Kemal Bey Eveleme Geveleme

Hakkı Devrim Radikal Gazetesindeki bugünkü yazısında CHP’nin çiçeği burnunda lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu uyarmış. Devrim’in, “Kemal Bey Sınavdan Geçiyor” başlıklı yazısına hayal kırıklığı hakim.

Tecrübeli köşe yazarı Hakkı Devrim şunları yazmış:

“Fransa’nın genç filozoflar diye anılan yazarlarından birinin sözüdür. Siyasetçileri biraz da oyuncuya benzeten bu düşünür:
– Toplumlar ihtiyaçlarını karşılayabilecek lider arar ve bulunca harekete geçer, diyordu.
Son günlerde zihnimi kurcalayan bir sual de şu:
– Acaba Kemal Kılıçdaroğlu günümüz Türk toplumunun böyle bir ihtiyacının cevabı, yani çözümsüz meselelerimizin çözümü müdür? İlgi uyandırdığının farkındayım, bu ilgi sözünü ettiğim anlamda bir ümidin, bir buluşmanın işareti midir?
Bir zamandır onu, bu gözle de takip ediyorum.
Radikal muhabirinin «Türbanlı kızlar da üniversiteye gidebilecek mi?» sualine, geniş zamanlı, yuvarlak bir cevap verdi Kemal Bey:
– Okumayan kalmayacak, mealinde yuvarlak bir cevaptı bu. Aslında bir cephenin, diyelim ki CHP karşıtlarının beklediği de buydu. AKP’lilerden «Açıklamasını olumlu buluyorum»; «Ne yapacağını, nasıl yapacağını öğrenmek için, CHP’nin iktidara gelmesini mi bekleyeceğiz?»; MHP cenahından «Biz çözeriz olmaz, bu mesele ancak uzlaşmayla çözülebilir. Yani hep birlikte çözebilir» gibi tepkiler geldi. YÖK Başkanı Prof. Özcan da dirhemle konuştu: «Hayırlı olsun, güzel bir öneri!»
*
Bunları okuduktan sonra zahir, Kemal Bey yeni bir açıklamada bulundu (yazılı bir açıklamaydı bu sefer):
– «Türbanlı kızlar da üniversiteye gidecek demedim, diyordu. O sorunu çözmeye kararlıyız. Toplumsal desteği sağlayacağız. Herkesin okumasına olanak sağlayacağız. Kimsenin endişesi olmasın. Biz bu sorunu çözeceğiz, dedim» diyordu. Meğer «Toplumsal desteği sağlayacağız» demekmiş asıl niyeti.
Çocukken çok tekrarladığımız bir tekerleme geldi aklıma: Eveleme geveleme, devekuşu kovalama derdik; siz de bilirsiniz herhalde Kemal Beyciğim. O türküyü çığırmaya pek erken başlamadınız mı? Benim bildiğim muhalefetteyken bol keseden atılır, siyasetçimiz iktidara geldikten sonra geveleme ihtiyacı duyulurdu. Gördüğünüz gibi ümitlenenler ve sinirlenenler oldu. Bunun böyle olacağını önceden kestiremeyişiniz iyiye işaret sayılmaz.”

Radikal’den İsmet Berkan ise daha yazısının başlığında hükmünü koymuş; “Kılıçdaroğlu, bu kafayla hiçbir şeyi çözemez!”

Berkan, Radikal’in genel yayın yönetmenliği koltuğunu Eyüp Can’a bıraktığı şu günlerde bakın neler yazmış:

“Etrafta Cumhuriyet Halk Partisi’nin yeni genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili yüksek bir beklenti olduğunun, medyanın deyişiyle ‘Bir Kılıçdaroğlu rüzgârı’nın esmekte olduğunun farkındayım elbette.
Ancak rüzgârı estiren ümit ve iyimserlik ile o rüzgârın sürmesini sağlayacak doğru siyasetçilik birbirine karıştırılıyor.
Rüzgârı estiren ümidi ve iyimserliği en azından seçim gününe kadar en yüksekte tutmak için hakkında iyimser bir ümit beslenen siyasetçinin de hep ‘doğru’ hareket etmesi gerekiyor. Siyasetçi ‘doğru’ hareket etmezse, arkasındaki rüzgâr hafiflemeye başlıyor.
Amerika’da Barack Obama, kendisiyle ilgili ümit ve iyimserliği seçim gününe, hatta seçimi izleyen aylara kadar başarıyla taşıdı, daha onunla ilgili hayal kırıklıkları yeni yeni başlıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili hayal kırıklıkları ise seçime bir yıldan fazla zaman varken başladı bile.
Sadece son bir haftaya sığan şu ‘mühim’ siyasi gelişmelere bakın: Gediktepe’de çömelirsin, çömelmezsin... Ben onun gözlerinden korkuyu okudum... Türbanı iktidara gelince biz çözeriz...
Bunlar, siyasetin seviyesinin bizzat ana muhalefet lideri tarafından düşürülmesinin birkaç örneği. Aslında üstünde durmaya bile değmez, ama bunları yapan hakkında ümit beslenen bir siyasetçi olunca değinmek kaçınılmaz.
Bir askeri mevzide çömelmenin neden tartışıldığını, bundan neden ulusal gurur tartışması çıktığını anlayabilmiş değilim. Gediktepe dağın başı. Kemal bey (ve ulusalcı medya) zahmet edip etraflarına baksalar, Gediktepe’deki kum torbalı mevzilerin aynısının İstanbul’un, Ankara’nın göbeğinde de olduğunu görecekler.
Korkuyu gözlerinden anlamış. Bravo.
Türbanı o çözecekmiş. Ama daha cümlesi akşamı görmeden düzeltmesi geldi: ‘Mahkeme kararlarına saygılıyız.’
Ülkeyi yönetmeye talip siyasetçilerin, hakkında demeç verdikleri konularla ilgili en azından temel hukuki çerçeveyi iyi bilmelerini salık vermek yanlış bir şey mi?
Türbanla ilgili artık kalın bir kitap büyüklüğüne ulaşan hukuki metinleri bilmeden ‘Biz çözeriz’ demek çok saçma.
Eğer Kemal Kılıçdaroğlu’nun başka kimsenin bilmediği ve bulamadığı bir çözüm yolu varsa, bunu hayata geçirmek için CHP iktidarını beklemesi de bence saçma. Şimdiden otursun Ak Parti’ye yardımcı olsun, bu toplumsal sorun çözülsün.
Ama korkarım ortada böyle bir çözüm formülü falan da yok. Boş konuşmalar, temenni mahiyetinde politika önerileri var sadece.
Yazık.”

Kılıçdaroğlu köşe yazarlarına bol malzeme vereceğe benziyor. Sözü uzatmamak için alıntı yapamayacağım ama yukarıdaki değerlendirmelerin üstüne Vakit gazetesinden Hasan Karakaya’nın ve Yeni Şafak yazarı Fehmi Koru’nun yazdıklarını da ilave etseniz Kılıçdaroğlu fotoğrafı –neredeys- tamamlanır.

gumuslale@gmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.