Aslan DEĞİRMENCİ
Kiminle uzlaşma
Müslüman elbette öfkesine hâkim olmalıdır.
İslam Dünyası sağduyulu kalmalıdır.
Fitne çıkarmaktan başka amacı olmayanların oyununa da gelinmemelidir.
Ama Müslüman, eziklik içinde sessizliğe de gömülmemelidir.
Bugün dünya medyası ve içimizdeki kalemleri Hz. Peygamber'e hakaret içeren filmin ardından ortaya konulan tüm eylemleri ‘terörist isyan’ olarak değerlendiriyor.
İslam ülkelerinde gece boyu eylemler devam ederken, malum kalemlerde gece boyu efendilerinden aldıkları talimatlar ile köşelerini dolduruyor. Oyuncular bile filmi ret ederken, onlar filmden öte Müslümanları hedef alıyor. El atından sürdürülen ‘uzlaşma’ çalışmaları ile Müslümanları köşeye sıkıştırarak, sahneye koydukları masumiyet yalanı ile mü'minlerin, haklı gerekçelerini ortadan kaldırıyorlar.
***
Müslümanların başlarına bombalar yağarken, İslam topraklarına emperyalistler gizli üsler kurarken, Çeçenistan, Afganistan, Pakistan, Irak ve Filistin'deki işgaller sürerken, Somali ve Arakan’da Müslüman haklara büyük acılar yaşatılırken ‘uzlaşma’ kültüründen söz etmeyenlerin en ufak bir tepkide diyalogcu kesilmeye hakkı yoktur. Kiminle müzakere edeceğiz; ellerinde Müslüman kanı dillerinde terörist kelimesi düşmeyenlerle mi, onların her yaptığına sessiz kalarak sineye çekenlerle mi?
***
Elbette diyalog, insanî ve ahlakî olduğu gibi, iki dünyanın saadet ve selametine de vesiledir. Cenab-ı Hak mealen: “Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizi tanıyıp sahip çıkmanız için milletlere, kabilelere ayırdık” diye de buyurmaktadır. Bediüzzaman Hazretleri de bu ayet-i kerimeyi şöyle tefsir etmektedir: "Sizi taife taife, millet millet, kabile kabile yaratmışım; tâ birbirinizi tanımalısınız ve birbirinizdeki hayat-ı içtimaiyeye ait münasebetlerinizi bilesiniz, birbirinize muavenet edesiniz. Yoksa sizi kabile kabile yaptım ki; yekdiğerinize karşı inkâr ile yabani bakasınız, husumet ve adavet edesiniz değildir."
Ama önce şunu kabul etmek gerekir; İslam Dini insanlığın fıtri dinidir ve insanlığın bunu kabul etmesi önemlidir.
***
Şu en büyük gerçeklerin başında gelir ki İslam semavi dinleri ve peygamberleri kabul ve iman etmeyi emreder. Ayet gayet açık: “Onlardan zalim olanlar dışında, Ehl-i Kitap ile en güzel bir şekilde mücadele edin. Ve şöyle deyin; ‘Biz, hem bize indirilene hem de size indirilene iman ettik. Bizim de sizin de ilahınız birdir. Ve biz yalnız O’na teslim olmuş kimseleriz.” Ayrıca bütün hak dinler arasındaki ortak nokta Allahın emir ve yasalarını tesis etmektir. Yani sulh, barış, özgürlük ve güveni temin etmek. Ama bunu uygulamaya geldiğinde emperyal yöneticiler kafalarını kuma gömerler. İşte burada da yine Kur’an devreye giriyor. Onların dinlerine, örf ve adetlerini dost edinmeyi yasaklıyor. Bu gerçeği dile getirenler ise ansızın terörist ilan ediliyor. Biz de diyoruz ki diyalog İslam’dan ödün vermek değildir. Diyalog onlara gerçekleri anlatıp, ulvi hakikatlere davet etmektir.
Şimdi bu yazıdan sonra şunu soranlar çıkabilir; Saygı duyulmayanlar hep Müslümanlar olsa da elçiler mi öldürülmelidir? Hayır kimse öldürülmemelidir. Dinimizde elçilerin öldürülmesi de yasaklanmıştır. Ama kimse görev bilinci ile İslam düşmanlığı da yapmamalıdır. Küfür kendini görevini yaparken, Müslümanlar oyuna gelmemelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.