Kıbrıs'tan izlenimler

Dünya ajanslarının geçtiği “Endonezya'da 7.3 şiddetinde deprem” flaş haberini görünce “Eyvah” deyivermişim. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'yla oraya da gideceğimiz sırada İsveç'in yeniden bir dışişleri bakanı krizi yaşayacağı endişesiyle...

İsveç'in İşçi Partisi iktidarı yıllarında dışişleri bakanlığı koltuğunda Laila Freivalds oturuyordu. Kendisinin başkanlık ettiği İsveç Parlamentosu'ndaki bir oturuma ben de katılmıştım. Sevilen, beğenilen bir politikacıydı Bayan Freivalds; ancak kendisinin koltuktaki ömrü partisinin iktidardaki ömründen altı ay kısa oldu.

“Karikatür krizi sebep” dediler, ama kendisini istifaya zorlayan şartlar Endonezya'da başgösteren deprem ve arkasından gelen tsunami yüzünden oluştu.

Tsunami patlayacağını, tatilini Endonezya'da geçiren bazı İsveç vatandaşlarının hayatını kaybedeceğini nereden bilsin Laila Hanım; bilseydi herhalde o gece ailesiyle birlikte operaya gitmezdi. Bir TV kanalı, “3500 İsveçli turist ölü veya kayıp, bakan eğlencede” diye haber geçince telâşlanan ülke kamuoyu ayaklandı ve işini hafife aldığı için doğrudan dışişleri bakanı üzerinde yoğunlaştı.

Bölgede bulunan İsveç vatandaşlarından yalnızca beşyüz kadarının öldüğü anlaşıldığında, çoktan istifa etmişti Laila Freivalds...

Dünya gerçekten küçüldü. Biz Suriye'deyken Kıbrıs Rum Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas da Beşşar Esad ile görüşmek üzere oraya gelmişti. Davutoğlu-Esad ile Hristofyas-Esad görüşmeleri aynı gün gerçekleşti. Biz Suriye'den kalkıp Kıbrıs'a doğru yol aldık. Hristofyas'ın Şam'a kadar neden zahmet ettiğini ve orada nasıl bir muameleyle karşılaştığını ziyareti yakından izleyenlerin ağzından Lefkoşa'da dinledim.

Olağanüstü iyileşen Türkiye-Suriye ilişkilerinin bir türevi olarak, Şam yönetimi, Girne ile Lazikiye arasında feribot seferleri başlatmış... Birkaç aydır feribotlar vızır vızır iki ülke arasında insan taşıyıp duruyormuş...

“Bunda ne var?” diyeceksiniz, değil mi? Çok şey var. Kıbrıslı Rumlar kuzeyde yaşayanları kendi istedikleri türden bir çözüme râm edebilmek için keskin bir 'tecrit/izolasyon' politikası uyguluyorlar. Şam'dan doğru Lefkoşa'ya uçmak varken, yolu en az bir saat uzatarak neden önce Adana'ya uğradık sanıyorsunuz? Türkiye dışında tek bir ülkeden Kıbrıs'ın kuzeyine doğrudan gidilemiyor...

Kıbrıs'ın kuzeyinden kalkan bir uçağın yolcularını hiçbir havaalanı ülke içerisine sokmuyor... Sokmuyor, çünkü Rumlar 'Kıbrıs Cumhuriyeti' olarak baskı uygulayıp bu sonucu sağlıyorlar...

Beşşar Esad'ın izniyle başlayan Girne-Lazikiye feribot seferi Rumların elbette keyfini kaçırır.

Dimitris Hristofyas, ülkesi adına hareket edenlerin ve diplomatlarının beceremediği feribot seferini iptal ettirme işini kotarmak için bizzat kendisi Şam'a kadar gitmiş... Beşşar Esad'ın arkasını sıvazlayıp “Ya, öyle mi?” demekle yetindiğini Rum basınından aktararak iletti Kıbrıslı bir gazeteci.

Türkiye'nin uluslararası arenada artan saygınlığı pek çok alanda kendini hissettiriyor. İç politikası belirsizliklerle çalkalanıp duran bir halde Kuzey Kıbrıs, pek çok âcil çözüm bekleyen sorunu var; fakat Kıbrıslı Türkleri öncesinden çok daha rahat ve geleceğe güven duyar bir halde gördüm. Sebebi de Türkiye'nin gücünün artması...

Rumlar ile Türkler arasında aylar ve aylar boyu süren ilk aşama müzakereler tamamlandı, şimdilerde ikinci tur başlayacak. Anladığım kadarıyla, Rumlar, bütün Kıbrıs'ın kucaklarına düşeceği inancıyla zamana oynayarak işi yokuşa sürüyorlar.

Müzakerelerde altı ana başlıktan üçüne dokunulamamış, kalan üçünde de yakınlaşma neredeyse yok gibi...

Ahmet Davutoğlu kameralar karşısına çıkıp doğrudan kendilerine hitap ederek “Yanlış yapıyorsunuz” dedi. Kapsamlı ve kalıcı bir barış için çağrı yaptı. Vakit geçirmenin kârlı olduğunu düşünenlere en çarpıcı sözleri de Mehmet Ali Talat sarf etti: “Bundan 30 yıl önce barış arayışına girseydik, birbirimizi daha iyi tanıdığımız için sonuca kolayca ulaşabilirdik. Yıllardır birbirinden ayrı yaşıyan nesillerin ortak noktası pek az; Rum yönetimi de halkını birlikte yaşama yolunda eğitmiyor. Biraz daha vakit geçirirlerse iki yakanın bir araya gelmesi imkânsız olacak...”

Biz Lefkoşa'dayken Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyannis aramış Ahmet Davutoğlu'nu; Kıbrıs'ta olduğunu öğrenince, “Oh, ne iyi” diyeceği tutmuş... Kalabalık bir ortamda konuşulduğu için Davutoğlu'nun “Siz de gelin, dörtlü olarak Lefkoşa'da birlikte çay içelim” teklifini yaptığını herkes duymuş. “İyi o zaman, ileride bir gün” diye bitirmiş konuşmasını Bakan Davutoğlu...

Müzakerelerin ikinci turu da beklendiği gibi sonuçsuz biterse, Kıbrıs'ta mı olur bir başka bir yerde mi bilemem, ama dörtlü buluşma kaçınılmaz olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.