Meltem KAVAK
Konsept Gereği Çocuk Almıyoruz Tartışması
Geçtiğimiz günlerde çocuğuyla bir mekâna giden anneye, görevli “Konsept gereği çocuk almıyoruz” yanıtı, vermesini üzerine anne bu olayı sosyal medyasına taşıdı bu olay sosyal medyada gündem oldu. Sokak röportajları ile olay canlı tutulmakla kalmadı. Ünlüler kendi çaplarında anketler düzenlediler. Anket sonuçlarının birçoğu çocukların lehine sonuçlandı.
Çocuklu aileler bu uygulamaya karşı çıkarken, henüz çocuk sahibi olmamış çiftler veya ununu eleyip duvara asmış kimseler farklı tepkiler verdiler. Empati yapan insan sayımızda elbette ki var. Bana soracak olursanız. Bu uygulama yerinde uygulamalardan biri olur. Her işletme bu gibi konulara rahatlama getirebilir tek bir şart ile müşterilerine saygı gereği her işletmenin bir aile mekânı bulunması gerekir. Bu şekilde kimse kimsenin çocuğunun gürültüsünü çekmek zorunda kalmaz.
Çocuklu biri olarak söylüyorum çocuklarımız bizim her şeyimiz elbette ama kimse kimsenin kafasını şişirmeye hakkı yok. Aman evladım öz güveni yüksek olsun, aman şöyle çocuk yetiştireceğim diye diye inanın şu an yetişen çocuklar ele avuca sığmıyor. İnsanlar da bir dışarı çıkalım şöyle kafa dinleyim diye hayal ediyor. Sonra ne kafa kalıyor ne başka bir şey. Çevremizde her insan çocuk gürültüsünü, çığlıklarını çekecek diye de bir şey yok. İnsanlar rahatsız olabilir. Hastalıklara bağlı ani reflekslere karşı tepkileri de olabilir. Biz bu insanları da korumalıyız.
Yukarda sıraladığım şartlar işletmelerin aile bölümlerini hizmete koymaları gerekmektedir. Şöyle bir durumla da karşılaşılabilir. Çocuklu ailelerin hepsinin de gürültücüdür diye bir kanunda yok elbette. Kişilerin özgür iradesi doğrultusunda alınmaları gerekir. Nasıl ki sigara alanı sigarasız alan diye ayrımlar yapıldıysa gürültülü ve gürültüsüz alan diye ikiye ayrılmalı.
Bakın çocuklu çocuksuz demiyorum, gürültülü gürültüsüz diyorum. Bir vakit Ankara’nın göbeğinde bir mekândayım. Sessiz sedasız şekilde otururken güncü teyzelerin kahkaha çığlıkları ile aniden irkildim. Noluyoruz bismillah dedim. Yaşları 60 üssü teyzeler resmen o mekânda gün yapıyordu sanırım. Sanırsınız 15-16 yaş gençlerimizin tabiri caiz ise ergen tavırlarıydı.
Toplum olarak insanlar adab-ı muaşeret kurallarına tabi olmalı. Bakın ben çocuk ağlamasından rahatsız olmadım. Kadın kahkahalarından bir anda resmen sıçradım. Demek ki bu iş çocuklu çocuksuz konsept değilmiş. Yüksek sesle konuşmak, kahkahalar atmak. Yüksek ses müzik dinlemek, aşırı parfüm kokusu ile yan masadakini rahatsız etmek. Uygunsuz anlarda çantadan çıkan parfümü sağa sola sıkmak. Bu tip dengesiz davranışlarla çok karşılaştım ve uyarılar da bulundum. Parfüme karşı alerjim var hoşlanmadığım koku karşısında hapşıran bir bedenle savaşıyorum. O kadar çok düşüncesiz insanlarımız var ki! Otobüsler de, alışveriş merkezlerinde aniden biri çantasını açar şak şak yok fıs fıs olacaktı o iğrenç parfümünü sıkar.
Bir diğer olay da düğün davetiyelerinde yazar. Davetiyelerimiz 2 kişiliktir, yemeklidir. Ne öyle düğüne giderim nede o yemeği yerim. Gerçek insan ne mi yapar arar kaç kişi geleceksiniz ona göre yemek siparişleri ayarlanacak der. Diğer davranış sitili tamamıyla görgüsüzlük tabiri caiz ise pintiliğe girer.
Bir diğer notta davetiye üstünde şöyle yazar. “Lütfen çocuklarınızı getirmeyin!” Hayda ne yaparsan yap. Ne mi yaparım davetiyeyi elime alır bir güzel cart cart yırtarım. Çocuksuz düğün mü olur Allah aşkına! Bakın nelerde uygun gördüm nelerde görmedim. Olması gereken kurallar bunlar. Bunun dışında çocuk istenmeyen işler farklı işlere girer. Saygısızlığın kâğıda not diye düşmüş halidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.