatmasından ibarettir. Bu dayatma ortada durduğu sürece bu ülkedeki rejimi demokratik olarak nitelendirmek mümkün olmaz.