Murat KARAKOYUNLU
MASALLARLA BÜYÜMEMELİ ÇOCUKLAR
Annemin anlattığı masallar geliyor aklıma; gözlerini, o hani bana iştiyakla bakarken gördüğümde. Mutlu, mesut, saadet dolu bir kapı açıyorsun da bana, masal gibi bir hakikat yaşıyorum. Sen diyorum, elimin uzandığı, sesimin uyandığı ne çok sevda barındırıyorsun hayatında. Ne çok yalnızlıklarıma yan oluyorsun, ağlıyorsun benle hani, sonra gülüyorsun. Ne hissettiğimi orda o anda biliyorsun. Bir masal ve bir beyaz atlı prens hayallerinde yine sadece beni diliyorsun. Ben gibi yaşıyorsun ya hani, ben gibi seviyorsun. Masal gibisin yani, gerçeklerimi siliyorsun.
Affetmeyi bilen insanların yüce gönüllerindeki eşsiz affedilebilecekler hanesinde o an, senin için bir yer ayrıldığını bilsen bile sen, affa maruz kalma sakın. O yeri kullanma hiçbir zaman. Günün birinde ihtiyacın olacak bağışlanmalar için sebepler biriktirme. Ahlak ve İslam olmak adına, insan olmak adına taşıdığın bin bir neden seni alıkoyacakken zaten, bir küçük kusurla bağlanacak af ihtimalini senin, taşıma yüreğinde. Hayat, insana diz çöktürebilir her an bir yerde unutma. Bil ki küçük bir dağ evine sakladığın hayallerin varken senin, o evin şömine ateşine odun kırmak için kaldırdığı baltasını, yüreğine indirebilecek insanları olur hayatının. Onlardan biri olma başka bir hayat için. Affetme, affa maruz kalma.
İnsan olmak gibi bir erdem barındırırken içinde, sınırlarını aşıp da senin, kendinde bir yara açma sakın. Hayat, annelerin anlattığı masallar gibi değil çünkü. Nasılsa, kolayca onarılacaksa her şey, yıkmak gibi bir endişeye de mahal kalmaz ya hani. Yakar, yıkar ve yeniden yaparsın ya hani. Kötü kalpli cadılar mutlu sonlara yenilirler ve iyiler hep kazanır ya hani. Her şey eski haline dönerken külkedisinin ayakkabısı eskiye dönmez ya hani. Üvey anneler kötü kalpli olur da öz anneler cami avlularına bırakmaz ya çocuklarını masalda. Üvey anneler kötü kalpli iken masalda, öz anneler bırakır çocuklarını cami avlusunda, bu hayatta. Bil ki melek onlardır masalda, hakikatte ise, şeytan da…
Anne sıfatsız olur aslında öz de, üvey de değil. Anne ise, annedir. Ve hiçbir anne çocuklarını hayata hazırlarken kaybetmelerini istemez. O sebeple dostum. Önce kendine sarılmak ve güçlü olmak adına bir şey yap; bir “anne” yetiştirmişse seni, değerlere sarıl. Kimsenin bağışlamasına hapsolma.
Şimdi sen. İnsan hata yapar diyeceksin. Affolunmak için gelmişken bu dünyaya, imtihan için gelmişken…
Bağışlaması bol Rabbim, kulunu bağışlar unutma. İnsan olmak erdemine, eninde, sonunda sığınanı…
Ne çok tenakuz var sözlerinde deme sakın. Tanımına sığmayacak bir söz söylemiyorum ki sana.
Masallarla büyümemeli çocuklar diyorum. Hayatta bir yüreği yaralayacak onca şey varken, sakın, masallarla büyümemeli çocuklar. Beyaz atlı prenslerin prenseslerini kurtarmak için verdikleri amansız mücadelelerin sonunda, o hani tereyağından kıl çeker gibi olayların kolayca neticelendiği sahnelerle büyüyen çocukları olmamalı yarınımızın. Masal ve çocuk diyorum dostum, bir araya gelmemeli, sakın.
Hakikatler denizinde yüzerken sen, ne çok tuzlu sular yuttuğunu hatırla hayatında. Ne çok kolay görünenlerini hani, diz çöktürür gördüğünü sana, birlikte hem de umutla. O sebeple dostum, zorluklara güç verir masallarla büyütmek çocukları. Zaferini ikiye, üçe katlamak olur diz çöktürürken birine.
Sen, Masumiyetten Mütevellit Çocukların gördüğü hakikatlere hazırlamak için yarını, gerçeğin imbiğinden geçirerek çağır hayata. Annene sarıl da, masala inanma.
Annemin anlattığı masallar gibi geliyorsun işte aklıma. Mutlu, mesut, saadet dolu bir kapı açıyorsun da bana, masal gibi bir hakikat yaşıyorum. O sebep hakikatine inanamıyorum öyle hemen bir anda. Bil ki kolay gelmedim buraya. Türlü kereler diz çöktüm hayatın önünde. Hep masallardan sebep düşürmüştüm de gardımı, en büyük darbeyi o anda yedim işte.
Böyle işte dostum, masal ile gerçek arası bir dünya kurmanın insana ne çok zarar vereceğini bu hayatta, görmelisin. Sahte mutluluklara kanıp, gerçek gözyaşları dökmemelisin.
'Bana bir aşk öğretenin kırk yıl kölesi olurum diye' ben, bin yıllık yalana inananlar gördüm. O gün bugündür işte, masal gibi bir hakikat sunmadan önce bana, gerçeklerle yoğur o masalı, unutma hiçbir masala inanmıyorum ben.
Bir sevda, bir aşk masalı gülüm, kolay kolay süzülmez artık imbiğinden bu yüreğin. Korku, bir zırh gibi kaplar da beni, gelişini yaşayamaz olur umutlarım. Sen, günün birinde bana geleceksen eğer, buluştuğumuz o ilk yerde soluklanmayı unutma.
Sen ve Ben, bir duada buluştuk önce. Orada gördü seni gözlerim, orada eridi içim, tenim. Dua ile yazıldık birbirimize işte. O sebeple sen beni hep orada bekle.
Bir duadan güzel bizi yazacak bize, hiçbir kalem yok, unutma…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.