xxx78
O da bir gün bitecek...
Operasyonel medya’ dendiğinde hop oturup hop kalkıyorlar, ama ne yapalım gerçek bu... Artık ‘merkez’ olma iddiası kalmayan malum gazetelerde son birkaç aydır çıkan haberler ve yorumlara, geçmişte üstlendikleri meş’um roller ışığında baktığınızda, çaresizliklerini görebiliyorsunuz...
Çaresizler; alıştıkları ‘operasyonel’ dile uygun yayınlar yapıyorlar, fakat bekledikleri türden operasyonlar gerçekleşmiyor çünkü... Her gün sundukları ‘operasyonel’ haber ve yorumları ise okurlarının çekebildiğini sanmıyorum.
Türkiye’nin çok partili siyasi tarihi sürekli ‘operasyonlara’ tanıklık etti. 27 Mayıs (1960), 12 Mart (1971), 12 Eylül (1980) ve en son 28 Şubat (1997) askeri müdahaleleri öncesine ait gazete koleksiyonlarını açın, bugün de varlıklarını sürdüren pek çok gazete ile o gazetelerde köşe işgal edenlerin o dönem çıkan haber ve yazılarıyla bugünkü yayınlar arasında müthiş benzerlikler bulacaksınız...
Darbeler öncesinin basını günün iktidarını kötüler, devleti yöneten kadroları küçümsemek için fırsat kollar, habbeyi kubbe yapmaktan ve tezvirat için yalan-dolana başvurmaktan kaçınmazdı... Bütün darbeler, dönemlerinin basın-yayın organlarının ‘operasyonel’ desteği sayesinde hayata geçirilebildi. Gazeteler ve o gazetelerde yazanlar olmasaydı darbeler de olmazdı.
Bu son hüküm bana ait değil. Her müdahaleden sonra açık sözlülüğüyle ünlü bazı darbeciler bunu itiraf ettikleri gibi, ünlü bir medya patronu da, “Darbeciler bizim gazeteleri okuyarak harekete geçti” tespitini kayıtlara geçirdi.
Suçlamalar bile değişmiyor, yılların ve dönemlerin değişmesine rağmen... Geçmişte siyasiler hakkında -çoğu iftira- neler yazılıp söylenmişse, şimdilerde de aynı gazetelerde eski-yeni imzalar tarafından benzer yazılar gerçekmiş gibi yazılıyor.
İsteyen son birkaç ay içerisinde meydana gelen olaylarla ilgili yazılanlara bakabilir...
Geçmişte ‘operasyonel’ yayınlar halkın kafasını karıştırmaya, askerleri kışkırtmaya ve dış dünyayı olacağı kabule hazırlıyordu. Bugün durum hayli farklı; yapılan yayınlar ‘operasyoncu’ kalemleri etkiliyor; buna hiç kuşku yok, Bremen Mızıkacıları görüntüsü bu sebepten... Ancak esas hedef alınan iç ve dış çevreler üzerinde zerre kadar etkisi olmuyor ‘operasyonel’ yayınların...
Hakkında bu kadar olumsuz yayın yapılan, yerden yere vurulan bir siyasi iktidar, bu denli yoğun medya saldırısına rağmen, halktaki desteğini artırabilir miydi? Başbakan Tayyip Erdoğan çıktığı son televizyon programında Ak Parti oylarının yüzde 50’inin üzerinde dolaştığını söylemişti; HaberTürk gazetesinin aylık kamuoyu yoklamasında Ağustos ayı rakamı daha da yüksek çıktı: Yüzde 53.7...
Ne büyük bir ömür törpüsü olmalı ‘operasyonel gazetecilik’; iktidar partisini yıpratmak ve seçmen kitlesini soğutmak için göbeğinizi çatlatıyorsunuz, tam başarılı olduğunuzu sanmaya başladığınızda, yazdıklarınızı halkın kaale almadığı gerçeğine tosluyorsunuz...
Tahammülü zor bir çile bu. ‘Operasyonel gazetecilik’ halkası içerisinde yer alanların sinirlerinin yıprandığı, her gün birbirine benzeyen yazılar yazmaktan kalemlerinin isyan haline geldiği yazdıklarına da siniyor zaten...
Yazık ediyorlar kendilerine...
‘Operasyonel gazetecilik’ aslında bitti, tükendi; ancak eski tüfekler alışkanlıklarından vazgeçemedikleri için ‘operasyonel medya’ varlığını sürdürüyor...