Aslan DEĞİRMENCİ
Kılıçdaroğlu’nun ‘tape’si paralelcilerin elinde!
İki yıl önce 3. Yargı paketi taslağı ile gündeme gelen ses kaydı yayınlayan basın kuruluşlarına yaptırım hazırlığına ilk tepki Gülen medyasından gelmişti. Ama çabuk unutuldu. O günlerde bu düzenlemeye sadece Gülenciler karşı çıkıyor, sert eleştiriler getiriyor, basın özgürlüğünden söz ediyorlardı. Çeteler ile mücadelede ses kayıtlarının önemine vurgu yapıyorlardı.
Taslak yasalaşıp kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa edenlere 5 yıla kadar ağır hapis cezası getirildiğinde de tepkilerini sürdürüyorlardı. Hatta utanmadan ‘demokrasi’den söz ediyorlardı. Oysa tepkilerinin asıl amacı çok farklıymış. İki yıl önceden yedekledikleri hukuksuz kayıtları yayınlayarak, devleti ele geçirmekmiş asıl amaç… Gerektiğinde şantaj gerektiğin de ise kamuoyu oluşturmak için yüz binlerce kişiyi dinleyerek, kayıt altına almışlar. Hükümeti devirmek için dünden hazırlık yapıp, kolları sıvamışlar. 2 yılda 1 milyon 73 bin dinleme ile hazırlık yapan bu yapı artık köşeye sıkıştı. Söz sırası şimdi ‘Yargı’da ama daha vahim bir durum var. Yüksek yargı mensuplarından medya patronlarının görüşmelerine kadar kayıt altına alan ihanet şebekesinin CHP Genel Merkezini dinlediği de netleşti. İşte CHP’deki değişimin sırrı burada gizli!
Bence bir kaset operasyonu ile Genel Başkan olan Kılıçdaroğlu’na da aynı şantaj yapılıyor. Yok değilse bir ilkesizlik ya da Baykal’ı götürenlerle koltuk için anlaşarak bir değişim/dönüşüm içerisine giriş söz konusu… Ama benim şahsi fikirim Kılıçdaroğlu’na ait ve içeriğini bilmediğimiz tapeler casus şebekesinin elinde. Ve bu tapeler ile Kılıçdaroğlu kafese alındı. Kemal Kılıçdaroğlu ABD’de Yahudi lobisine gerçekleştirdiği ziyaret sonrası ansızın paralelci oldu. Belki de ilk tehdit kendisine orada yapıldı… (Tapelerin bir kopyası onlarda!) Yoksa bu kadar keskin bir dönüşün başka açıklaması olamaz. Olamaz diyorum çünkü CHP’nin sitesine girip kendi gözümle gördüm. Zaten kulağımızda yaptıkları açıklamalar yankılanıyor da yine de emin olmak istedim.
Bir yıllık süreç içerisinde CHP’nin resmi internet sitesine konulan açıklamaların satır başlarına gelin birlikte göz atalım:
“Devlet içinde, yasal ve anayasal dayanağı olmayan “güç odakları” oluşmuştur. Bu odaklar, kendi özel hukuklarını yaratmışlardır. Siyasi İktidar, bu odaklara müdahale edememektedir.”
“Yasal ve anayasal organların; görev, yetki ve sorumlulukları askıya alınmış durumdadır. Kamu yönetiminde, kıdem ve liyakati dışlayan, cemaat memurunun egemen olduğu idari ve adli bir yapı oluşmuştur. Kadrolar tasfiye edilmektedir. Geleceğe yönelik olarak nefret ve ayrışma tohumları ekilmektedir.”
“1500 lira maaş alan memurlar, işçilerimiz çocuklarının iyi eğitim alarak, iyi bir üniversite kazanması için yemediler, giymediler, içmediler çocuklarını kurslara gönderdiler ve o sınavlarda başarılı olursa iyi bir üniversiteye girmesi umuduyla çocuklarına baktılar. Ne oldu o sınavlarda? Sınavlar çalındı, bir cemaat, bir tarikat sınavları çaldı kendi mensuplarına verdi. Tayyip Erdoğan’da o günlerdeki gelen tepkiyi dikkate alarak bizzat ben bunu takip edeceğim dedi. Aradan 2,5 yıl geçti çalanlar hala yargı huzuruna çıkartılmadı.”
“Birkaç yıldan bu yana ÖSYM bağlantılı olarak yapılan Yargıçlık-TUS, Emniyet sınavlarında usulsüzlükler yapılıyor. Sorular önceden belli gruplara servis ediliyor. Türkiye’yi yönetenler eliyle vicdansızlık, adaletsizlik, haksızlık ve zulüm yapılmaktadır. İnsanlarımız arasında ayırımcılık yapılmaktadır. Cemaat üzerinden ayırımcılık acımasızca sürdürülmektedir. 2006-2007 yıllarından itibaren Kamu Personeli alımında, tayin ve terfi işlemlerinde organize bir şekilde nüfuz suiistimalleri yapılmaktadır. Cemaat Memuru yapılanması egemen durumdadır.”
“ÖSS, KPSS, kurum yazılıları ve mülakatlarında ne dolaplar döndüğü ortada. Türkiye, cemaatlerin devlet kadrolarını paylaştığı, hakça ve adil atamaların mumla arandığını bir dönemi yaşıyor. Hakkıyla çalışan birçok gencimiz, ‘yeterince’ torpili yok diye mülakat salonlarından boynu bükük ayrılıyor.”
“Hoca cemaat ilişkisinden bizim kurtulmamız lazım. Hoca cemaat ilişkisi sadece camide olur. Caminin dışında siyasette hoca cemaat ilişkisi olmaz.”
“ÖSYM bünyesinde Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı iştirakli sınavlarda kamu yetkisi, devlet nüfuzu kötüye kullanılmak suretiyle oluşan çete ve çeteler halen faaliyetlerini sürdürmektedir.”
“ÖSYM ve Adalet Bakanlığı bünyesinde örgüt var. Sadece Kandil’de yok örgüt. Çıkar örgütleri var. ÖSYM cemaat memuru yapılanmasını koruyor ve delilleri karartıyor.”
Tüm bu açıklamalar CHP’nin resmi sitesinde duruyor. Ve bu açıklamalar paralel yapıyı anlatıyor. Ama bugün parti tabanının büyük tepkisine rağmen Kılıçdaroğlu paralelcilere kol kanat oluyor. Muhtemelen 30 Mart’tan sonra koltuğuna sahip çıkamayacak duruma gelecek. Paralel yapı da onu kurtaramayacak. Bunu en iyi Kılıçdaroğlu biliyorken, paralelciler ile işbirliğine giriyorsa, örgütün elinde sağlam tapeler var demektir.
www.twitter.com/aslandegirmenci
degirmenciaslan@gmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.