Teslime Gülsen NURDOĞAN

Teslime Gülsen NURDOĞAN

Mudanya

Bursa'da ilk gittiğim yer Mudanya ilçesiydi. Feribotla gelen arkadaşımızı karşılayacaktık. Fatma hanımla hazırlanıp çıktık. Tam üç araba değiştirerek Mudanya'ya vardık. Bereket ki ulaşım imkanı kolaydı. Sahile indiğimizde arkadaşımız gelene kadar yürüyelim dedik. Sahil boyunca evlerle iç içe girmiş lokantalar dikkatimi çekti. Bunlar genelde sıradan balıkçı lokantalarıydı.

Hava rüzgarlı olduğu için dalga sesleri eşliğinde yürüyorduk. Doğrusu Marmara deniziyle ilk karşılaşmamdı. Karadeniz, Ege ve Akdeniz'den sonra şükür ki Marmara'yı da görmüştüm. Fatma hanıma denizin karşısını göstererek, acaba orası Bursa mı yoksa başka bir yer mi dedim? Bilemedi. Sonra internetten araştırıp yine bulamadık. Arama butonuna "Mudanya sahilinin karşısında neresi var, diye yazdık bir şey çıkmadı.

Orada birkaç fotoğraf çektik. Nedense Bursa'ya gelince telefonum çekmez oldu. O gün bunu Mudanya ilçesinden kaynaklı bir durum olarak algılamıştım. Fakat Bursa'da bulunduğum gün boyunca bu sıkıntıyı yaşadım. En son sim kartını çıkarıp yeniden takınca düzeldi. Fatma hanımla karnımızı doyuracak iyi bir yer aradık. Caddenin sağındaki köftecilerden birinde pideli köfte söyledik. Pideli köfte Bursa'nın meşhur yemeklerindenmiş. Telefonum hala çekmiyordu. Gizem'in şimdiye çoktan inmesi gerekiyordu. İskeleye vardığımızda onu orada bizi bekliyorken bulduk. Bayağı bir telaş etmişti. Hep birlikte çay içip sahil boyunca yeniden yürüdük. Mudanya Mütarekesinin imzalandığı bina da oradaydı.

Restore edildiği için sadece uzaktan gördük. Güzel bir konaktı. Binanın yanından geçerken fotoğraf çekmiştik diye hatırlıyorum fakat telefonlarımızın galerisinde bulamadık. Onun hemen yakınındaki camide ikindi namazımızı kıldık. Sonra tekrar sahil boyunca yürümeye başladık. Yalılar ve konakların hepsi birbirinden güzeldi. Mudanya'nın önü denize çıkan sokakları vardı.

Söylediğim gibi konaklar ve lokantalar iç içeydi. Bazen bir lokantayı ev zannedebiliyorduk. Bazı lokantaların önlerindeki bira fıçıları dikkatimi çekti. Kullanılamayacak kadar eski evler de göze çarpıyordu.

Bu evlerin ihtişamı hala üzerindeydi. Onlara bakarken "Eskiden buralarda kimler iskan eyledi?.." diye geçirdim içimden. Pencere ve balkonların işçiliğine bakınca bu konaklarda oturanların hali vakti yerinde kişiler olduğunu düşündüm. Ah dedim, ne kadar güzel bir yer burası! Tabi bunları söylerken eski halini düşünerek söyledim. Yoksa şu anki hali hiç güzel değil. Hele içkili balıkçı lokantaları o güzelim evlerin yanında ne kadar da iğreti duruyor! Gizem'e ve Fatma hanıma dönüp, bundan 150 yıl önceye dönebilsek de şu konaklarda karşılıklı komşu olsak dedim.

Gizem'in hoşuna gitti. Evet valla Teslime abla ne güzel olurdu dedi. Sonra oradaki konağın birinin kapısında kapıyı çalıyor gibi yaparak fotoğraf çektirmek istedi. Zannetti ki konak boş bir konak. Yani müze gibi evler oluyor ya hani!.. Kapıyı çalıyor gibi yapayım derken gerçekten zile dokununca olan oldu. Karşı tarafta oturan bir kadın bize doğru gelmeye başladı. Buyrun kimi aradınız dedi. İçeride uyuyan var! dedi.

Aaa dedim ben; Gizem Gizem çabuk gel buraya! Orası gerçekten bir evmiş! Sonra kadına dönüp, özür dileriz arkadaşım müze gibi bir şey sandı. Fakat bu evler tarihi evler! Merak ettim bu nasıl oluyor? Bu evler size dedelerinizden falan miras mı kaldı dedim?Satın aldık dedi kadın. Böyle işte!.. Mudanya'da tarihle yolculuğumuz sona erdi. Otobüse binip Osmangazi'ye doğru yol aldık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum