xxx78
Kararınızı verdiniz mi, yoksa hâlâ kararsız mısınız?
Seçime şunun şurasında iki haftadan az bir süre kaldı, herhalde oyunuzu kime kullanacağınıza karar vermişsinizdir. Birbiriyle yarışan partilerin liderleri çoktan sizin de yaşadığınız ile uğramış olmalı, henüz uğramamamış ise yakında uğrayacak; o vesileyle iliniz baştan ayağa parti bayrakları, flamaları ve posterleriyle donatılacak...
Ne o, yoksa aklınız hâlâ karışık mı, oyunuzu nasıl kullanacağınıza bir türlü karar veremiyor musunuz?
Kendinizi yalnız hissetmeyesiniz diye yazıyorum: Sizin durumunuzda pek çok kişi var. Seçimlere az bir zaman kaldığı halde, kamuoyu yoklamalarında 'kararsızlar' veya 'hiçbiri' kümeleri altında değerlendirilen deneklerin oranı beklendiği kadar erimedi; hâlâ kafalar karışık, insanlar hâlâ oylarını hangi partiye ve adaya kullanacakları konusunda bir karara varamadılar...
Bu garip durumun bir sebebi, yapılacak seçim 'yerel' ölçekli olduğu halde kampanyaların bir genel seçim havasında yürütülmesi... Liderler adaylardan daha fazla ön planda görünüyor, podyumda ifade edilenler, ilçeniz veya ilinizde sizleri doğrudan ilgilendiren konular olmuyor...
Oysa ülkeyi kimin yöneteceği yolundaki kanaatinizi belli etmeniz üzerinden fazla bir süre geçmedi. 22 Temmuz 2007 genel seçiminde sandık başına gitmiş ve yarıya yakınınız 'Ak Parti' pusulasını sandığa atmıştınız. Liderlerin aradan iki yıl bile geçmemişken karşınıza çıkıp -sanki iktidarı değiştirecek veya pekiştirecekmiş gibi- oylarınızı istiyor olması elbette kafaları karıştırır...
Önümüzdeki on gün içerisinde yerel adaylarla daha fazla karşılaşma ihtimaliniz var. Sanırım, kararsızlığını sürdürenlerinizin çoğu, özellikle son günlerde “Adaylardan hangisi yerel ihtiyaçlarımı karşılayacak derecede donanımlı? Kim bana daha fazla hizmet sunabilir?” sorularının cevabına göre bir kanaat belirleyecek...
Kampanya gezilerinde liderlerin sizlerin önüne taşıdığı konular da kafa karıştırıcı. Anamuhalefet partisi lideri CHP'nin 2011 yılına kadar iktidar olamayacağını kendisi ilân etmiş bulunuyor; küçük muhalefet ise genel iktidardan zaten hiç umutlu değil... Ak Parti'nin bu seçimde oyunu yüzde 52'ye kadar çıkarabileceğini Ak Parti lideri Tayyip Erdoğan değil CHP lideri Deniz Baykal söyledi. CHP ile MHP'nin birbirlerine toz kondurmamaları da iki uçta şaşkınlığa yol açıyor.
Buna karşılık, Ak Parti uzunca bir süre 'tek adam partisi' görüntüsünü pekiştirecek bir kampanya yürüttü. Podyumda yalnızca Tayyip Erdoğan'ı görüp daha önce benzer vesilelerle karşınıza çıkartılan başka isimlerden mahrum bırakılınca içinizden hayal kırıklığına uğramışlar herhalde çıkmıştır. Neyse son zamanlarda daha zenginleşiyor Ak Parti podyumları; bilinen ve sevilen isimler de kendi başlarına geziye çıkıp kampanyalara ses ve renk katıyorlar.
Acaba ilk elde akla gelmeyen başka ve daha temelli bir sebebi olabilir mi seçmenlerin 'kararsız' kümesinde hâlâ yoğun olmasının? Aslında kendisini 'kararsız' diye tanıtanlar kararlarını çoktan vermiş oldukları halde şimdilerde ilgisiz görünmeyi mi tercih ediyorlar?
Sorum, özellikle kamuoyu yoklaması yürüten ve ortaya çıkan tabloya bakıp seçim sonucunun kendine göre ipuçlarını sunan araştırmacılara bir uyarıdır. Bugünden ilân ettikleri sonuçlar iç siyasi dengeleri sarsacak çapta olabiliyor bazılarının; oysa siyasi dengelerin bozulmasını en az isteyecek kişiler -doğası gereği- 'kararsızlar' öbeğinde toplananlardır. Ortada bir sorun olduğu bundan da belli.
Bir yorumcu, “Keşke 29 Mart yarın olsa da seçim işi ortadan kalksa” temennisinde bulunuyordu. Katılıyorum.
Ne o, yoksa aklınız hâlâ karışık mı, oyunuzu nasıl kullanacağınıza bir türlü karar veremiyor musunuz?
Kendinizi yalnız hissetmeyesiniz diye yazıyorum: Sizin durumunuzda pek çok kişi var. Seçimlere az bir zaman kaldığı halde, kamuoyu yoklamalarında 'kararsızlar' veya 'hiçbiri' kümeleri altında değerlendirilen deneklerin oranı beklendiği kadar erimedi; hâlâ kafalar karışık, insanlar hâlâ oylarını hangi partiye ve adaya kullanacakları konusunda bir karara varamadılar...
Bu garip durumun bir sebebi, yapılacak seçim 'yerel' ölçekli olduğu halde kampanyaların bir genel seçim havasında yürütülmesi... Liderler adaylardan daha fazla ön planda görünüyor, podyumda ifade edilenler, ilçeniz veya ilinizde sizleri doğrudan ilgilendiren konular olmuyor...
Oysa ülkeyi kimin yöneteceği yolundaki kanaatinizi belli etmeniz üzerinden fazla bir süre geçmedi. 22 Temmuz 2007 genel seçiminde sandık başına gitmiş ve yarıya yakınınız 'Ak Parti' pusulasını sandığa atmıştınız. Liderlerin aradan iki yıl bile geçmemişken karşınıza çıkıp -sanki iktidarı değiştirecek veya pekiştirecekmiş gibi- oylarınızı istiyor olması elbette kafaları karıştırır...
Önümüzdeki on gün içerisinde yerel adaylarla daha fazla karşılaşma ihtimaliniz var. Sanırım, kararsızlığını sürdürenlerinizin çoğu, özellikle son günlerde “Adaylardan hangisi yerel ihtiyaçlarımı karşılayacak derecede donanımlı? Kim bana daha fazla hizmet sunabilir?” sorularının cevabına göre bir kanaat belirleyecek...
Kampanya gezilerinde liderlerin sizlerin önüne taşıdığı konular da kafa karıştırıcı. Anamuhalefet partisi lideri CHP'nin 2011 yılına kadar iktidar olamayacağını kendisi ilân etmiş bulunuyor; küçük muhalefet ise genel iktidardan zaten hiç umutlu değil... Ak Parti'nin bu seçimde oyunu yüzde 52'ye kadar çıkarabileceğini Ak Parti lideri Tayyip Erdoğan değil CHP lideri Deniz Baykal söyledi. CHP ile MHP'nin birbirlerine toz kondurmamaları da iki uçta şaşkınlığa yol açıyor.
Buna karşılık, Ak Parti uzunca bir süre 'tek adam partisi' görüntüsünü pekiştirecek bir kampanya yürüttü. Podyumda yalnızca Tayyip Erdoğan'ı görüp daha önce benzer vesilelerle karşınıza çıkartılan başka isimlerden mahrum bırakılınca içinizden hayal kırıklığına uğramışlar herhalde çıkmıştır. Neyse son zamanlarda daha zenginleşiyor Ak Parti podyumları; bilinen ve sevilen isimler de kendi başlarına geziye çıkıp kampanyalara ses ve renk katıyorlar.
Acaba ilk elde akla gelmeyen başka ve daha temelli bir sebebi olabilir mi seçmenlerin 'kararsız' kümesinde hâlâ yoğun olmasının? Aslında kendisini 'kararsız' diye tanıtanlar kararlarını çoktan vermiş oldukları halde şimdilerde ilgisiz görünmeyi mi tercih ediyorlar?
Sorum, özellikle kamuoyu yoklaması yürüten ve ortaya çıkan tabloya bakıp seçim sonucunun kendine göre ipuçlarını sunan araştırmacılara bir uyarıdır. Bugünden ilân ettikleri sonuçlar iç siyasi dengeleri sarsacak çapta olabiliyor bazılarının; oysa siyasi dengelerin bozulmasını en az isteyecek kişiler -doğası gereği- 'kararsızlar' öbeğinde toplananlardır. Ortada bir sorun olduğu bundan da belli.
Bir yorumcu, “Keşke 29 Mart yarın olsa da seçim işi ortadan kalksa” temennisinde bulunuyordu. Katılıyorum.