Av. Mehmet YALÇINKAYA

Av. Mehmet YALÇINKAYA

KARDEŞLİK HUKUKU

İslam’a göre bütün Müslümanlar kardeştir. Allah (cc): “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki, size merhamet edilsin.” (Hucurat/49) buyurmaktadır. Ayet, herhangi bir kısıtlama veya özel anlam içermediğine göre, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, hangi dile veya renge sahip olursa olsun, “Ben Müslüman’ım” diyen bütün insanlar bizim kardeşimizdir. Mü’min olmakla bütün bu insanlar bizim sadık dostlarımızdır.

Peygamber Efendimiz (SAV)’de kardeşlik sorumluluklarımızı hemen her fırsatta hatırlatmıştır. Sevgililer sevgilisinin şu sözü bizim için dünya ve ahiret mutluluğumuzun kodlarını içermektedir. “Birbirinize haset etmeyin. Alışverişte birbirinizi aldatmayın. Birbirinize dargın durmayın ve birbirinizden yüz çevirmeyin. Müslüman Müslüman’ın kardeşidir, ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz ve ona hor bakmaz.”

Peygamberimizin hayatı incelendiğinde görülecektir ki, sevgi ve kardeşlik önemli bir ilke olarak karşımıza çıkmaktadır. Saadet toplumuna -buradaki toplum kelimesini nefsimizden başlayarak, ailemiz, dostlarımız, yaşadığımız coğrafya ve nihayetinde tüm dünya olarak algılamamız gerekir- ulaşmanın en çabuk yolu şu kuralı içselleştirmekten geçmektedir. Benim altın kural olarak adlandırdığım gerçeği Peygamber Efendimiz şöyle dile getirmiştir: “Sizden biriniz kendi nefsi için istediğini mü’min kardeşi için de istemedikçe gerçek mü’min olamaz.” Birbirimizi Allah rızası için, karşılık beklemeden sevmeliyiz. Menfaatimize dokunduğu anda en yakın dostlarımızla küsmemeli, onları kırmamalı, testi artık kırıldı, geçti Bor’un pazarı, artık sen benim için bittin vb. gibi yaklaşımlarla mü’mine yakışmayacak söz ve davranışlardan uzak durmalıyız. Affedici ve paylaşımcı insanlar olmalıyız.

Kardeşlik hukukundan söz edip, Muhacir ve Ensar arasındaki kardeşlikten bahsetmemek mümkün değildir.

Allah rızası için bütün mal varlıklarını geride bırakarak hicret eden Mekkeli Müslüman kardeşlerini, Medineli Müslümanlar sevgi ve muhabbetle karşılamışlardır. Ensarın evlerini açmaları, mallarını ikiye bölerek bölüşmeleri ve her türlü yardımı onlardan esirgememeleri dünya tarihine geçen ibretlik tablodur. İşte gerçek kardeşlik bu dedirten davranış hususunda Peygamberimiz, aynı duyarlılığı göstermemiz konusunda bizleri uyarmaktadır: “Birbirinizin eksikliğini görmeye ve işitmeye çalışmayın; birbirinizin özel ve mahrem hayatını araştırmayın; menfaatte benlik yarışına girmeyin; birbirinizi çekememezlik etmeyin; birbirinize buğz etmeyin; birbirinize sırt çevirmeyin.”

Maalesef, günümüzde en çok ihmal edilen kardeşlik ahlakı ve kardeşlik hukuku en önemli insani değerlerden birisidir. Özelde toplum, genelde tüm insanlık için çok önemli bir prensip olan kardeşlik ahlakı ve kardeşlik hukuku konusunda, duyarlılığı artıracak her faaliyete destek vermek hayati önem arz etmektedir. Ülke çapında hoşgörü, kardeşlik ve dayanışma ruhunun daha da güçlenip gelişmesini amaçlamalıyız.

Kardeşlik, aynı zamanda kendi hukukunu da içinde barındıran bir ahlaktır. Bu husus akıldan hiçbir zaman çıkarılmamalıdır. 

Bu hukukun en önemli sonucu hak kavramıdır. Kendimize hak olarak gördüğümüz herhangi bir malı, mevki veya makamı helal olmak şartıyla başka kardeşimizden nasıl esirgeyebiliriz? Biz, sevgi ve iman bağıyla birbirimize bağlı olduğumuz gibi hak bağıyla da bağlıyız. Mümin, müminle kardeş olduğunu bildiği gibi hak bağıyla da birbirine bağlı olduğunu unutmamalıdır. Bu hakkın bağını tesis eden de Cenâb-ı Hakk’ın kendisidir.

Bugün insanlar ve Müslümanlar, Hz. Ali’nin, “İnsanlar ya dinde kardeşin yahut hilkatte eşindir” ölçüsüne muhtaçtır. İnsanlığımız yoksullaştı… Topraktan yaratıldığını ve tekrar toprak olacağını unutan bir insanlık var. Toprak cömerttir, mütevazıdır. Topraktan yaratılan insan da cömert ve mütevazı olmalıdır.

İslam’ın üzerinde durduğu en önemli hususlardan birisi, müminlerin birbirlerini hiçbir çıkar gözetmeden, içten ve samimi bir sevgi ile sevmeleri ve birbirlerine karşı kin, nefret, öfke ve kıskançlık gibi kötü hisler beslememeleridir.

Din kardeşi olmak didişmeyi değil dayanışmayı, aldatmayı değil paylaşmayı, umursamazlığı değil fedakârlığı gerektirir. Kardeşlik duygusunu korumak bizi bilinmezliklerden kurtarır, hayata tutundurur, yeni başlangıçlar yapmamıza vesile olur. Bu nedenledir ki Kur’ân ve sünnet, Müslüman kimliğini inşa ederken kardeşlik vurgusuna ayrı bir önem verir. Dinin öngördüğü kardeşlik anlayışı bihakkın hayata geçirildiğinde genç, yaşlı tüm insanlar kendisine toplumda bir yer bulacak böylece başkalarının onayına ihtiyaç hissetmeden, toplum içinde benliğini de koruyarak eriyecektir. Mutasavvıfların “Hiçlikte var olmak, toplum içinde yalnızlığı bularak hakikate ermek” dedikleri de bu olsa gerektir.

Son olarak şu duayı dilimizden hiç düşürmeyelim: Ya Rabbi! Müminler olarak kalplerimizi, gönüllerimizi birbirine kaynaştır. Bizleri birbirlerine karşı sıcak yürekli, birbirlerini gördüğünde gözlerinin içi parlayan samimi kardeşler eyle. Birbirimize karşı merhameti yüreklerimizden hiç bir zaman eksik etme. (Amin)

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.