Atila ALTUNTAŞ

Atila ALTUNTAŞ

Peygamberimize hakaret alçaklığını nasıl okumalıyız...

Peygamberimiz (s.a.v)’in misafiri hiç eksik olmazdı. Uzaktan yakından pekçok misafiri gelirdi. Bazı devlet ve kabilelerden özel ve resmi heyetler gelir, günlerce kalırlardı. Peygamberimiz (s.a.v) bu misafirlerle bizzat ilgilenir, ağırlar, hizmetlerini görürdü.

Sevgili peygamberimizin ağırladığı diplomatik misafirlerede baskı yapılmamış ve zarar verilmemiştir. Peygamberlik iddiasında bulunan yalancı Müseyleme’nin, Müslünalıktan ayrıldıklarını, Müslümanlığın yanlış din olduğunu ve Hz Peygambere iftira atan  iki elçisine bile dokunulmamıştır. Hz. Peygamber (s.a.s) onlara: “Allah’a yemin ederim ki, elçilerin dokunulmazlığı olmasaydı sizin boyunlarınızı vurdururdum.” Tarihi sözü söylemiş ve bu durum, “Elçiye zevâl olmaz” cümlesiyle kültürümüzdeki yerini almıştır.

Peygamberimizin kendine açık şekilde hakaret eden iki elçiyi yanında ağırlayabiliyorsa, Amerika’da İsrail’li Siyonistlerin desteği ile çevrilen Peygamberimize hakaret edilen filme vereceğimiz haklı tepkileri bu şekilde süzgeçten geçirerek vermemiz lazım.

Amerika’daki  Neconlar ile İsrail’li Siyonistler, saf Müslümanları kullanarak yeniden bir oyun sahnelemeye başladı. Çünkü Amerika konsololukları bölgesinin en korunaklı toprak parçasıdır. İçinde ve dışında çok özel güvenlik önlemleri alınır. Ama nedense Libya’lılar ellerini kollarını sallayarak elçiyi ve 3 diplomatı öldürüyorlar. Yani anlaşılan güvenlik duvarını birileri kaldırmış ve bu saldırıyı görmezden gelmişti.

İslama ve İslam Peygamberine hakaret için milyon dolar harcıyorlar. Nitekim '' Bu film için 100 İsrailli bağışçıdan 5 milyon dolar aldım ve filmi İsrail için yaptım'' diyen Sam Bacile, ABD'nin Florida eyaletinde Kur'an-ı Kerim yakan rahip Terry Jones'dan destek aldığını söyledi.
Bacile, filmin fragmanının Temmuz başında verdiğini kaydederek, filmin Twitter'da eski aktörlerin konuyu ele almasıyla gündeme geldiğini söyledi.

Anlaşılıyorki bu alçaklar, İslamiyete ve Sevgili Peygamberimize iftira atmaya devam edecek.  Zira bu dünyada imtihanın maksadı kötüyle, iyinin mücadelesi değimli? Biz ne yaparsak yapalım, kıyamete kadar iyi ile kötünün mücadelesi devam edecek.  2007 yılında Danimarka’da peygamberimizi terörist gibi gösteren küstahça çizilmiş karikatürlerden sonra bir yazı kaleme almıştım… Bu bölümde o yazının son kısmını sizle paylaşmak istiyorum…

Sahi, Danimarka burada ne yapmak istiyor? Yine ateşle oynuyorlar bence..! Daha bir yıl önceki, olayların yaraları sarılmadan…Ortadoğu"daki Müslüman ülkelerde yaşayan insanların zaten sorunları başlarından aşkın (savaş, işgal, açlık, susuzluk…)! Bunların üstüne, İskandinav"ın bu rahat, refah ülkesi, ikide bir de (belki sırf kendi egosunu tatmin etmek için) yeni sorunlar açarak onları tahrik etmeye çalışıyor; işte bunu anlamak mümkün değil.

Herkesin bildiği gibi, ”UNESCO”2007 yılını “Mevlana Barış ve Hoşgörü Yılı”ilan etti. Bir sene boyunca dünyanın çeşitli ülkelerinde hoşgörü düşüncesi farklı etkinliklerle kutlanıldı. Hz. Mevlana"yı 800 yıl sonra bile dünyanın her tarafında saygıyla anılmasındaki, O yüce felsefe neydi? Tabi ki Hz. Mevlana"yı bu yüce vasfa ulaştırıp, dünyada bu şekil anılmasını sağlayan; tüm yaşamı boyunca, Hz Peygamber"in hayatını, felsefesini iliklerine kadar benimseyip, O"nun yolundan bir milim kadar da olsa ayrılmayışıdır.

İşte biz bu gerçeği nedense dünyaya anlatmakta aciz kaldık. Bütün sorumluluk dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan eğitim düzeyi yüksek, değişik diller konuşabilen biz Müslümanlarda. Ayrıca, Avrupa"nın bu şımarık ve küstah basınının, Hz İsa"ya önceden yapmış oldukları hakaretler karşısında, kilisenin ve Hıristiyan dünyasının gösterdiği tepkilere ortak olabilseydik, belki de onların da desteğini alıp, bu tür olaylar karşısında beraber hareket edebilirdik.

Ama görünen o ki; Peygamberimize saldırılar, Danimarka veya başka ülkelerden gelmeye devam edecek. Bizim bu saldırılar karşısında ne yapmamız lazım? Peygamberimiz bu devirde yaşasaydı nasıl hareket ederdi? Hz Peygamber ki; yaşadığı süre içerisinde, birçok kez bu tür olaylarla karşılaşmıştır. En önemlilerinden biri de ”Taif”olayıdır. Taif; Mekke"ye 90 km uzaklıkta olan bir yerleşim bölgesidir. Hz. Peygamber, buranın halkına 1400 yıl önce İslam"ı tebliğ etmek için gelmişti. Taif halkına getirdiği O yüce mesajı anlatmaya başlayınca, insanlar ayaklarına kadar gelen kısmeti teptiklerinin farkında olmadan, çeşitli hakaretlerle, ağır küfürlerle O mübarek insanı taşladılar. Hz. Peygamber"in yanında olan kölesi Zeyd, kendisini siper etmesine rağmen, Allah Resulü kan revan içinde kaldı. Hz. Cebrail olaya fazla seyirci kalamazdı, Allah Resulü"nün yanında belirerek: ”Allah"ın selamını getirdiğini, istemesi halinde dağları, Taif halkının başına geçirebileceğini”iletti. O Yüce şahsiyetin farkı işte o zaman ortaya çıkacaktı. Bütün bu eziyetlere, hakaretlere rağmen, edeceği tercih, kendisinden sonra gelenlere ve günümüz için de, bir metot olarak tarihe geçiyordu: “Hayır! Umuyorum ki, Allah bunların neslinden kendisine ibadet edecek kullar yaratacaktır.”

Bu metot doğrultusunda olabilecek her türlü hakaretlere karşı, haklı ve meşru tepkimizi göstermeliyiz.

 

 

  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum