Muhteşem Narkozcu!

Wikileaks Kriptoları patlatıldığında, medyamızda muhakkak bir "Zeyno Baran röportajı" bekliyordum. Biraz gecikmeli de olsa, söz konusu röportaj önceki günkü Akşam gazetesinde yayınlandı.

Bu satırların yazarını şaşırtmadıkları için ilgili herkese müteşekkirim!

Hayır, Zeyno Baran, Sözcü'nün meşhur başrol oyuncusu Lee Van Cleef gibi "Sağolasın Wikileaks" diye açıktan bir sevinç gösterisi yapmıyordu.

Bu durum, Hudson'cı aktristin Wikileaks kriptolarına sevinmediği anlamına gelmiyordu, elbette...

Muhtemelen Lee Van Cleef'ten bile daha mutlu olmuştur Zeyno Baran...

Sadece üslubu farklıydı.

*

Akşam'daki röportajda, kendisinden beklediğim "gözbağcılık" performansını "başarıyla" sergilemiş olduğunu peşinen söylemeliyim.

Zeyno, "yetenekli" bir "dezenformasyon misyoneri"dir.

Türkiye sinemalarında gösterime girsin diye...

Atlantik Ötesi'ndeki platolarda çekilen korku filmlerinde de rollerinin hakkını vermişti, vaktiyle!

*

Zeyno Baran, Wikileaks kriptolarının "ABD tarafından sızdırılmadığını" öne sürüyor.

Dahası var...

"Wikileaks belgeleriyle, Washington'ın düşmanları veya ABD ile rekabet içinde olan ülkeler için avantajlı bir durum ortaya çıktığı" iddiasında!

Zeyno Baran'ın muhteşem narkozculuğu gayet tabii bu kadarla sınırlı değil...

Onun bu alandaki farkını ortaya koyan, (bu arada aklı başında herkesin aklına hakaret etmek anlamına da gelen) tam da şu cümleleri:

"-Bu belgeler, sanıldığı gibi ABD'nin komplo üzerine politikalar yaptığı ya da art niyetli siyaset ürettiği tezlerini çökertiyor...

Amerika'nın genelde dünya barışı için çalıştığını, demokratik yollarla seçilmiş hükümetlerle işbirliği temelinde hareket ettiğini gösteriyor..."

*

"Kurgusal 11 Eylül"ün ardından...

Gayrı meşru Irak Savaşı'na gerekçe oluşturan, Kitle İmha Yalanları'nın veya "Saddam-El Kaide bağlantısı" gibi hurafelerin, Zeyno Baran için asla art niyetli politikalar olmadığı anlaşılıyor!

Bu gidişle...

Bir sonraki aşamada, "Karanlıklar Prensesi" Zeyno Baran'ın bizlere, ABD'nin "dünya barışı için" nasıl milyonu aşkın insanın kanını döktüğünü...

İşgal ettiği ülkelere nasıl "örnek bir demokrasiyi getirmiş olduğunu" anlatacağı anlaşılıyor!

*

Amerika dediğimizde, "darbe" süreçleriyle eş anlamlı bir sözcük sarf ettiğimizi, Zeyno Baran bilmiyor olabilir mi?

Newsweek'te "darbe-toto" oynamanın heyecanını...

Sonradan Ergenekon sanığı olmuş bir generalle görüştükten sonraki aylarda yaşamış bir Zeyno Baran'dan söz ediyorum!

Baran'ın görev yaptığı Hudson Enstitüsü...

İsrail'e yakınlığı ile bilinen, Neo-Con'cu bir merkez...

2007 Haziran'ında o merkezde pişirilen "Türkiye'ye yönelik karanlık senaryoları" unutmamız mümkün mü?

Wikileaks'te pişirilen diplomatik yemekler de, İsrail'le bağlantılı "Derin Neo-Con Mutfağı"ndan çıkmadır.

*

Zeyno Baran, illüzyonunu Washington merkezli olarak yapıyor.

Kimi meslektaşlarımız da "Washington, Türkiye'yi nasıl görüyor?" antetli "korkutmalarını" içeriden icra ediyor.

Son dönemde Ankara'yı kaybetmiş, daha doğrusu Ankara'ya yenilmiş bir Washington'ı ha bire üste çıkarmaya çalışan gözbağcı "iliştirilmiş" analizler, "ihtiyaca binaen" itina ile gösterime giriyor...

Mesela, Wikileaks'ten hemen önce...

Hani neredeyse, Türkiye kamuoyunu "korkutmaya" and içmiş bir anchorman-bir postacı yazar sahne almıştı!

*

Wikileaks patladığındaysa, ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman'ı koruma gayretkeşliği sergileyen yorumlar ve röportajlar boy gösterdi.

Bu çerçevedeki narkozcular, Türkiye kamuoyuna "Yok, yok, o kriptoları Eric Edelman yazmadı!" diyorlardı!

"-O kriptoları Edelman yazmamış!"da, ne yapmış?

"-Altında görevli diplomatların analizlerine paraf atmış!"

Yani?

"Ben yazmadım, elim yazdı!" gibi bir şey!

Önceki ve Sonraki Yazılar