Murat KARAKOYUNLU

Murat KARAKOYUNLU

NAGEHAN ALÇI, CEM KÜÇÜK V.S.

Ak Parti ve hükümet üzerine yorum yapan hemen herkes, konuşmasının bir yerinde mutlaka ki, hükümet faaliyetlerine ilişkin başarısızlık sebepleri sıralar. X il müdürü, y bürokrat, z ilçe başkanı, mahalle muhtarı, kadın kolları üyesi v.s. Bu kişiler için oy kaybının yereldeki hatta ulusaldaki en büyük sebebi odur. Çoğu, bir takım insani zaaflara (kıskançlık, haset, menfaat v.s) dayalı bu kanaatler; kimi zaman haklı, kimi zaman haksız karşıt görüşlerle hemen çürütülür. 

Devletteki tüm bürokratların Ak Partili olması gerektiğini düşünmek, cemaat, dernek, vakıf, basın kuruluşu v.s. bana tabi olsun demek, şahsi menfaatleri esasın üstünde tutmak hatadır. Memurun devlet, STK’ların toplum, partilinin ise hizmet esasına göre hareket etmesi beklenir. Bu yaklaşım, yanlış tahlilleri örter ve ortaya daha doğru sonuçlar çıkar. Bu sonuçlar ise kişiye, hatalardan arınmış bir çözüm elde etme noktasında mesafe kat ettirir.  
Ak Parti'nin siyasette metal yorgunluğuna dayalı yenilenme yaşaması bir anlamda bu tahlillerin ürünüdür. Ne var ki Türkiye’yi 16 yıldır idare eden ve önümüzdeki dönem için yeni hedefler koyabilen bir partinin metal yorgunluğunu sadece parti içerisinde araması yeterli değildir. Bugün için yalnız bırakılmaya doğru sürüklenme riski taşıyan Ak Parti’nin metal yorgunluğundan sıyrılması gereken başka mecralar da vardır. Mesela medya. Özellikle televizyon ekranlarında boy gösteren ve Ak Parti politikalarını savunmak adına söz sahibi olan, ama artık Ak Partili seçmeni dahi ekranlardan soğutan bir zümre var. Ekonomiden, dış politikaya, psikolojiden savaş stratejilerine kadar her şeyden anlıyormuş gibi gözüken ve fakat bozuk plak gibi aynı şeyleri tekrar eden; basit, bayağı ve yetersiz bilgi düzeyi ile savaş arenasına dönüşen tartışma programlarında yerden yere vurulan isimler bunlar. Daha açık olayım mı: Mesela Nagehan Alçı,  Mehmet Metiner, Savcı Sayan. Sonra hükümetin gücünü ardına aldığını iddia ederek sağa sola tehditler savurabilen Cem Küçük. Hadi listeyi siz genişletin. 

Güvensizlik mi demeli, samimiyetsizlik mi, tam olarak benimseyememek mi bilinmez; bu arkadaşları, Ak Parti’ye gönül veren bir birey olarak dinlemek asla haz vermiyor. Başkasının sözüne kulak asmadan, sadece kendi düşüncelerinin konuşulmasını isteyenlerin dışındakilerin tahammül sınırlarını zorluyor bu isimler. Metal yorgunluğu had safhada yani. Şahısları ile elbette ki bir problemimiz yok bu isimlerin ancak bu niteliksiz dili sürekli olarak görmekten sıkıldığımız da aşikar. 
Diğer yandan bu isimlerle birlikte anmak istemesek de, sürekli geriye doğru bir ivme sergilediğini üzülerek gördüğümüz isimler de var. Mesela sevgili Turgay Güler. Bir dönem her kesimden insanı ekranlarda toplayabilen “Sıradışı” bir adamken, bugün üstlendiği misyon, Mehmet hoca ile birlikte, amacı sadece “muhalefete kallavi sözler yapıştırmak” olan bu program üretmekmiş izlenimi veriyor. Bu tavrın geniş kitlelere ulaşmayacağını artık, görmek gerek. Sahi daha geniş bir kamuoyuna hitap edecek programları yeniden sergilemek mümkün olamaz mı? Daha önce başarılmış bir dili yeniden inşa etmek daha doğru olmaz mı? Öyle ya, bir zamanlar Meksika Sınırının çocukları vardı. Onlar kayboldu, elimizdekiler ise kötüye doğru verildi. 

Demem o ki Ak Parti politikaları hakkında söz söyleyecek ve ekran yüzü olabilecek yüzlerce nitelikli insan var. Onlara söz hakkı verilmesi metal yorgunluğunun giderildiğinin vitrine taşınması açısından önemlidir.

Son olarak, A Haberin sunucusu Erkan TAN’a da bir çift sözüm var. Erkan bey, biz ülkemizin geneline hakim olan, işittiğimizde tüylerimizin diken diken olduğu, milli duygularımızı bir anda tetikleyen, coşku, sevinç ve inanç aşılayan Mehter Marşlarımızı, sizin kimi zaman neşeli, kimi zaman öfkeli, kimi zaman ise alaycı sesinizle birlikte hatırlamak istemiyoruz. Bal yiyen baldan usanır misali Mehteri, her haber arasında duymak ayrı, sizin sesinizle yan yana duymak ayrı bir mesele oluyor. Milletimizi bir arada tutan, aynı hissiyatı yaşatan çok az obje, konu var ve Mehter de bunlardan birisi. Öyle iken dosta güven düşmana korku salan algısı ile Mehter Marşını artık, toplumsal ayrışmayı sağlayacak şekilde kullanmak, doğru değildir. Format mı değiştirirsiniz bilmem ama habercilik açısından belki kısa vadede kazanç sağlayan bu yöntemden ülkemiz ve hatta Ak Parti adına vazgeçin artık. 

Derin gazetecilik tecrübenize dayanarak konuyu anlayacağınızı umuyor ve binlerce suskun kitle adına sesleniyorum. Bugüne kadar belli ki iyi gitti. Belki kullanılması gerekiyordu ama bu kadarı kâfi. Mehter tüm kitleleri kapsayacak şekilde yeniden yüreklerimizi titretsin, kıymeti daha fazla zedelemesin ve bir bütün olarak yine yeniden tüm Türkiye'nin olsun diyebilmemiz için, samimi hissiyatlarla biz de sana seslenelim. Milletin bütünleştirici değeri olarak daha önce bulunduğu o asli yerine koyalım diye, daha fazla yıpratmadan bize, “Ver Mehteri.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.