KURUMSAL ŞİRKETLERİN NADAN YÖNETİCİLERİ

Bir şirketin kurumsal olması, o şirketin sermaye yapısı, çalışan sayısının çokluğu ya da dev bir plazada kanuni ikametgaha sahip olması değildir.

Eğer çalışanlarınız, üst, orta ve alt kademe yöneticileriniz kurumsal olamamışlar ise ünvanınız, ISO Belgeniz, TSE’niz sizi kurumsal yapmaz.

 Başlığa bakıp şimdi bu n demek dediğinizi duyar gibi oluyorum.

Anlatayım;


Vaktiyle devr-i Osmânî'de pek müdebbir, tecrübeli, yüksek sezişli, aklı başında bir vezir vardır.  Bir meseleden ötürü padişaha gücenmiş olduğu için köşesine çekilmiş, devlet işlerinden el-etek çekerek siyasetten uzak kalmayı tercih etmiştir.
Ne var ki, -her zaman olduğu gibi- devlet mühim buhranlar içindedir ve padişah, illâ ki bu müdebbir vezirin yeniden devlet hizmetine dönmesini istemekteyken vezir, Nuh deyip peygamber dememekte ve devlet kapısına yaklaşmamakta inat etmektedir. Neticede bir başka hinoğlu hin'in aklıyla şöyle bir çâre bulunur: Vezir, kıytırık bir gerekçeyle hapse atılır, yanına hücre arkadaşı olarak bir "nâdân" konulur.  Nâdân saçma sapan konuşmaları ile veziri tez zamanda canından bezdirir ve neticede, "çıkarın beni buradan; ucunda ölüm de olsa bu vazifeyi yerine getirmek, şu nâdânın kahrını çekmekten evlâdır" diyerek vazifeye başlar ve hikâye şu beyit ile sona erer:


Nâdân ile sohbet güçtür bilene,
Çünkü nâdân ne gelirse söyler diline

 

Padişah’ın mesajı ”Devlet hizmetinde beni böyle nadanlarla baş başa mı bırakıp gitmeyi düşünüyorsun?”dur ve yapılan uygulama sonuç alıcıdır.

Ömer SEYFETTİN –NADAN (Hikayenin özeti)

Buradan yola çıkarak Kurumsallık kavramını açmak istiyorum.

Şirketlerde çok kullanılan bir kavram vardır. Adama göre iş değil, işe göre adam. Bu tanımı herkes bilir aslında fakat uygulamada asla gerçek yerini bulmaz.

Kurumsal olduğunu sandığınız bir firmada, firma sahip yada ortaklarına çok yakın birisinin bir gün masanızın etrafında dolaşmaya başladığını fark edersiniz. İlk etapta çok masum görünen talepleri vardır.

Senin yanında takılsın iş öğrensin. Gayet masum talebe ilk tepkiniz elbette içten gelen bir tepkidir ve bu da nereden çıktı dersiniz, ama kuralı her zaman patron koyar.

Kariyer planlaması, kariyer yolları, eğitim politikaları falan burada işlemez.

Kurumsallık kavramının içinde yer alan, işi standartlaştırma ve bulunduğunuz pozisyonda görev ve yetki devirleri kural olarak doğru olmakla birlikte içinde bulunduğumuz toplumun sosyal yapısının bu duruma pek uygun olmadığını koltuğunuzdan kaydığınızda öğrenirsiniz.

Canla başla çalışır, işinizin inceliklerini etrafınızdaki görev arkadaşlarınıza öğretirsiniz, görevinizi doğru yapmanın bilinci ile hem mutlu hem de huzurlu olursunuz.

Ama asıl maksadın birilerinin sizin yerinize yetiştirilmek istendiğini, artık kendinize başka iş arama zamanı geldiğini, yetiştirdiğiniz adamın ileri geri konuşmaya başlamasından sonra anlayabilirsiniz.

Bir de bakmışsınız hiç alakasız zamanda, alakasız birini yerinize yada üstünüze oturtuverirler. Olmayan makamlar icat ederler. Bunu da kurumsallık adına yaptıklarını söyleyiverirler.

Akrabalık ya da çıkar ilişkileri ile bir yerlere oturtulan, iş bilmez hal bilmez adamlar ile uğraşmaya başlar, iş hayatınızı içinden çıkılmaz sarmallara döndürüverirler.

Peki bildiklerimizi öğretmeyecek miyiz? Elbette öğreteceğiz. Yetki ve sorululukları gerektiğinde astlarımıza devretmesini bileceğiz.

İş ahlakını da öğreneceğiz ve öğreteceğiz.

Kurumsallığın birinci kuralı olarak iş ahlakını yazacağız.

Sora bulunduğumuz bölüm her ne ise tüm personelin yetkinliklerini artırmak için azami gayret sarf edeceğiz.

Kurumsallık yönünde ciddi adımlar atacağız. Tüm çalışanlar, tüm toplum bu bilinçle dolduğu zaman kariyer kaygısı çekmeyeceğiz.

Yoksa iş bilmez fesat adamların ayak kaydırma oyunlarından kurtulamadığımız gibi, kurumsal olmak için harcadığımız onca emek ve sermaye heba olacaktır.

Siz işinizi en verimli bir şekilde yaparken yerinize nadan yöneticiler atamak, elbette kurumsal şirketin tepe yönetiminin sorumluluğundadır. Yapacak bir şey yok. Ama kurumsal sandığınız firma ile birlikte ülke ekonomisi zarar görür.

Bu gün pek çok örnekleri vardır.

 

Ahmet TÜRKAN - HABERNAME

ahmetturkan@gmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum