Müslümanlıkta Sevgi ve Hürmet Ölçüleri

Bu yazıyla; Sitemizde yazılarıyla yaşamımıza yön veren bize müslümanlığımız en içten duygularla anlatan ve sevdiren Sayın Hocamız Mehmet Şevki Eygi hocamın Milli Gazete'de çıkan yazılarını kendilerine saygı ve hürmetlerimle Ramazan ın uygunluğuna binaen paylaşmak istiyorum. Allah Razı Olsun Sayın Hocam..

 

Müslümanlar kimleri sevmeli, kimleri sevmemelidir, konumuz budur...

1. Müslüman, Resulullah Efendimizi (sallallahu aleyhi ve sellem) çok sever. Canından, çoluk çocuğundan, malından daha fazla sever. Yaratıklar içinden ondan daha fazla sevdiği bir kimse veya şey olamaz.

2. Diğer bütün peygamberleri de (aleyhimüsselam) sever, onlara hürmet eder.

3. Ashab-ı Kiramı (radıyallahu anhüm ecmain) sever, onlara hayır dua eder, Allah onlardan razı olsun der.

4. Hulefa-i Raşidîni sever.

5. Ehl-iBeyti sever.

6. Âmil din âlimlerini sever.

7. Mürşid-i kâmilleri sever.

8. Hakikî şeyhleri sever.

9. Salihleri sever.

10. Âdil sultanları ve halifeleri sever.

11. Gerçek/muhlis mücahidleri sever.

12. Evliyaullahı (Allah’ın veli kullarını) sever.

13. Kendilerindeki iman, İslâm ve kardeşlik dolayısıyla bütün mü’minleri sever.

Müslüman kimleri sevmez, kimlere hürmet etmez?

(1) Dıştan Müslüman görünüp içinde küfür olan münafıkları sevmez. Nifak küfürden eşeddir.

(2) Kötü ulemâyı (ulemâ-i su’) sevmez.

(3) Müteşeyyihleri (şeyh taslaklarını, yalancı ve sahte şeyhleri)...

(4) Din sömürücülerini, din bezirganlarını; yüce ve kutsal dini kendi şahsî ve siyasî nüfuz ve menfaatlerine âlet eden sefilleri...

(5) Fısk, fücur ve bid’atleri kendilerini küfre ve irtidata götürenleri...

Salih ve muhterem bir zatı sevmeyen, onu tenkit eden bir Müslümanın durumu nedir?

O bir nasipsizdir. Lâkin bu nasipsizliği yüzünden kendisine savaş ilan edilmez. Bir şeyhi veya bir alimi sevip sevmemek dinin esaslarından değildir.

Bir müteşeyyihi, bir din baronunu, bir din sömürücüsünü sevmemek, tenkit etmek faziletsizlik değil, aksine fazilettir.

Fitne ve fesat çıkacaksa, kötü âlimler, baronlar, şeyh taslakları tenkit edilmez.

Bir nurcunun, Bediüzzaman hazretlerini tenkit eden bir Müslümana düşmanlık etmesi, onunla kardeşlik bağlarını kopartması ve ona savaş ilan etmesi yanlıştır. Öncelikle Bediüzzaman hazretlerinin öğüt ve öğretilerine aykırıdır. İçinden veya çok yumuşak ve münasip bir lisanla “Sen bu konuda nasipsizsin” demekle yetinmesi gerekir.

Müslümanlar dinde reform, yenilik, değişiklik yapmak isteyenleri haklı olarak tenkit ederler ve kendilerini; yanlışlıkları, bid’atleri, reformculukları konusunda sevmezler.

Allah’a, Peygambere, Kur’ân’a, İslâm’a, Şeriata hakaret edenler, saldıranlar, bu saldırı ve düşmanlıkları dolayısıyla kâfir ve mürted olacakları için onlar kesinlikle sevilmez, onlara kesinlikle hürmet ve tazim edilmez.

Hakikî şeyh olmayıp, sûrî şeyh olanlara, icazetleri varsa ve kendilerinde şer’an ve tarikat erkanı bakımından açık/cehrî bir bozukluk yoksa hürmette kusur edilmez.

“Bizim şeyhimiz keşif ve keramet sahibidir, Allah’ın kendisine bildirdiği şeyleri bilir” diyenlere bir şey lazım gelmez. “Bizim şeyhimiz her şeyi bilir” diyerek mutlak konuşanların işi zordur. Küfre düşmelerinden korkulur.

Sevgilerimizi, hürmetlerimizi imanın, İslâm’ın, Kur’ân’ın, Sünnetin, fıkhın, Şeriatın, ahlâk-ı islâmiyenin ölçü ve kıstaslarına göre ayarlayalım.

Şu İslâmî kuralı hiç unutmayalım:

Sevilmesi, hürmet ve tazim edilmesi gereken şeyleri tahkir eden kişi kâfir olur.

Tahkir edilmesi gereken şeyleri seven ve onları ululayan/tazim edenler de kâfir olur.

Hayırlı İftarlar Diliyorum

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.